Türkiye’deki azınlık mülkleri ABD tasarısının gündeminde

ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu'ndan geçen yeni bir yasa tasarısı tekrar gündemi karıştırdı. 26 Haziran günü geçen tasarı ,'Türkiye’deki Hıristiyan Kiliseleri hakkında Hesap Verme Yasası' adını taşıyor.

Ed Royce ve Elliot Engel

EDVİN MİNASSİAN
edvinminas@yahoo.com

ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu'ndan geçen yeni bir yasa tasarısı tekrar gündemi karıştırdı. 26 Haziran günü, komisyonun başkanı Cumhuriyetçi Ed Royce ve azınlıktaki demokratların komisyondaki lideri Eliot Engel’in önderliğinde, iki partinin de 45 kişilik komisyondaki büyük çoğunluğunun onayıyla geçen tasarı ,'Türkiye’deki Hıristiyan Kiliseleri hakkında Hesap Verme Yasası' adını taşıyor. Yaptırıcı niteliği ise ABD Dışişleri Bakanlığı'nı 6 ay içinde ve takiben, 2021’e kadar her sene, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’ta bulunan “çalınmış, el konulmuş ve sahiplerine iade edilmemiş” tüm kilise ve kiliselere ait gayrimenkullerin saygı gösterilerek korunması, geri verilmesi ve tamiratı hakkında Türkiye Cumhuriyeti'ni ikna etme çalışmaları hakkında Senato ve Meclis'e rapor vermeye mecbur kılması.

Hıristiyan azınlıklara ayrımcılık tasarıda

Tasarıda, Hıristiyan azınlıkların Türkiye’de ayırımcılığa uğradıkları örneklerle verildikten sonra, Türkiye devletinin bütün uluslararası hukuki sorumluluklara rağmen, halen 2.000 yıllık Kutsal Merkez, Ekümenik Patrikliği ve onun uluslararası kimliğini tanımadığı da ifade edilmiş.

Yasaya karşı en şiddetli savunmayı iki Demokrat Milletvekili, Gerald Connoly (Virgina) ve Gregory Meeks (New York) yaptı. Bu yasanın Türkiye ile ABD arasındaki önemli ilişkiyi zedeleyeceğini ve aynı zamanda dini gayrimenkullerle ilgili olarak son zamanlarda bazı müspet adımlar atmış olduğunu belirterek karşı oy kullanılmasını savundular. Yapılmış olan tespitlerin gerçekliği hakkında ise herhangi bir karşı argüman geliştirmediler. Türkiye Dışişleri Bakanlığı ise sert bir açıklama yaparak tüm iddiaların gerçek dışı olduğunu, yanlış bilgi üzerine karar verildiğini ve ithamlarda bulunulduğunu iddia etti.

Asıl inisiyatif Türkiye hükümetinde

Sonuçta, en azından bu konuda Türkiye’nin hassas bölgede, önemli müttefik oluşu kararı engellemedi. Obama yönetiminin bu konuda büyük bir baskı yapmadığı aşikâr. Bu bir istisna mı, yoksa değişen bir dış politika mı, bunu zaman gösterecek. Tabii ki karar, Türkiye üzerinde bağlayıcı değil. Senato Komisyonu'ndan ve Kongre’nin genel kurullarından geçme ihtimali var, fakat yüksek değil. Buna karşılık konunun gündemde olması, soykırımın tanınması dışında, Yunan, Ermeni ve Süryani cemaatlerini birleştiren, Türkiye’nin söylemleri ve uygulamaları arasındaki bazı tezatları gözler önüne seren yaklaşımıyla önemli.

Gönül ister ki, dini azınlıklara yapılan ayırımcılığın durdurulması konusunda, bundan önceki hiçbir hükümetin yapmadığı açılımları yapan Erdoğan yönetimi bu tip yasa tasarılarına karşı çıkacağına, “Bu ABD’nin işi değil, bu bizim adalet ve vicdan borcumuz” diyerek; sadece İstanbul'da değil, sayıları tartışılmaz şekilde belli olan, Episkopos Mağakya Ormanyan’ın detaylı olarak isim ve yerleriyle derlediği, binlerce kilise, manastır, okul gibi bugün halen var olan mülkleri gerçek sahiplerine iade etsin. En azından, sembolik bir başlangıç olarak, Ermeni Kilisesi dışında başka bir sahibi olması imkânsız olan Ahtamar Kilisesi’ni ibadete açılma izniyle beraber İstanbul Ermeni Patrikhanesi’ne iade etmek güzel bir cevap olmaz mı? 23 Nisan’da yayınlanan taziye mektubunun özündeki ruh, böyle açılımları ve beraberinde Ani Harabeleri'nin restorasyonunu ve Ermeni kilisesine iadesini gerektirmiyor mu? İstanbul gibi bir şehir; dünya Ortodokslarının liderlik merkezi, bir Vatikan’ı sıfatını tekrar kazanırsa; bugünkü güçlü ve her açıdan saygın olduğu ifade edilen Türkiye, daha zenginleşmez, daha güçlenmez mi?  Hiç şüphesiz, Türkiye tarafından ciddi, cesur ve samimi adımların atılması; dış ülkelerin yaptıklarına tepki göstermekten daha yapıcı, daha olumlu ve daha adil olacaktır.

Kategoriler

Güncel Diaspora