Replikas’ın 20 yıllık rock serüveni

Can Öktemer ile Sertan Şentürk, son yıllarda müthiş bir üretkenlikle müzik hayatına devam eden, rock müziğin nev-i şahsına münhasır grubu Replikas’la son albümlerini ve gelecek planlarını konuştu.

CAN ÖKTEMER
can.oktemer@gmail.com

SERTAN ŞENTÜRK
sertansenturk@gmail.com

Replikas, Türkiye rock müzik tarihinin nev-i şahsına münhasır gruplarından biri. Yaklaşık 20 yıldır kendi inandıkları müziğin peşinde, taviz vermeden yollarına devam ediyorlar. Aynı zamanda, farklı müzikal akımları denemekten de çekinmiyorlar. Son iki sene de müthiş bir üretkenlikle Biz Burada Yok İken, EP. No: 1, Dadaruhi ile Köledoyuran albümlerin remastered versiyonlarını yayınladılar. Replikas ile son albümleri, gelecek planları ve internetin yaygınlaşmasıyla birlikte müziğin değişen dağıtım biçimleri üzerine konuştuk.

  • EP. No: 1’i, Biz Burada Yok İken’in hemen ardından yaklaşık 3 ay gibi kısa bir sürede kaydettiniz ve Dadaruhi ile Köledoyuran albümlerinizin remastered versiyonları ile birlikte yayınladınız. Siz, bu iki seneyi Replikas serüveninde nasıl konumlandırırsınız?

Biz Burada Yok İken, uzun süredir aklımızda olan bir fikirdi ama telif, izin vb. gibi nedenlerle normal albümlere göre gerçekleştirmesi daha zordu. Bu proje, ağır aksak ilerlerken, bir yandan da, stüdyoya kapanıp, tamamen doğaçlama ağırlıklı “session”lar ve canlı kayıtlarla bir EP ortaya çıkarma fikri de aklımızda yer etmeye başladı. Uzun süren Biz Burada Yok İken dönemi, albüm ve konserlerle sonuçlanır sonuçlanmaz, bu fikre odaklandık ve stüdyoya girdik.

Anadolu pop dönemine ait parça yorumları ve enstrümantal-elektronik ağırlıklı doğaçlamalar, konserlerimizi takip edenlerin iyi bildiği ama kayıtlara kısmen yansımış yönlerimizdi. Bu iki albümle bu eksiği gidermiş olduk. Bir yandan da bu iki sene, albüm kaydetmeye başlamamızın üstünden on yıldan fazla bir zaman geçtikten sonra, durup önce geriye, sonra da ileriye doğru baktığımız bir dönem olarak yorumlanabilir.

 

 

  • EP. No: 1 çoğunlukla şehirleri anlatan bir albüm. Parçalar nasıl oluştu? Sizce enstrümantal müziğin söze dayalı müziğe göre dinleyiciye anlatımı nasıldır?

Parçalar, ilk soruda da belirttiğimiz gibi Biz Burada Yok İken sürecinde stüdyoda yaptığımız doğaçlamalarda şekillendi. Bu fikirlerin bir kısmı, kimi şehirlerde verdiğimiz konserlerin soundcheck gibi hazırlık aşamaları sırasında, doğal bir şekilde ortaya çıkan temalardan kaynaklanıyordu; bu yüzden, parçaların isimlerini de bu şehirler olarak seçtik. Prodüksiyon sürecinde de stüdyoya girip beraber çaldık, günümüz kayıt teknolojilerinin tüm imkânlarını kullanmaktan ziyade performans ve müziğe odaklanmaktı amaç. Bu parçaların enstrümantal oluşu yine tamamen bu serbest, doğal yaklaşım neticesinde ortaya çıktı. Tabii ki, enstrümantal müzik ile sözlü müziğin etkileri birbirlerinden çok farklı olabiliyor. Sözlü şarkı yapısı, bizim için çok önemli ve sonraki albümlerimizde de yerini bulacaktır.

  • Biz Burada Yok İken, hem eski ustalara hem de Anadolu müziklerine bir saygı duruşu niteliğinde. Cover albüm yaparken önceki yorumlarla kıyaslanmak veya ticari albüm yaftası yemek gibi çekinceleriniz oldu mu? Sizce Anadolu rock ve genel olarak Anadolu müziği günümüzde etkisini nasıl devam ettiriyor?

Ne gibi olumsuz eleştiriler gelebileceği konusunda baştan öngörü sahibiydik,  dolayısıyla bu durum bizim için engelleyici bir unsur olmadı açıkçası. Müzik, sadece orijinal kayıtlarla değil, yorum çeşitliliği ile de kalıcı olacaktır ve aktarılacaktır diye düşünüyoruz.

Günümüzde, 60 ve 70’li yıllarda yapılan çalışmaların bazı karakteristik öğelerini birebir tekrarlayan ticari örnekleri bir kenara koyarsak, 1990’lı yıllardan beri aynı bakış açısını güncel müzikal eğilimlerle birleştiren birçok ekip var. Son yıllarda ilgi çekici hale sahip olduğunu düşündüğümüz bir başka konu ise geçmiş ve güncel örneklere dair artan global ilgi.

 

 

  • 15 seneden uzun bir süredir birlikte çalıyorsunuz ve kendi belirlediğiniz çizgide, istediğiniz müziği icra ediyorsunuz. “Ana akım”da yer almayan bir tarza sahip olmak size ne gibi avantajlar ve/veya dezavantajlar getirdi? Bu süreçte müziğe bakışınız nasıl değişti?

Aslında uzun gözüken bu 15 yılda, müzik takipçilerinin müzik dinleme alışkanlıklarında radikal farklılıklar ortaya çıktı. İnsanlar, internet medyasının sağladığı imkânları değerlendirerek, hayatlarında bir miktar daha seçici olmaya başladılar. Eskiden açık duran televizyondan gelen müziğin yerini, bugün sürekli başında yeni şeyler bulduğunuz bir internet medyası aldı. Bu açıdan baktığımızda, anaakımda yer almamanın kitlelere yaygın olamamak diye özetleyebileceğimiz dezavantajlarını yaşamadık bir süre. İnsanlar, dünyanın her yerinden bize ulaşır ve müziğimizi dinler oldular. Ne yazık ki, yakın bir dönemi kapsayan bir süreçte ise çevremizde kültürel bir bayağılığın yaşandığını izliyoruz. İnsanlar, artık müzik dinlemek yerine birbirleriyle sohbet etmeyi, sahnede müzik yerine sohbetin dönmesini tercih ediyorlar. İşin enteresan tarafı ise bu müziklerin anaakımda yer almıyormuş gibi sunulmakta olmasına rağmen, estetik içerik olarak anaakıma hizmet ediyor oldukları. Durum böyle bir hal alınca, biz kendimizi anaakımın içinde yer almak bir yana, onun dışında olanların da dışında hissetmeye başladık.

  • Müziğinizde sesler ve tınılar oldukça önemli bir konumda. Müziğinizin oluşum süreci nasıl oluyor? Etkilendiğinizi düşündüğünüz müzisyenler ve akımlar var mı?

Müziğimizi oluştururken izlediğimiz tek bir yöntem yok açıkçası ve yıllar içinde bu durumu olabildiğince de çeşitli tutmaya çalışıyoruz. Her yeni kayıt, farklı yaklaşımlar barındırıyor diyebiliriz ama doğaçlamaların önem sahibi olduğunun da altını çizmek gerekir.

Grubun oluşum yıllarında etkilendiğimiz kraut-rock, post-punk, elektronik müzik, no-wave gibi birçok akım vardı. Halen yansımaları olmakla birlikte ilgi alanlarımızı her dönem geniş tutmaya çalışıyoruz diyebiliriz.

  • Son bir senede iTunes, Spofity gibi büyük müzik dağıtım firmaları Türkiye’ye giriş yapmaya başladı. Bununla birlikte sizin gibi birçok müzisyen Soundcloud, Bandcamp gibi sitelerden kendi müziklerini ücretsiz paylaşıyorlar. Son yıllarda gelişen bu alternatif dijital dağıtım yöntemleri sizinle dinleyicileriniz arasında farklı bir diyalog kurulmasını sağladı mı? Bu durum sizce müziği nasıl yönlendiriyor?

Öncelikle dijital dağıtım söz konusu olduğunda, ilk akla gelen durumlardan biri pratiklik. Ara kurumları devre dışı bırakıp, dinleyiciye direkt ulaşmak söz konusu.

Biz de dâhil olmak üzere birçok müzisyen için fiziksel dağıtım sınırlarını kaybolması elbette evrensel anlamda daha çok insana ulaşma şansı demek oluyor. Fakat bağımsız yayınların halen müzik basını tarafından çok fazla ciddiye alınmaması gibi eski bir alışkanlığın izlerini halen görmek mümkün.

  • Bu haftanın başında Soundcloud’da Blackmail Variations isimli bir çalışmanızın soundcheck kaydını paylaştınız. Bu çalışmanızdan biraz söz edebilir misiniz? Yakın zamanda sizi başka ne gibi projelerde göreceğiz?

Kasım ayında İstanbul Modern’de gerçekleşen ve Alfred Hithcock’un yönettiği dokuz sessiz filmin gösterimine yer veren “Hitchcock 9”  etkinliğine, 1929 tarihli Blackmail filmi ile dâhil olduk ve yazdığımız müzikleri filmle eşzamanlı olarak icra ettik. Soundcheck esnasında, film için oluşturulan bazı temalar üzerinden yaptığımız doğaçlamayı ise “Blackmail Variations” ismiyle SoundCloud arşiv sayfamıza ekledik. Ana performansın görüntü kayıtlarından seçmeleri ise kısa zaman içinde yayınlayacağız.

  • Blackmail Variations’da, enstrümanlar arasında dizüstü bilgisayarlar da var. Acaba ileride Replikas’tan laptop orkestrası temalı performanslar bekleyebilir miyiz?

Bu projedeki enstrümanlar davul, glockenspiel ve dört adet laptop idi. Bu dört bilgisayarda da gitar, bas gitar gibi enstrümanların canlı işlenmesinin yanı sıra çeşitli elektronik enstrümanlar kullanıldı. Böyle projeler, öncelikle alışık olduğumuz formların dışına çıkma fırsatı verdiği için yaratıcılık adına yepyeni bir zemin oluşturuyor. Zaten grup olarak ses ile deneyler yapmak, her zaman ilgimizi çeken ve hatta beraber müzik yapmamızın temelini teşkil eden öğelerden biri. “Blackmail Variations” performansında olduğu gibi yine gerçek bir mekânı ve akustiğini kullanan, benzer enstrümantasyonda bir kayıt yapmayı ve bunu da yine bir EP olarak kaydetmeyi planlıyoruz şu günlerde. 

  • Son dönemlerde Türkiye’de ve dünyada beğendiğiniz müzisyenler kimler? Dinlemekten hiç bıkmadığınız müzisyenler var mı?

Türkiye’den Ayyuka, Nekropsi, Daire 2 General Gramafon, Chopstick Suicide, Kim Ki O, Hayvanlar Alemi, Balina, Biblo, Haossaa, Roadside Picnic, Fakap, The Ringo Jets ortak beğenilerimizden ilk aklımıza gelen isimler.

Dünyadan ise Micachu & The Shapes, Juana Molina, Dirty Beaches, James Holden,  Scott Walker, Black Pus, Animal Collective, Matmos, Colin Stetson, Celestial Shore, Vialka, Kurt Vile, son yıllardaki en gözde isimler.

Yıllar içinde dinlemekten hiç bıkmadığımız müzisyenler arasında herhalde Morphine, Strereolab, Velvet Underground, Can, Beck, Erkin Koray, Sonic Youth, Kraftwerk, mbv, Os Mutantes, The Fall, The Stone Roses, Giacinto Scelsi, Yo La Tengo, Aphex Twin, Broadcast, Pavement, Japan, Art Ensemble Of Chicago, Einsturzende Neubauten’ı sayabiliriz.

Kategoriler

Şapgir