Kapalıçarşı’dan Kuyumcukent’e kuyumculuğun güncel tablosu

Modern zamanların sanayileştirdiği seri üretim kuyumculuk ve kadim geçmişiyle direnmeye çalışan el sanatları, kuyumculuğun iki kolu olarak İstanbul’da varlığını sürdürüyor. Kuyumcukent’ten Kapalıçarşı’ya yaptığımız yolculukta, sektörün çalışma koşullarını, sorunlarını ve antik sanatların geleceğe nasıl aktarılabileceğini ele aldık.

BARUYR KUYUMCİYAN
baruyr@agos.com.tr

Kimi zaman kralın âsâsı, kimi zaman atalarımızdan kalan bir yadigâr... Antik dönemlerden bugüne uzanan özgün ürünlerle göz kamaştıran kuyumculuk sanatı, artık dev bir sektör. Bu sanatın köklü icracılarından Ermeni ustalar, bir yandan çağın getirdiği şartlar nedeniyle eskisi kadar rağbet görmeyen mesleğin geleneklerini korumaya, bir yandan da yeni dönemin gereklerine ayak uydurmaya çalışıyor. Modern zamanların sanayileştirdiği seri üretim kuyumculuk ve kadim geçmişiyle direnmeye çalışan el sanatları, kuyumculuğun iki kolu olarak İstanbul’da varlığını sürdürüyor. Kuyumcukent’ten Kapalıçarşı’ya yaptığımız yolculukta, sektörün çalışma koşullarını, sorunlarını ve antik sanatların geleceğe nasıl aktarılabileceğini ele aldık.

Atölyelerin çağa uygun koşullarda üretim yapabilmeleri amacıyla oluşturulan kooperatifin çalışmalarıyla kurulan Kuyumcukent, 2006’da faaliyete geçti. Atölyeler bloğu, mağazalar bloğu ve son etap olarak Vizyon Park’ın eklenmesiyle dev bir kompleks halini alan Kuyumcukent, 328 bin metrekarelik kapalı alanında binin üzerinde atölye, fabrika ölçeğinde yedi işletme ve 128 çalışma ofisiyle yaklaşık 20 bin çalışan barındırıyor. Yıllık 600 ton altın işleme kapasitesine sahip olan Kuyumcukent, günde ortalama 20 bin ziyaretçiye, güvenli ve konforlu alışveriş imkânı sunuyor.

Mutlu girişimciler

Kuyumcukent’e gelerek iş potansiyelini artıran girişimcilerden Murat Didiş, Kapalıçarşı ile Kuyumcukent’i şöyle karşılaştırıyor: “Burada müşteri profilimiz de değişti. Yurtdışından gelen firma temsilcileri aradığını burada rahatlıkla bulabiliyor ve üretimin hiçbir şekilde kesintiye uğramayacağını biliyor. Kapalıçarşı’daki meşhur elektrik kesintileri üretimimizi sekteye uğratıyordu. Burası bant üretimi açısından önemli imkânlar sunuyor. Bu sayede dünya piyasalarıyla rekabet edebiliyoruz.”

30 yıldan uzun bir süre Kapalıçarşı’da çalıştıktan sonra Kuyumcukent’e geçen ve burada bir şapel kurulması için çalışan isimler arasında da yer alan Hagopcan Hulyar da yeni mekândan memnun olduğunu dile getiriyor: “Meslek hayatımdaki en konforlu ortamı burada buldum. Kendimize yeni iş alanları bile yarattık. Mesela alt kattaki atölyemizde, ortağımla birlikte, daha önce Türkiye’ye sadece ithal olarak getirilen bir ara ürün olan ‘aloy’ malzemesinin üretimini yapıyoruz. Kuyumcukent’te her şey mühendisler tarafından, üretim şartları ve insan sağlığı düşünülerek tasarlanmış. Havalandırma sistemi, işlemler sırasında açığa çıkan zehirli gazları emiyor, dışarıdan taze ve temiz havayı pompalıyor. Tavanlar yüksek, alanlar geniş. İnsanların vakit geçirebileceği açık alanlar da var. Gün geçtikçe şartlar iyileşiyor. Burada her gün 30 bin kişi çalışıyor ama hiçbir düzensizlik veya karmaşa göremezsiniz.”

Perakendeciler şikâyetçi

Kuyumcukent’in içinde yer alan ‘Wedding World’ ise, henüz pek işlek değil. ‘Türkiye’nin ilk ve tek ‘evlilik ve altın’ alışveriş merkezi olan Wedding World’de, nikâh salonları faal ancak mağazalar fazla iş yapamadıkları için dükkânların çoğu boş. Neredeyse tüm mağaza sahipleri durumdan şikâyetçi. Ulusoy Kuyumculuk’un sahibi Atranik Saygılısoy durumu şu sözlerle özetliyor: “İlk üç yıl mağaza sahiplerinin işleri gayet tatmin ediciydi fakat şu an işlerimiz durma noktasına geldi. Burası evlilik konseptli bir alışveriş merkezi olarak lanse edildi ama bugüne kadar sadece kuyum mağazaları açıldı. İstenen sektörel çeşitlilik sağlanamadığı için insanların ilgisi de çekilemiyor. Burası aslında kuyum alanında en fazla çeşidin, en uygun fiyata bulunabileceği yegâne nokta. Bunun reklamı maalesef yönetim tarafından yeteri kadar yapılmıyor. Metronun gelmesine daha beş yıl olması da bizleri kara kara düşündürüyor.”


Nuh’un Gemisi bu sanatı kurtaracak mı?

Hraç Arslanyan. Fotoğraf: Mihran Manukyan 

Kapalıçarşı’da saygın bir isme sahip olan Mahreç Sanat Evi’nin sahibi Hraç Arslanyan, İKO’da uzun yıllar yönetim kurulunda yer almış bir meslek erbabı. Bu alanda usta-çırak ilişkisiyle yürüyen geleneğin sona ermek üzere olduğunu ifade eden Hraç Arslanyan, meslekle ilgili her şeyin tekrar düşünülmesi ve yapılandırılması gerektiğini vurguluyor. Arslanyan’ın, Ermeniler için yüzyıllar boyunca gurur kaynağı olan kuyumculuk mesleğinin devamına dönük bir projesi de var. ‘Noyan Daban’ (Nuh’un Gemisi) olarak adlandırdığı proje kapsamında, Ermeni vakıflarına ait, metruk haldeki binalardan biri onarılacak ve burası kuyumculuk akademisi haline getirilecek. Akademide, antik sanatların eğitimini verecek olan 10 veya 15 ustanın olacağını belirten Arslanyan, “Bu yüzden ‘Noyan Daban’ ismini uygun görüyorum, çünkü sadece o kadar kaldılar. Şu anda bir şey yapamazsak bu sanat tamamen yok olacak” diyor. Üretilen eserlerin sergileneceği ve turistlerin gezebileceği, aynı zamanda alışveriş yapabileceği, yaşayan bir müze halinde tasarlanacak olan akademi sayesinde, mesleğin çehresi tamamen değişecek. Arslanyan, bu tür bir proje için destek olacak Avrupa Birliği fonları bulunduğunu belirtiyor.


Sanatkârlar Kapalıçarşı’da,sanayiciler Kuyumcukent’te

 

Norayr İşler. Fotoğraf: Mihran Manukyan 

Sektörde en büyük temsil gücüne sahip mesleki örgüt olan İstanbul Kuyumcular Odası’nın (İKO) yeni başkanı Norayr İşler, başlangıçta Kuyumcukent’in Kapalıçarşı’ya alternatif olarak gösterilmeye çalışıldığını, ancak Kuyumcukent’teki atölyeler dolduktan sonra bu görüşün geçerliliğini yitirdiğini ifade ediyor: “Sanayi ağırlıklı çalışan ve fabrika ölçeğinde üretim yapan işletmeler Kuyumcukent’te faaliyet gösteriyor. Kapalıçarşı’da ise mesleği el sanatları yönüyle sürdüren sanatkârlar çalışıyor. Sektörde böyle bir ayrım gerekiyordu.” İşler, Kapalıçarşı’nın durumuna ilişkin tartışmaların da sona erdiğini söylüyor: “Eminönü Belediyesi’yle, ardından Fatih Belediyesi’yle yürütülen görüşmeler sonucunda Çarşı’nın dokusunun korunması konusunda fikir birliğine varıldı. Buna göre Çemberlitaş’ta caddenin sinema tarafında kalan kısmı otel bölgesi ve yerleşim alanı olarak düzenlenecek, çarşı ve çevresindeki hanların dokusu ise korunacak.”

Sektörün en büyük sorunu olan ÖTV konusunda mücadele ettiklerini söyleyen İşler, kuyumculuğun taksit uygulamasının dışında bırakılmasının, sektörü %65 zarara uğrattığını belirtiyor. 250 bin kişiye istihdam sağlayan kuyumculuk sektörü, dolaylı olarak 1,5 milyon kişiyi ilgilendiriyor. İşler, yanlış uygulamaların sonlandırılmasıyla, sektörün, mevcut altyapısıyla beş kat büyüyebileceğini ifade ediyor.

 

Kategoriler

Güncel Yaşam