Harika mutsuzluklar

Merve Aydın, Wes Anderson’ın Royal Tenenbaums filmindeki Tenenbaum ailesi ve J. D. Salinger’ın Franny ve Zooey romanındaki Glass ailesi arasındaki benzerlikleri yazdı.

MERVE AYDIN

Edebiyatın bazen tema, bazen konu bazen ise senaryo olarak sinemaya katkıda bulunmasının örneklerini saymakla bitiremeyiz. Her ikisi de uzun ve ayrıntılı hikâyeler anlatmasıyla, birbirleriyle en çok etkileşim halinde olan iki sanat dalının edebiyat ve sinema olduğu söylemek de, çok cüretkâr bir iddia olmasa gerek.

Wes Anderson’ın Royal Tenenbaums filmindeki Tenenbaum ailesi ve J. D. Salinger’ın Franny ve Zooey romanındaki Glass ailesi arasındaki benzerlikler, eskilerden çok sevdiğin birini aradan yıllar geçtikten sonra tekrar görmüş olma hissi veren bir etkileşimin ürünüdür. Her şey çok değişmiştir ve her şey çok aynıdır hala.

Tenenbaum ve Glass Ailesi

Geçmişlerine mahkûm edilmiş, fildişi kulelerde, seçkin ve deha çocuklar olarak yetiştirilmiş çocukların aileleridir bunlar. Çocukların büyümeleriyle beraber, gençlik yıllarında yaşadıkları hayal kırıklıkları ve mutsuzluklardır konu. Sırf bu sebeple film ve kitap arasında bir etkileşim olduğu hissedilir zaten.

'Çocuklar hepinize birden ne oldu böyle, bunu anlayamıyorum artık. Eski radyo günlerinde, siz küçücükken filan, hepiniz öyle akıllı uslu ve mutluydunuz ki nefistiniz hepiniz. Sabah öğlen akşam hep öyleydiniz. Bu kadar çok şey bilmek ve şeytan çekici gibi zeki olmak sizi mutlu etmiyorsa, hayatta ne işe yarıyor hiç anlamıyorum doğrusu...' Bessie Glass

Franny ve Zooey, çocukluklarında radyo programı starlarıyken, yirmili yaşlarında aralarındaki ünlü olarak kalmak mı, yoksa ün peşinde koşmayı bırakmak mı konulu muhabbetin kitabıdır. Muhabbet bundan ibaret olmasa da, ün peşindeki egolardan bahseder ve ailenin yetiştirme tarzının tahribatını anlatır kitapta Salinger. 

'Rekabet edeceğimden korkuyorum ben-beni asıl korkutan bu. Bu yüzden ayrıldım tiyatro bölümünden. Ben herkesin değer yargılarını kabule korkunç bir şekilde koşullanmışım diye, bunun doğru olması gerekmez ki. Bundan utanıyorum. Bıktım usandım. Tam bir hiç kimse olacak cesaretim olmamasından usandım. Kendimden de, bir çeşit ses getirmek isteyen herkesten de usandım.'  Franny Glass

Royal Tenenbaums filminin sloganı da tam buradan gelir. ‘‘Family is not a word, it’s sentence.’’ Aile sadece bir kelime değildir, bir cümle veya ‘‘sentence’’ kelimesinin bir diğer anlamı olan mahkûmiyettir. Film konusu da bundan ibaret değildir elbette.

Anderson’dan Salinger’e Selam

Kitapta anlatılan ile filmin hikâyesi birbirlerinden çok başkadır. Sonuçta Salinger’ın hiçbir kitabının filme uyarlanmasını istememesi gibi bir gerçek de söz konusu olduğundan ihtiyatlı konuşmak gerekir.

Banyo küveti, tıraş sahnesi detayı, edebiyatçı sevgili, kitap dolu odalarla süslenmiştir Royal Tenenbaums filminde ailenin yeniden bir araya gelişi hikâyesi. Ve en nihayetinde Anderson, bambaşka bir hikâyeden bahseder gibi dursa da, belki de Salinger’e selam etmek için Franny’nın kürk ceketini Magot’a giydirmekten çekinmez film boyunca.

Fildişi kulelerde olsun veya olmasın, beklentilere karşılık vermek üzere büyütülen bir neslin varlığını yadsınamaz. Büyümenin beraberinde getirdiği sorgulamaların resmini çizerlerken, hem Salinger, hem Anderson, hayal kırıklıklarının ve vazgeçmelerin kaçınılmaz olduğunu vurgulamakta oldukça başarılıdırlar.

Kategoriler

Şapgir