OHANNES KILIÇDAĞI

Ohannes Kılıçdağı

MUHALEFET ŞERHİ

Kimliklerüstü siyaset

Hikâye ilginç: 1908 başlarında Arapkir’de Müslüman ve Ermeni kadınlardan oluşan bir grup, Kaymakamlığı basıyor. İstedikleri, buğday fiyatının düşürülmesi ve fakirlere kredi verilmesi. Kadınlar Kaymakamlığın camını çerçevesini indiriyorlar aşağı. Daha sonra Müslüman ve Ermeni erkeklerin de katılımıyla bir buğday ambarını basıp ‘ihtiyaçlarını görüyorlar’. Bu, hemen hemen hiç rastlanmayan bir şekilde, Ermeni ve Müslüman ahalinin beraberce eylemde bulunmasının bir örneği. Nitekim, resmi yazışmalardan anlaşıldığı kadarıyla, olayın bu niteliğine dikkat çeken merkezi hükümet bir parça paniğe kapılıyor ve en sert tedbirlerin alınması emrini veriyor (zaten Osmanlı-Türk idare geleneğinde kandırmacadan, oyalamadan ve ‘sert tedbirler’den başka bir siyaset/yönetme biçimi de var mıdır, o da tartışılır), çünkü Ermeni ve Müslüman halkın birleşmiş bir biçimde ortaya koyacağı muhalafetin ve örgütlülüğün kendisi için çok büyük sorun yaratacağının farkında ve bu küçük olayın ‘kötü örnek’ teşkil etmesinden çekiniyor. Fakat, yerel mülki amirler, olayın siyasi bir niteliği olmadığını, vurgunculara karşı girişilen bir hareket olduğunu söyleyerek merkezi yatıştırıyorlar (Olay, resmi belgeler üzerinden Şükrü Hanioğlu’nun ‘Preparation for a Revolution’ [Bir Devrim Hazırlığı] kitabında aktarılıyor).

Bu tür hareketlerin devamı gelmediğine göre, anlaşılan, yerel idareciler olayı doğru analiz etmişler. Siyasi bir bilinçten ziyade konjonktürel ekonomik sıkıntılara verilen bir tepkiymiş. Tabii, bu tür tepkiler uygun şartlarda siyasi hareketlere de dönüşebilir, ama olmamış. Nedeni ne olursa olsun, 19. yüzyılda ve 20. yüzyıl başlarında Anadolu halklarının, birkaç girişime rağmen ortak bir özgürlük hareketi oluşturamamaları, demokrasimizin bugünkü güdüklüğünün önemli sebeplerinden biridir. Etnik ve dini sınırlar aşılarak ortak ilkeler etrafında buluşulamaması, nihayetinde, daha özgürlükçü ve demokratik bir ortam yaratılmasını güçleştirmiştir. Eğer tam tersine, Ermeni ve Müslüman bireyler (burada ‘Müslümanlar’ tabiri nominal anlamda kullanılmıştır, ‘İslamcılar’ olarak anlaşılmamalıdır), yukarıdaki örneği genişletip ortak bir hareket geliştirebilselerdi her şey çok başka olurdu. Fakat, burada kastedilen, partiler arası işbirliği de değildir. Zaten, genellikle sanılanın aksine, Osmanlı Devleti’nde Ermeni partileriyle Türk/Müslüman partileri, örneğin Taşnaklar ile İttihat ve Terakki arasında, nihai anlamda başarılı olamasa da, işbirliği yapmıştır. Bu işbirlğinin neden başarılı olamadığı başlı başına ayrı bir yazının, hatta yazıların konusudur. Fakat şu kadarını söyleyelim ki, İttihat ve Terakki yöneticilerinin reformları yapmakta ayak diremeleri, merkeziyetçi ve asimilasyoncu politikalardan vazgeçmemeleri ve Taşnakları oyalamaları, bu başarısızlıktaki en büyük etkenlerdir. (Taşnaklar ile İttihat ve Terakki arasındaki ilişki hakkında ayrıntılı bilgi için şu kitaplara bakılabilir: ‘Ermeniler ve İttihat ve Terakki İşbirliğinden Çatışmaya’, Arsen Avagyan ve Gaidz F. Minassian, Aras Yay.; ‘Armenian Organization and Ideology under Ottoman Rule: 1908-19104’, Dikran Mesrop Kaligian, Transaction Publishers.)

Bugün ortalarda fazla Ermeni kalmadı ama kimlikleri aşan ilkeler etrafında bir araya gelebilmek hâlâ çok önemli. Ülkemiz ve bölgemiz hâlâ bunun sıkıntısını çekiyor. Modernizmin ‘modası geçti’ belki ama şu da bir gerçek ki, burada bahsettiğimiz, zihniyetin modernleşememesi ve yetersiz bireyselleşme ile ilgili bir sorun. Halbuki bir kişinin söylediklerinin ve yaptıklarının, ne veya ‘kimlerden’ olduğuna göre değil, bu eylemlerin ve sözlerin içeriğine göre değerlendirilebildiği bir ortam olmalı. Hâlâ kolektif kimliklerimize çok fazla bağ(ım)lıyız. Türkiye özelinde, bunda devletin kimlikler üzerindeki baskıcı politikalarının belirleyici bir rolü var. İnsanlar anlaşılır bir şekilde, yok edilmek istenen taraflarına sahip çıkıyorlar. Baskı devam ettiği sürece de kimsenin kimseye ‘kimlik siyaseti güdüyor’ diye kızmaya hakkı yok, o da ayrı.

Evet, ‘modernist’ ideoloji kimi zaman, hatta belki çoğunlukla yıkıcı, otoriter, tektipleştirici bir zihniyet; ama galiba faydalı olduğu yerler de var – tabii, uygulayabilirsen.