KARİN KARAKAŞLI

Karin Karakaşlı

ÜVERCİNKA

Belli ki...

Belli ki hâlâ ders olmamış. Onca bedel yetmemiş. Yoksa biz hâlâ bu ülkede Türk Ceza Kanunu’nun meşum 301. maddesini kelimenin tam manasıyla Demokles’in kılıcı gibi tepemizden sallanırken görür müydük? O gördüğümüz, aynı zamanda ülke yönetiminin henüz kat edemediği yolun, geçemediği eşiğin ta kendisidir.

Şöyle bir anımsayalım son gelişmeyi: 17 Ocak 2012’de, tam da Hrant Dink’in öldürülüşünün yıldönümünden iki gün önce, mahkeme, skandal kararını kamuya açıklamıştı. Onca yıl boyunca, emniyetten istihbarata, jandarmadan bürokrasiye, hiçbir kamu görevlisi hakkında soruşturma yürütme iradesi sergileyemeyen, cinayetin esas faillerini ortaya çıkaramayan mahkeme heyeti,  örgüt bulamadığını ifade edip biri hariç, polis muhbiri Erhan Tuncel’in de aralarından bulunduğu bütün sanıkları beraat ettirdi.

Kararın açıklandığı gece, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş ile yazar ve belgesel yönetmeni Ümit Kıvanç, Habertürk televizyonunda Balçiçek İlter’in ‘Söz Sende’ programına çıkarak, devletin bu cinayetteki rolüne ilişkin görüşlerini, eleştirilerini ifade etmişlerdi. Şimdi anlaşılıyor ki, programın ertesi günü, Antalya’da yaşayan Aydın Taşçı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikâyette bulunmuş. İhbar dilekçesine kısaca göz atmakta büyük yarar var: “Rober Koptaş ve Ümit Kıvanç adlı TC vatandaşların (belli ki Ermeni) Hrant Dink davası ile ilgili olarak TC devletinin katil olduğunu ve katilliklerine devam ettiğini, ayrıca yargılama süreci hakkında nahoş kelimeler kullanmalarını bir Türk vatandaş olarak kabul etmediğim için size bildirmek isterim.”

Bir ‘Türk’ vatandaş olarak, devletini ‘TC vatandaşı ve belli ki Ermeni’ kişilerin eleştirilerine karşı korumaya kararlı bu zatın dilekçesi, işleme konmaya değer bulunmuş. ‘Türklüğü tahkir ve tezyif’ yaftasıyla hedef haline getirilen Hrant Dink’in kaybından sonra, Adalet Bakanlığı’nın iznine bağlanan dava süreci bu kez umarız gündeme gelmeyecek.

Ama asıl gündeme gelmesi gereken, zaten çok başka. Bu maddenin kanlı siciline rağmen, “Uygulamayı görelim” savsaklamasıyla yasada halen değişikliğe gidilmemesi, 2007 sonrasında da utanç verici gelişmelerin sürmesine neden oldu. Hrant Dink’in, 1915 olaylarıyla ilgili olarak İngiliz haber ajansı Reuters’e verdiği demeç nedeniyle, 301. Madde uyarınca ‘Türklüğü aşağılamak’ suçundan açılan davaya öldürülmesinden kısa süre sonra devam edilmiş, oğlu ve aynı zamanda o dönem Agos’un yazı işleri müdürü olan Arat Dink’le, imtiyaz sahibi Sarkis Seropyan’a birer yıl hapis cezası verilmişti. Mahkemenin, ceza kararında “sanıkların ayrı ayrı kişilikleri ve eylemlerinin” göz önüne alındığını belirtmesi ile bu yeni davadaki “belli ki Ermeni” tabirinin yan yana fotoğrafını çekmek ve Türkiye’deki direnç noktalarına iyi bakmak gerek. Hrant Dink’in demecini haberleştiren pek çok gazete değil de Agos’un cezalandırılması, 2007 sonrasının veciz mesajlarındandı.

Uğruna mücadele ettiğin hedefin tam tersi bir gerekçeyle yaftalanmak, büyük oyunun değişmez kuralı. Türk ve Ermeni halklarının tarihin üstesinden birlikte gelebilmeleri ve bugünü umutla yaşayabilmeleri hayali ile çıktığı yolda Hrant Dink’e biçilen pay ‘Türklüğü tahkir ve tezyif’ti. Belli ki bu oyuna halen devam ediliyor. 2015 öncesi söylemlere ince ayar veriliyor.

Gizli belge ve ihbarlarla organize yapısı ve Ergenekon ile Balyoz davası bağlantıları ayyuka çıkmış, karanlık darbe hazırlıklarının işaret fişeği olarak tasarlanmış bu cinayetin vebali halen çok ağır. Ve aslında demokrasi özleminin en temel göstergelerinden biri. O yüzdendir ki 19 Ocak’lar bütün katliam ve faili meçhuller için ses yükseltilen gündür. Bir yılın geri kalanını nasıl yaşayacağımızı belirleyecek göstergelerden biri de, bu 301. maddenin ortadan kaldırılabilmesidir. Öyle ‘Türklük’ yerine ‘Türk milleti’ demekle ya da Adalet Bakanlığı’nın icazetini, yani siyasi ortam muhasebesini talep etmekle sorunun ortadan kalkmadığı, Koptaş ile Kıvanç için başlatılan bu son soruşturma ile bir kez daha ortaya çıktı.

Şimdi, bu ortaya çıkan ‘esas’ı sorgulamanın zamanı, çünkü belli ki artık çok sıktı.