Agos manşet: 2 deklarasyon 5 tuhaflık

16 Mart’ta düzenlenen VADİP toplantısına ‘deklarasyon’ tartışmaları damga vurdu. Surp Pırgiç Vakfı ve VADİP Başkanı Bedros Şirinoğlu’nun açıklamalarına göre, iki deklarasyon hazırlandı. Biri, AKP’nin 12 yıl boyunca azınlık toplumlarına yönelik icraatlarını değerlendiren, diğeri de 24 Nisan’da ‘Türkiye Ermenilerinin sözü’ olmak üzere, kurumların imzasıyla yayımlanacak iki deklarasyondan bahsediliyor. Ancak, Türkiye Ermenileri Patrik Vekili Başepiskopos Aram Ateşyan, her iki deklarasyona da imza atmayı reddetti. Bu gelişmenin ardından, AKP icraatlarının değerlendirildiği metnin akıbeti belirsiz. Şirinoğlu, 24 Nisan’la ilgili metnin ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanında olduğunu söyledi.

1- 16 Mart’taki VADİP toplantısında, vakıf ve dernek yöneticilerinin 2 farklı deklarasyon hazırlığında olduğu ortaya çıktı. Bunlardan ilki, AKP iktidarının azınlıklarla ilgili attığı adımların değerlendirilmesine yönelikken, ikincisinin ise 24 Nisan’da yayınlanması amaçlanıyor. Ancak 2 deklarasyonun da hazırlanmasıyla ilgili ayrıntılar, sürecin bir dizi tuhaflık içinde ilerlediğini bütün açıklığıyla ortaya koydu.

2- İlk bildiri, AKP’nin 12 yıllık iktidarındaki azınlık politikalarına ilişkin. Başbakan Ahmet Davutoğlu, azınlık temsilcileriyle yaptığı 11 Şubat’taki toplantıda “Attığımız adımlarla ilgili bir değerlendirme yapmanız iyi olurdu. Ama  böyle bir talepte bulunmam doğru olmaz” demişti. Ancak toplantı sonrasında kimi vakıf ve dernek yöneticilerinin yine de bir deklarasyon hazırlığına giriştiği ortaya çıktı.

3- VADİP içinde 24 Nisan’da yayınlanmak üzere bir başka deklarasyon hazırlığı yapıldığı da ortaya çıktı. Her iki deklarasyon için de Markar Esayan tarafından birer taslak metin hazırlandığı açıklandı. Her iki taslak metin, Başepiskopos Ateşyan’a imzalaması için gitti. Ancak Ateşyan, metinleri kimin yazdığını öğrenince okumaya bile gerek görmeden  imza atmayı reddetti.

4- Bu gelişmelerin ardından AKP’nin azınlık politikaları ile ilgili deklarasyonun akıbeti belirsiz hale geldi. Ancak asıl düşündürücü olan, 24 Nisan ile ilgili deklarasyonun, görüşlerine başvurulması amacıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanına gönderilmesi. Halihazırda Erdoğan’ın danışmanının masasında bekleyen deklarasyonun akıbeti şimdilik meçhul.

5- Bütün bu gelişmeler VADİP toplantısı sayesinde ortaya çıktı. Gelişmeler alt alta dizildiğinde sürecin iyi yürütülmediği, sivil-dinî kurumlar ayrımı üzerinde düşünülmediği, taslağın hangi mekanizmalardan geçirilerek yazılması konusunda karışıklık yaşandığı ve Ermeni toplumunun yönetici kesimiyle iktidar arasındaki ilişkilerin henüz ‘eşit vatandaşlık’ zemini üzerinde yürümediği ortaya çıkıyor. 

İki metnin oluşturulmasıyla ilgili süreç şöyle başladı: 11 Şubat’ta Başbakan Davutoğlu azınlık vakıf ve dernek temsilcileriyle yaptığı görüşmede, azınlık toplumları yöneticilerinin, AKP’nin 12 yıldır attığı adımlarla ilgili bir değerlendirmede bulunmasının iyi olacağını söylemişti. Davutoğlu bununla beraber “Ancak bunu sizden beklemem doğru olmaz” vurgusunda bulunmuştu.  Buna rağmen toplantıya katılanlardan bir grup, kendi aralarında bir görüşme yaparak konuyu gündeme aldı. Toplantının hemen sonrasında yapılan bu görüşmede, bir deklarasyon yazılması kararlaştırıldı. Edinilen bilgilere göre, bu metne Rum, Süryani, Bulgar vakıfları ve derneklerinden temsilciler de onay verebileceklerini söylediler. Bir başka toplantıda da, 24 Nisan için, Ermeni toplumunun beklentilerini ve görüşlerini dile getiren bir deklarasyon yazılması konusu gündeme geldi. Tüm bu gelişmeler, 16 Mart’taki VADİP toplantısında Başkan Bedros Şirinoğlu’nun yaptığı açıklamalarla kamuoyuna yansıdı. Şirinoğlu,VADİP üyelerine, Yeni Şafak gazetesi yazarı Markar Esayan’ın her iki konuda iki taslak metin kaleme aldığını söyledi, ancak metinlerin içeriğinden bahsetmedi. Şirinoğlu, Esayan’ın söz konusu metinleri, Ortaköy Vakfı Başkanı İskender Şahingöz ile Surp Pırgiç Hastanesi’ne yaptığı ziyarette,VADİP gündemine taşımak üzere kendisine verdiğini belirtti.

Ateşyan imzalamadı, metin ‘danışman’da

Şirinoğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanı olduğu dönemde kendilerinden 24 Nisan için destek istediğini ve bu konuda bir metin hazırlama düşüncesinin daha önceden de söz konusu olduğunu ifade etti. VADİP Başkanı, iki taslak metni de, değerlendirmesi için Patrik Genel Vekili Aram Ateşyan’a gösterdiğini kaydetti. Başepiskopos Ateşyan’ın yazıları kimin yazdığını sorduğunu ve aldığı cevap üzerine, okumadan, “Ben imza atmam” dediğini belirten Şirinoğlu, “Bizim cemaat olarak ilave edeceğimiz bir şey olur mu veya tamamen yeni bir yazı mı yazılır, bilemem. Şimdilik bu konuyu dikkatinize sunuyorum. İlerleyen günlerde yazıları da sizlerle paylaşacağım” dedi. Şirinoğlu, böyle bir bildirinin çok hassas dengeler gözetmesi gerektiğini düşündüğü için, metni bir danışmanı vasıtasıyla Cumhurbaşkanı’nın dikkatine sunduğunu ve buradan gelecek yanıtı beklediği için deklarasyonu bu toplantıda açıklamadığını söyledi.

Bu açıklamaların ardından, VADİP toplantısında “Böyle bir yazı olmalı mı?” ve “VADİP bunun neresinde olmalı?” gibi sorular etrafında bir tartışma başladı. 2001 yılında Ermeni Soykırımı’nın Fransa Parlamentosu’nda kabul edilmesinin ardından, Patrik II. Mesrob önderliğinde hazırlanan ve tüm vakıf başkanlarının birleşerek yayımladığı deklarasyon hatırlatıldı. Açıklanması düşünülen deklarasyon için de böyle bir tablo sergilenmesi gerektiği görüşü ortaya kondu. Başepiskopos Ateşyan’ın Patrikhane adına bir bildiri yayımlayıp yayımlamayacağı ise şimdilik bilinmiyor. Ateşyan, 24 Nisan’da bir ayin düzenleyeceğini daha önce açıklamıştı. Bedros Şirinoğlu’nun açıklamalarına göre, Ateşyan, tüm dünyada Ermeni kiliselerinde 23 Nisan’da saat 19.15’te 100 kere çan çalınması eyleminin İstanbul’da yapılmayacağını söyledi.

Alcan: ‘Deklarasyon fikri doğru’

VADİP toplantısında Şirinoğlu’nun ardından söz alan Cemaat Vakıfları Temsilcisi Toros Alcan, “asli unsur” ve “Diasporalar bizim topraklarımızın insanlarıdır” ifadelerini kullanan Davutoğlu’nun, ezber bozan birçok açıklama yaptığını hatırlattı. Alcan şöyle konuştu: “Toplantıda söz alan katılımcılar bazı eleştirilerde bulunmakla birlikte, konuşmaların genelinde iyiye giden bir tablo ortaya kondu ve bunun üzerine Başbakan, ‘Burada söylediklerinizi ara ara yazsanız fena mı olur... Bunu sakın bir baskı olarak algılamayın ama bazen bizim bunlara ihtiyacımız oluyor’ dedi. Toplantının ardından eleştiriler de dahil olmak üzere böyle bir yazı olsa ve çok dilli olarak yayımlansa diye bir düşünce ortaya çıktı. Yeni Türkiye’ye azınlıkların katkısını anlatacak bir yazı olmasını istiyorduk. Yemekten sonra, oradaki cemaat temsilcileriyle görüştüm. Fuayede yaptığımız küçük toplantıda Markar Esayan da vardı. Hatta Laki Vingas, Rum toplumu adına bir taslak hazırladı ve gönderdi, üzerinde değişiklikler yapmak için yazışmalarımız henüz devam ediyordu. Geçtiğimiz gün, Esayan’ın bu yazıyı kaleme aldığını öğrendim. Onun böyle bir çalışma yaptığından haberim yoktu.”

Toros Alcan, 24 Nisan’la ilgili olarak yazılması planlanan deklarasyonla ilgili fikrini şöyle açıkladı: “Ermeni toplumu olarak bir deklarasyon yayımlamamız doğru olacaktır. Bunun nasıl yazılacağı ve kimler tarafından kaleme alınacağını bilemem, fakat tıpkı geçen yıl Hükümet tarafından yayımlanan ‘taziye mesajı’ gibi, bizlerin de söyleyeceği bir söz olması gerektiğine inanıyorum”.

Esayan: ‘Hellaleşme için bir temenni’

Yazıları kaleme alma fikrinin nasıl oluştuğunu sorduğumuz Markar Esayan, bunun Başbakan’ın 11 Şubat’taki davetinden sonra geliştiğini söyledi. “Toplantı sonrasında bir grup yönetici bir araya geldi. Orada cemaatlerden vakıf başkanları, Ermenilerden ise Ortaköy Vakıf Başkanı İskender Şahingöz ve Toros Alcan gibi isimler vardı. Bu mini toplantıda ben de vardım” diyen Esayan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Böyle bir yazı fikri geliştiğinde, destek olabileceğimi söyledim. Yoksa, böyle bir yazının benim imzamla yayımlanması gibi bir arzum yok. Sonuçta yazılarımı yayımlayabileceğim bir mecraya sahibim ve fikirlerimi ifade edebiliyorum. Metinler, taslak olarak kaleme alındı. Bunu değiştirmek veya ekleme yapmak, buna karar vereceklerin yapabileceği bir şey. İsterlerse hiç yayımlamayabilirler. Benim buna dahil olma nedenim, Patrikhane’den bağımsız sivil bir inisiyatif olarak böyle bir girişimde bulunulmasını kıymetli bulmamdı. Ayrıca Patrikhane’nin de buna katılıp katılmayacağı sorulacaktı.”

Metni kaleme alırken birkaç kişiyle görüş alışverişinde bulunduğunu ve metnin son hâlini Etyen Mahçupyan’a okuttuğunu söyleyen Esayan, yazıda, yüz yıl önce yaşanan Medz Yeğern’in (Büyük Felaket) yol açtığı acıların hatırlatıldığını ve İttihat Terakki’nin bundaki rolünden bahsettiğini söyledi. Esayan, deklarasyonun, geçen yıl, dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yayımlanan ‘taziye mesajı’na da atıfta bulunarak, artık bir helalleşmenin olması için bir temenni niteliğinde olduğunu belirtti. Edinilen bilgilere göre, taslak metinde “Bu acılar Türkiye, Ermenistan, Diaspora ve başka ülke parlamentoları tarafından siyasi kart olarak kullanılamayacak kadar derindir” ifadesi de yer alıyor.



Yazar Hakkında

1979 İstanbul doğumlu. Toplum bölümünün editörü, demokratikleşme, insan hakları, inanç özgürlüğü ve azınlık vakıflarıyla ilgili haberler yapıyor.