Kendi dünyasını kuran adam

Nayat Karaköse, Agos’un Derkenar sayfasında Nejat İşler’i yazdı: Kendi dünyasını kuran adam

NAYAT KARAKÖSE
nayatk@gmail.com

Günlerdir kalbimizin bir yanı Nejat İşler’in kaldığı yoğun bakım ünitesinde atıyor, ondan gelecek iyi haberleri bekliyoruz. Dualar, dilekler yağıyor, o duaların şifa olarak geri döneceğine ve yakında şükredeceğimize inanıyorum.

Her birimiz kişisel Nejat İşler kronolojimizi çok farklı yapımlarla başlatacağız hiç şüphesiz; kimimizin başlangıcı ‘Şehnaz Tango’, kimimizin ‘Aliye’, bir başkasınınki ‘Mustafa Hakkında Her şey’ olacak mesela. Ama sadece oyunculuğu değil bizleri etkileyen, duruşu, tavrı, yaşamla olan derdi, kirlenmemek için gösterdiği çabaya ayrıca hayran olduk. Değişmedi Nejat İşler, ‘çıplak geldik çıplak gideceğiz’ görüşüne her zaman sadık kaldı. En önemlisi kendisine sadık kaldı, kendinden vazgeçmedi. Piyasanın tüm hoyratlığına, şanın şöhretin tüm cezbedici yönlerine rağmen tüketmedi kendisini; tükeneceğini hissettiği anda çomak soktu sisteme. ‘Ben yokum’ diyerek çekip gidebildi. Ben en çok çekip gidebildiği, buna cesaret edebildiği için seviyorum mesela Nejat İşler’i. ‘Çekip gidebilme lüksü olana gidebilmek kolay’, diyenlere emin olduğum bir cevap var. İşler o lükse sahip olamazsa da çekip gidebilirdi, sokakta yaşar, yine giderdi. İnsanın kendisine kavuşabilmesi için gitmesi lazım kimi zaman. İşte belki de bu yüzden Gümüşlük’te demirledi ve kendi dünyasını kurdu.

‘Into The Wild’

Üniversiteden dereceyle mezun olmuş, varlıklı bir aileden gelen, iyi bir atlet olan fakat istemediği hayatı yaşayan Christopcher McCandless’ın her şeyi geride bırakarak, hırs, para, 21. yüzyılın icadı kariyer, yalanlarla yaşayan insanların steril dünyasından bambaşka bir hayata, vahşi doğaya, Alaska’ya yolculuğunu anlatan ‘Into The Wild’ filmini izlediğimde mesela hep Nejat İşler canlandı gözümde. Nejat İşler şan şöhret dünyasının içinde o dünyanın insanlarına vahşi gelebilecek doğasını kurdu ve korudu. Yıllar önce Nişantaşı’nda bir tezgâhta kitap satan adamdan eser kalmadı diyemedi kimse. Bir reklam filminin ardından kazandığı parayla dostlarıyla Beyoğlu’nda açtığı ve ‘çocuğum’ dediği sahafta istediği kadar ünlü olursa olsun, kasada para üstünü size veren ya da bir kitap aradığınızda yardımcı olan adamdır Nejat İşler. İngvar Ambjörnsen’in ‘Beyaz Zenciler’ romanını her fırsatta ne kadar sevdiğini dile getiren İşler de işte içinde bulunduğu dünyanın beyaz zencisi.

‘Nejat’ı hiç bir zaman satmadı ‘Nejat İşler’e, Fenerbahçe tribünlerinde bolca sevinçten oynadı ama hiçbir zaman tribünlere oynamadı. Bir de son birkaç aydır OT dergisi sayesinde nasiplendiğimiz harika bir yazarlık boyutu var. Bunca yıl yazarlık yönünü bizden sakındığı için yeni okuru, eski izleyicisi olarak biraz kızmadım desem yalan olur.

Pusuda bekleyenler Şimdi bazıları yazıp çiziyorlar, içkidenmiş, bu kadar içerse olacağı buymuş, falanmış, filanmış... Şu anki durumunun içkiyle ilgisi olmadığı açıklandı kaç defa, bir hastalık geldi onu buldu. Hem içki yüzünden olsa başına gelen mübah mıdır? Ama her yerde vardır bu insanlardan, hep pusuda beklerler, en ufak bir durumda sobelemek için can atarlar, dedikoducu ve ilk fırsatta laf sokmak için can atan, mahallenin o sevimsiz sakinleri gibidirler. Art niyetleri en büyük sermayeleridir, gerçeklerin dünyasına sızan kötü masal kahramanları gibidirler. Şükür ki kalpleri kararmış olanları bertaraf eden milyonlarca seveni var. Tuncel Kurtiz için yazdığı yazıda, “Zamansız bir adamsın Tuncel abi, biz seni sakladık” diye ifade etti hislerini. Nejat İşler de aynen özenle saklanacak, bir kitap olsa altı satır satır çizilecek o güzel insanlardan.

Kategoriler

Güncel Gündem