Ne kira ne iktidar kavgası var olma mücadelesidir bu

Beyoğlu Üç Horan Kilisesi Vakfı Yönetim Kurulu'nun 603 kişiye resmi ve özel evrakta sahtecilik iddiasıyla açılan davaların başlamasına iki haftadan az bir süre kaldı. Davanın ilk duruşmasının öncesinde, vakfın yönetimine aday olan Sarı Liste Hareketi’nin önde gelen isimleriyle konuştuk.

Sahag Güryan
sgureh@agos.com.tr

•           Sarı liste ne istiyor?

S. BOYACI - Bu hareket Ermeni Baharı’nı yaratmak istiyor. Arap Baharı’nda olduğu gibi, özgürlüklerin öne çıktığı, yönetimlerin gerçekten halkın iradesini yansıttığı bir toplumsal yapı istiyor.

N. DİNÇÖZ - Bu hareket, var olma mücadelesi aynı zamanda. Çünkü yok olmakla karşı karşıyayız.

S. BİNGAZ - Bu meseleye başlarken ilk olarak, cemaatin en fazla itilmiş olan kesiminden insanlarla konuştuk. Bu toplumun bihaber olduğu, kendileri de toplumdan habersiz olan insanlar... Onlarda bir farkındalık yarattık. Nasıl sömürüldüklerini, itildiklerini, dışlandıklarını, kendi içlerindeki feodal yapı tarafından kullanıldıklarını anlattık. Biat etme kültürünü parçaladık. Başka bir şey düştü insanların kulağına.

•           Toplumun önde gelen isimleriyle işbirliği yapmadığınız için eleştirildiniz.

S. BİNGAZ - Bu işlere ciddi olarak eğilen, vicdanlı ve hakkaniyetli bakan bir burjuva sınıfı olsaydı, onlara da giderdik. Ama yok. Aydın kesimde de cesaretli kimse yok. Bu mücadeleyi yürütmek için aydın olmaya da gerek yok, içinde Ermeni değerlerini taşımakla ilgili bir şey bu.

S. BOYACI - Efrim Bağ’ı aramıza aldık, sonuç ortada.

N. DİNÇÖZ -Bu hareket Üç Horan seçimleriyle başlamadı zaten, ve sadece Üç Horan’da iktidara gelme mücadelesi değil. Ondan önce de toplumsal olaylara müdahale eden, harekete geçen, girişimlerde bulunan ve toplumsal kalkınmanın ateşini yakmak isteyen bir hareketti. Bu hareketin önüne, toplumu dönüştürebileceği bir fırsat çıkınca Üç Horan seçimine katıldık.

S. BİNGAZ - Cumhuriyet tarihi boyunca, toplumun taşıyıcısı olması gereken elitler ve orta sınıf, her olayda çekinik davrandı. Bugün de demokratik bir refleks göstermiyor.

•           603 kişiye dava açılmasını hareket nasıl karşıladı?

S. BOYACI - Bir toplantı yaptık. Orada bir arkadaşımız “Bir Ermeni olarak, bu dava ilerde benim için onur kaynağı olacak” dedi.

S. BİNGAZ - İşte bahsettiğim cesaretli duruş burada. Üç Horan’da Apik Harabetoğlu iktidarına son verdikten sonra bu toplumun kimyası değişecek.

N. DİNÇÖZ - 603 kişiye dava açılmasının temelinde, hareketin karşılarında yılmadan durmasının yarattığı şaşkınlık var. Yıllarca vakıf mallarını birilerine peşkeş çekerek, birtakım ilişkiler kurarak kendilerini güçlü gösterip ayakta kalmışlar. Bu blöfü yemedik.

•           Patrikhane ve VADİP’in sessiz kalmasını nasıl yorumlamak lazım?

S. BOYACI - Bizim potansiyelimiz yüksek. “Bunların önünü açarsak bizim de koltuğumuz gider” şeklinde düşünüyorlar. Meseleyi koltuk kavgasına indirgiyor, statülerini kaybetmek istemiyorlar.

S. BİNGAZ - Dünyadaki ve Türkiye’deki yeni konjoktürde, Üç Horan ve benzeri yapılar miadını doldurdular. Toplumun gelişmesinin önünde engel teşkil ediyorlar, bu gelişmeleri anlayacak zihinsel becerileri yok. İstedikleri kadar dirensinler, yalan söylesinler, gidecekler. Onların çıkar ilişkilerini, biz 4 bin yıllık tarihin kökleriyle, inancıyla alt edeceğiz. İktidar düşkünü, hırs düşkünü, görüntü düşkünü insanlar değiliz.

•           Siz nasıl bir değişim yaratmak istiyorsunuz?

N. DİNÇÖZ - Toplumun mal varlığı ortaya konunca, ki bu bilinmiyor, ihtiyaçlar belirlenir ve öncelikler belirlenir. Bu toplumun uyanışı için, kültürel ve psikolojik altyapının hazırlanması gerekiyor. Toplumun kendi kendini var edebilmesi için adımlar atmak, yazarına, ozanına, öğretmenine, hatta din adamına da sahip çıkmak gerekiyor. Eğitime önem verilmeli. İmkân sağlanırsa iyi öğretmenler yetişir. Osmanlı’da tiyatroyu kuran Ermeniler bugün tiyatrosuz yaşıyorlar, çünkü kendilerini var edecekleri derneklerinden uzaklar. Aidiyeti bırak, benliklerinden uzaklaşıyorlar. Bu adımlar atılırsa toplum canlanacaktır.

S. BİNGAZ - Toplumda madağlarda bağış yapmak, eğitime yatırım yapmak olarak algılanıyor. Geçmişte Ermeni toplumu kendi iç dinamikleriyle bir şeyler kurarken ‘en iyisini yapmak’ felsefesini benimsemiş. Bu da nüfus yoğunluğuyla sağlanmış. Eskiden çoktuk, şimdi değiliz. Ama bir avantajımız var: Gayrimenkullerimiz. Bunu iyi değerlendirirsek, insana yatırım yaparsak, tekrar bütünleşir ve çoğalırız.

•           Davayı nasıl yorumluyorsunuz?

S. BİNGAZ - Zamanında “Bu davayı toplumsallaştıracağız” dedik. Toplumsal bir baskı yaratıp, Üç Horan yönetimini istifa etmeye zorlayacağız. Halkına düşman, gözünü kin bürümüş bu insanların o koltukta oturmaması lazım. 603 kişiye açılan dava, resmen halka açılan bir savaştır. Herhangi bir ceza çıkacağını düşünmüyoruz. Dava açılanların isimleri seçim listesinde bile yok.

S. BOYACI - Ne kira, ne de iktidar kavgasıdır bu…

N. DİNÇÖZ - …Var olma mücadelesidir.

Kategoriler

Toplum Vakıflar Kilise