VAHAKN KEŞİŞYAN

Vahakn Keşişyan

Dünya Kupası Beyrut’ta izlenir

Bir keresinde, Beyrut’u ziyaret eden iki Alman arkadaşımı, meşhur Sabra ve Şatila kamplarına ‘gezmeye’ götürmüştüm. Ahali çok mutlu olmuştu, Almanlarla tanışmaktan. Herhangi bir yabancının, Lübnan’daki Filistinlilerin kampına girmesi bazen sorunlar yaratsa bile, bu Almanlar için geçerli değil. Almanya’nın bir tür büyüsü var Lübnan’da. Gerçi belki tüm Ortadoğu’da var bu, ama Lübnan’da, her şeyde olduğu gibi Almanya sevgisinde de bir aşırılık söz konusu.
 
Hep var olan bu Almanya sevgisi, Dünya ve Avrupa kupalarında çok daha bariz bir hal alır. Her yere, evlere, arabalara, mağazalara bayraklar asılır. Sanırsınız ki bugün yarın Almanya Lübnan’ı işgal edecek, askerleri karşılamak için hazırlık yapılıyor. Ama bu şenlikli hava aniden kararır, gözünüze bir gamalı haç çarpar, aklınız karışır. Lübnan’da Almanya’ya neden bu kadar tapınıldığını sormadan edemezsiniz.
 
Kim bilir, belki de birinci ve ikinci dünya savaşlarında Almanya’nın Ortadoğu’da başka planları olduğundan, buradaki halk mevcut durumdan usanmış, başka bir gerçeği arıyordur. Berlin-Bağdat Demiryolu Hattı fantezisini mi kuruyorlar, Dünya Kupası’nda Almanya’yı desteklerken? Yoksa masum bir futbol sevgisi mi bu? Güçlü olan takımı destekleyerek, günün yenilgilerini bir an için olsun unutuyorlardır belki. Belki de, Alman arabalarını, BMW, VW, Opel ve Mercedes’i çok seviyorlardır.
 
Ama öyle değil. Bu sevginin arkasında başka gerçekler de var. O gün Sabra kampında Alman arkadaşlarımı görenlerin hepsi değilse bile çoğu “Hayl Hitler” demişlerdi. Bu, Almanlar için şaşırtıcı ve kabul edilemez bir hareket olsa da, oradaki Filistinliler için her zaman normaldi. Normaldi, çünkü onlara göre, Hitler vahşi planlarında başarılı olsaydı, bugün Filistin’in ya da Lübnan’ın durumu böyle olmayacaktı.
 
Tabii ki büyük bir fantezi bu. Kim böyle bir şeyi düşünebilir ki? Hiç kimse mi? Ya üç nesildir mülteci olarak yaşayan, mülteciliği babalarından ve dedelerinden miras olarak alan çocuklar? Ya Gazze çocukları? Hitler’i sevmek mantıkdışı bir şey ama Hitler’i seven Filistinlileri anlamamak mümkün mü? Eğer İsrail devletinin, kendi vatandaşını korumak için bütün Gazze’yi güvence altına almak istemesini anlıyorsak, bunu da bir şekilde anlamamız gerekiyor herhalde.
 
Lübnan’ın en çok izlenen televizyon kanallarından biri olan El Cedid Dünya Kupası’nı Almanya’nın kazandığı haberini verirken, spiker “Dün gece Hitler mezarında dans ediyordu” diye başladı söze. Hitler aslında o kadar da lanetlenmiş biri değil buralarda. Ve bunu İsrailliler ve Yahudi Diasporası da biliyor. Çok iyi biliyorlar ki, yakın zamanda, büyük bir hamleyle, Şeyh Emin el-Hüseyni, Holokost’un faillerinden biri olarak tanıtılmaya başladı.
 
Bunun ardında tek bir amaç var; Araplara karşı nefreti, Holokost’a karşı öfkeyle birleştirmek. Şeyh Hüseyni İkinci Dünya Savaşı sırasında Kudüs Müftüsü’ydü; o dönemde Berlin’i ziyaret etmiş, Hitler’le birkaç fotoğraf çektirmişti. Onun haricinde, bu ikilinin Filistin’le ilişkili ne gibi planları olduğu pek bilinmiyor. Ancak, bir taraftan Hitler’in yaptıklarının iyi gösterilmesi, bir taraftan da Hüseyni’ni şeytanlaştırılması, Ortadoğu’nun ne hale geldiğini ortaya koyuyor.
 
Almanya’ya desteğin tek sebebi Hitler’i aramak değil tabii ki. Güç, disiplin, başarı ve geleceğe dönük umut, Lübnan’da Alman futbolundan başka hiçbir yerde bulunamaz. Ne ülke çapında bir siyasi kişilik, ne bir siyasi parti, ne ekonomi, ne bir sosyal hareket, bir kültür ya da altkültür... Lübnan’da bunlar yok; belki de Ortadoğu’nun hiçbir yerinde yok. Gençliğin inanabileceği hiçbir şey yok; bu nedenle, futbol en zararsız bağımlılık sayılabilir.
 
Tek mesele gelecek umudu değil. Lübnan’da cumhurbaşkanı yok, yakın zamanda olup olmayacağı da belli değil. Meclis kendi yetki süresini uzatarak, seçimleri iptal etmiş. Geçici hükümet ise, toplantılarını sürdürmeme kararı almış durumda. Büyük siyasi boşluğu, gayri-resmi güç merkezleri, yabancı konsolosluklar ve Suriye-Irak savaşının uzantısı olan savaş lordları dolduruyor. Böyle bir durumda futbol bir kurtarıcı melek gibi gelebilir insanlara, onları yarına bağlar; Almanya’yı destekleyenlere kazanma ve mutlu olma vaadinde bulunur.