BERCUHİ BERBERYAN

Bercuhi Berberyan

KAPLUMBAĞA

Dünya Tiyatrolar Günü

Bir Dünya Tiyatrolar Günü daha geldi ve siz bu yazıyı okurken geçmiş olacak. Bu yıl sahnelerimiz çok kayıp verdi, ne yazık. O yüzden keyifli bir kutlama gününden ziyade, hüzün verici bir gün oldu bizim için. Düşünmeden edemedik; kimler geldi, kimler geçti bu sahnelerden. Ki yerleri doldurulamaz.

Yıllarca emek vererek gönüllerimizde taht kuran tüm o sevilenlerin ruhu şad olsun deyip, bu hüzünlü havadan çıkmak en iyisi. Yoksa hem ben ağlayacağım, hem sizi ağlatacağım. İyisi mi, bu bizim için önemli günle ilgili bilgisi olmayanları bilgilendireyim biraz.

1954’te, A. M. Julien adında bir Fransız’ın ilginç girişimi olmasaymış, belki de böyle bir gün olmayacakmış. Onun uğraşlarıyla, o yıl Paris’te yabancı topluluklara açık bir tiyatro festivali düzenlenmiş. ‘Théâtre des Nations’ (Uluslar Tiyatrosu) olarak adlandırılan bu festivale, Fransa dışından birçok tiyatro topluluğu katılmış.

Farklı ulusların, farklı oyunculuk anlayışlarıyla, farklı tarzlarda sergiledikleri oyunlar, insanların birbirini izleyerek tanımalarını sağlıyor. Tiyatronun ruhları birleştirme özelliği, onları dostlukla bir arada tutuyor. Önemli bir şey bu.

Daha sonra, 1962’de, bir tiyatro günü saptamaya karar verilmiş ki her yıl üye olan ülkelerde kutlansın. Bunun için de, o 1954’teki etkinliğin başlangıç tarihi olan 27 Mart uygun görülmüş. O gün bu gündür kutlanıyor. Bu artada, ‘Uluslar Tiyatrosu’ yılda bir kez böyle bir festival düzenlemenin yanı sıra, bir de yayın organı oluşturmuş. Önceleri ‘Rendez-vous des Théâtres du Monde’ (Dünya Tiyatroları Buluşması) adını taşıyan bu yayın, günümüzde ‘Théâtre: Drama, Musique, Danse’ (Tiyatro: Dram, Müzik, Dans) adıyla devam etmekteymiş. Daha bir dolu bilgilendirici etkinlik ve çalışma söz konusu; hepsini anlatmayacağım, ders gibi olmasın.

Peki, nedendi bunca çaba? Hemen söyleyeyim. Çünkü tiyatro, insanlık var olduğundan beri, eğitici olduğu gibi insanları birbirine yaklaştıran, birbirlerini daha kolay anlamalarını sağlayan, ortak bir anlatım aracıdır. Bunun için birbirinin dilini bilmek bile şart değildir. Yürekten fışkıran bedende dillenir ve her şekilde anlaşılır. Işık, ses, dekor, hatta mimik, mizansen gibi etkileme yolları, hep yardımcı unsurlardır. Aslolan yürektir, ruhtur, ya da o pek sevdiğim sözcük olan ‘gönül’dür. Sahnede bulunandan izleyene doğru akaaar, akar.

Ülke olarak biz de kutlarız her yıl bu günü. Dünyadaki kadar önem verir miyiz? Bilemem. Ama biz amatörler için daima önemlidir. Toplanırız, kutlarız, etkinlikler düzenleriz, profesyonel konuklar ağırlarız. Bu yazıyı kaleme alırken henüz neler yapılacağını bilmiyorum. Çünkü Çarşamba’ya denk geliyor.

Bir de, her yıl bir usta, bir bildiri yazar. İlkini 1962’de, Jean Cocteau yazmış. Bu yılki ise Dario Fo’dan. O güne kadar nasılsa duyulur ya, günümüzde oyuncuların yersiz ve seyircisiz kaldıklarını dile getirmiş. “Bir de bizim ülkeyi görse” demez miyim şimdi... Tüm sahne insanlarının Dünya Tiyatrolar Günü kutlu olsun.