Venedik’te sürpriz yok

Evrim Kaya, 71. Venedik Film Festivali'nin sonuçlarını değerlendirdi.

EVRİM KAYA
evrimkaya@agos.com.tr

71. Venedik Film Festivali Cumartesi gecesi Lido’daki Sala Grande’de yapılan törenle sahiplerini buldu. Jürinin kararları uluslararası basın tarafından olumlu karşılandı.

Ana yarışma bölümünde yirmi filmin rekabet ettiği Venedik’in galibi İsveçli yönetmen Roy Andersson oldu. Andersson’un 2000 yılında başlayan üçlemesinin son halkası olan film, şaka gereçleri satan iki gezgin pazarlamacının gözünden ‘İnsan olmak nedir?’ sorusuna verilmiş veciz ve absürt bir yanıt niteliğindeydi. Film hem seyircinin, hem de eleştirmenlerin gözdelerindendi.

En iyi yönetmen ödülü olan Gümüş Aslan ise, ‘Postacının Beyaz Geceleri’ adlı filmiyle, Rus yönetmen Andrey Konçalovski’nin oldu. Pek çok sanatçı yetiştiren aristokrat Mikhalkov ailesine mensup olan yönetmen, babasının soyadı yerine annesininkini kullanmayı tercih ediyor; kardeşi Nikita Mikhalkov da ünlü bir yönetmen.

Tarkovski’nin ‘Andrey Rublev’inin ortak senaristi Konçalovski, 2003 yılında Türkiye’de de gösterime giren ‘Deliler Evi’ ile Venedik’te yine Gümüş Ayı’nın sahibi olmuştu. İki profesyonel oyuncu dışında tamamı gerçek kişileri takip ederek bir Rus kasabasındaki yaşamı, melankolik ve sevimli bir postacının gözünden anlatan filmin sade dili, birkaç gerçeküstü sahnenin altını iyice çiziyor. Biraz rastgele gibi görünen estetiği, filmin yavaş yavaş ördüğü şiirselliğe mani olmuyor.

Oppenheimer yüzleşmeye çağırdı

Eleştirmenlerin neredeyse oy birliğiyle favori ilan ettiği Joshua Oppenheimer belgeseli ‘The Look of Silence’ (Sessizliğin Gözü) ise, Jüri Büyük Ödülü’ne layık görüldü. Venedik’te konuştuğumuz Oppenheimer, filmi yalnızca konu ettiği Endonezya toplumunun geçmişle yüzleşmesi için bir çaba olarak değil, mensubu olduğu Amerikan toplumunun da komünizme karşı verilen savaş sırasında ABD devletinin işlediği insanlık suçlarıyla yüzleşmesi için bir çağrı olarak gördüğünü söyledi.

En İyi Kadın ve En İyi Erkek Oyuncu ödülleri, İtalyan yönetmen Saverio Costanzo’nun Amerika’da çektiği korku hikâyesi ‘Hungry Hearts’ın (Aç Kalpler) başrollerinde yer alan Alba Rohrwacher ve Adam Driver’a gitti.

Jüri melodramı sevdi

En iyi senaryo ödülü İranlı usta yönetmen Rahşan Beni İtimad’ın ‘Ghesse-ha’ (Hikâyeler) adlı filmine gitti. Beni İtimad’ın Tahran’da iç içe geçen insan hikâyelerinden oluşan filmi kimi etkileyici anlar içerse de, yer yer melodrama dönen ahlakçı bir dilden fazlasıyla mustaripti. Ancak olumlu eleştiriler aldı, ve anlaşılan o ki, genelde Batılı üyelerden oluşan jüriyi etkilemeyi başardı.


Jüri Ödel Ödülü'nün sahibi olan Kaan Müjdeci. 

Jüri Özel Ödülü ‘Sivas’a

Keşke, güncel sanattaki gibi, eserlerimizi paylaşmakla yetinsek, hiçbir filmi birinci, sonuncu ilân etmesek.

Yarışmaya Türkiye’den katılan ‘Sivas’, Jüri Özel Ödülü’nün sahibi oldu. İlk uzun metraj filmiyle önemli bir başarı yakalayan yönetmen Kaan Müjdeci, törenden sonra yapılan basın toplantısında, altın rengi lekeler taşıyan heykelciği göstererek “İnşallah bir dahakine altın olanı da alacağız” dedi. ‘Sivas’ ekibi festivalin en eğlenceli ekiplerindendi; beraberlerinde getirdikleri tahtadan aslanı ‘En İyi Festival Direktörü’ seçtikleri Alberto Barbera’ya takdim ettiler. Dönüş yolunda da bir tür doğaçlama performans sergileyerek, havaalanında kendilerini karşılamaya gelmeyen kalabalığın önünde ödülü havaya kaldırıp izleyenlerin şaşkın bakışlarını görüntülediler.

Filmleri, festivalleri düşünerek yapmamak gerektiğini söyleyen Müjdeci son gün kendini iyice yarış atı gibi gördüğünü hissettiğini anlattı. “Keşke, güncel sanattaki gibi, eserlerimizi paylaşmakla yetinsek, hiçbir filmi birinci, sonuncu ilân etmesek” dedi.

Müjdeci’ye hak vermemek elde değil. Ancak ödüller uluslararası alanda dikkatleri filmin ve yönetmenin üzerine çekerek gösterim şansını artırıp, sonraki filmlerin finansmanını sağladıklarından, ‘Sivas’ın aldığı ödül de mutluluk verici. Ödülün Müjdeci’nin filmine gitmesine Almanya basını da çok sevindi. Tages Zeitung, Müjdeci’nin ödülü kucakladığı ânı gazetenin logosunun üzerine taşıdı; Berliner Morgenpost da, Jüri Özel Ödülü’nün Kreuzbergli yönetmene verildiğini duyurdu ve bir başka Almanyalı yönetmen olan Fatih Akın’ın iddialı filmi ‘The Cut’ın eli boş döndüğünü belirtti.

Kategoriler

Kültür Sanat Sinema