Nesin Matematik Köyü’nde yeni bir projenin temeli atıldı

10-23 Ağustos tarihleri arasında Nesin Matematik Köyü'nde düzenlenen Arche Antik Yunan Kampı'nı, kampın sorumlularından Arsen Nişanyan'la konuştuk.

Çoğu insan kıymetini bilmez ama Türkiye’de dünyaya örnek olacak bir yer var : Nesin Matematik Köyü. Bu köyde genç insanlar onlara örnek olacak değerli kişilerin huzurunda yepyeni fikirlerle tanışıyorlar, yepyeni zihinsel sergüzeştlere yelken açıyorlar, sonraları yanlarından ayırmayacakları dostlarını buluyorlar. Bu köyde insanlar katıksız doğanın içinde, popüler kültürden uzak, sabahlara kadar derinlemesine tartışıyorlar, çalışmanın bir yükten çok erdemli bir heves olduğunu anlıyorlar.

Köy her sene büyüyor. Gittikçe daha fazla öğrenciyi ve kampı ağırlıyor. Sadece matematiğe değil, felsefeye, edebiyata, sosyolojiye meraklı öğrencileri de bünyesinde topluyor. Yaz, köyün en kalabalık olduğu zaman. Bu yaz köyde 450 öğrenci vardı.

Bu yaz gerek öğretmen kadrosuyla, gerek ders programıyla matematik dışı programlar arasında öne çıkan bir yaz kampı vardı : Arche Antik Yunan Kampı. 10-23 Ağustos tarihleri arasında gerçekleşen programı, anlamını ve arkasında yatan projeyi  kampı düzenleyenlerden Arsen Nişanyan ile konuştuk. Sevan Nişanyan’ın oğlu olan Arsen Nişanyan, İskoçya’da St.Andrews Üniversitesi’nde ‘Classics’ okuyor.

Nesin Matematik Köyü’nden ve burada gerçekleştirilen kamplardan söz eder misin ?

Babam Sevan Nişanyan ve Ali Nesin 2006 yılının sonlarına doğru veya 2007’nin başlarında Asos’ta buluşup matematik köyü fikrini ilk ortaya attıklarında ben de o masadaydım. Ali Nesin idealist bir şekilde Türkiye’ye dönmüş bir akademisyen, ancak Türkiye’deki eğitim koşullarının, öğrencilerin olgunluk seviyesinin doğru düzgün matematik yapılamamasına sebep olduğuna şahit olmuş, bunu yıllardır değiştirmeye uğraşan bir insan. Her yaz öğrencileriyle orada burada kamplar yapmış ve bu insanlara dünya çapında bir eğitim sunmaya çalışmış. Matematik Köyü’nün de amacı ilk başlarda buydu. Daha çok ilgililere hitap eden, hayli iptidai bir ortamda dünya çapında matematik bilgisi, eğitimi sunmaya çalışan bir mekandı. Matematik Köyü’nün başardığı şey insanlara matematik öğretmenin yanı sıra onlara saygı duyabilecekleri bir dünya göstermekti. Matematik denilen şeyin lisede ve üniversitede öğretilenin ötesinde çok daha derin, çok daha fazla insanın kanıyla, teriyle ve bütün hayatlarına mal olacak şekilde var ettiği zeka pırıltıları silsilesi olduğunu insanlara anlatıyordu. Şunu hatırlıyorum ben buraya ilk geldiğimde lise hazırlık daha yeni bitmişti ve lise programına katılmıştım. Lise dördüncü sınıflarla hazırlığı yeni bitirenler aynı amfide oturuyordu. Çünkü Ali Nesin herhangi birisinin lisede öğrendiğinin ötesinde bir yerden başlıyordu. Aksiyomatik bir şekilde matematiğin üzerine inşa edilmiş olduğu tuğlaları veriyordu senin eline ve bu tuğlalardan kafana yıkılmayacak tutarlı bir ev nasıl inşa edersin, onu gösteriyordu. Matematiğin insan eğitiminde başardığı şey senin iradene ket vurması durumu. Matematikte bir şey doğrudur ya da yanlıştır. İnsanların içinden gelen şımarıklığı, şunu da istiyorum bunu da istiyorum halini engeller. Matematikte bir gidişat vardır, bir doğru vardır ve sen bunu tutarlı bir şekilde inşa etmelisin. Bu yüzden ciddi bir insani eğitim de söz konusu. Matematiğin yoruma açık olmadığını tahtada kanıtlayan, seni olgunlaştıran, daha soyut bir seviyeye çıkaran ve en önemlisi saygı duyabileceğin bir alanı sana tanıtan bir şey bu...

Yıllar içerisinde, Matematik Köyü matematikçi olmayan insanlara da hitap etmeye başladı. Matematik dışı alanların eğitimi denenmeye başlandı. Felsefe ve edebiyat kampları yapıldı. Ancak matematik derslerinin ulaştıkları seviyeye, standarda ulaşmakta başarılı olamadıklarını düşünüyorum bu kampların. Seviyeleri yetmedi derslerin, müfredatları yeterli değildi ve bu konularda kafa patlatmış, dirsek çürütmüş insanlar çağrılmıyordu... Bu kaygılar doğrultusunda, arkadaşlarla ‘arche’ projesi fikrini ortaya attık.

Arche’nin kampla doğrudan bağlantısı var mı?

Nesin Matematik Köyü böyle kampların yapılabilmesi için bir altyapı sunuyor bize, aynı zamanda ismi olan bir yer. Burada bir sürü derslik var, sunum yapılabilecek projeksiyon makineleri var. Bunun dışında, hocalar için özel odalar söz konusu, harika bir manzara söz konusu. Ve Matematik Köyü’nün saygınlığı insanlara güvence veriyor. Arche’nin Matematik Köyü’yle doğrudan bir bağlantısı yok. Ancak, Matematik Köyü’nün birçok öğrenciye burs vermesi, her türlü olanağı sunması gibi destekleri söz konusu.

Arche kelimesi tarih boyunca dinden felsefeye pek çok literatürde kendisine çokça yer bulmuş. Projeden ve isim seçiminden bahsedebilir misin ?

Antik Yunan’da bir konsept vardır “kaloi k’agathoi” diye...İyi ve asil olanlar. Bir kültürün kendine has bazı sıfatları, bazı erdemleri vardır. Ve bunları bir nesilden diğerine aktarırken kültürler Homeros gibi bazı külliyatlar yaratırlar. Mesela Antik Yunan’da “arete” kavramı çok değerli, bu kültürü tanımlayan bir konsept. Bir kültürün inşa sürecinde de bu tip külliyatlar çok önemli bir anlam taşırlar. Türkiye’de bu konuda bir eksiklik olduğunu düşünüyorum. Türkiye kültürünü günümüzde tanımlayan bir “kaloi k’agatho”i yok. Sorgulanamaz bir şekilde herkesin mutabık olduğu ve bu kültürü yaratan bazı erdemler oluşmamış gibi geliyor bana. Düşündük ki, belki de konuyu Antik Yunan üstünden ele alırsak, Arche’de yapacağımız şeyleri Antik Yunan üzerinden insanlara göstermeye çalışırsak yine onlara saygı duyabilecekleri bir dünya sunmuş olabiliriz. Onlara şunu diyebiliriz : Antik Yunan’da bir grup insan çok büyük, sıradışı işler başarmışlar ve yapmış oldukları bu sıradışı şeylerin temelinde onların bir kültürü ve bu kültürü tanımlayan bazı sıfatlar, bazı erdemler söz konusu. Bu erdemleri nesilden nesle naklettikleri bir mecra var ve biz bu mecrayı size tanıtabilirsek hem bu kültürü hem de bu adamların yapmış oldukları sıradışı şeyleri haiz oluruz. Kampın amacı biraz da bu. Ve Antik Yunan hem çok geniş bir repertuara hem de yüzyıllardır üzerine inşa edilmiş bir geleneğe sahip. Sonuçta, Avrupalıların kendilerini var eden kültürü temelinde tanımlayan iki ayaktan biri. Aynı zamanda, farklı profilden öğrencilere hitap edecek bir yapısı var. Sanatı var, tiyatrosu var, felsefesi var, linguistiği var, tarihi var, antropolojisi var, sosyolojisi var. Bu kampın temasını seçerken de temel kaygılarımız bunlardı : insanlara teknik bilgi öğretmenin ötesinde onları şekillendirebilecek bir eğitim verebilmek, bir “paideia”ya ulaşmak, onlara saygı duyabilecekleri bir dünyayı gösterebilmek...Arche ismine gelecek olursak, arche çok soyut bir kavram. İlk başlarda güç kaynağı olarak geçiyor Antik Yunan’da, ancak zaman içerisinde çok farklı anlamlar yüklenmiş, gittikçe çeperlenmiş bir konsept. Genel olarak bir şeyin kaynağı, kökeni veya temeli anlamına geliyor. Bir şeyi besleyen şey veya bir şeyin gücünü aldığı şey. Felsefi ve kültürel bir kavram olduğu için soyut sınırlarla tanımlamak çok zor. Ve biz ancak archenin tarihsel serüvenini incelersek onun manasına vakıf olabiliriz diye düşündük. O nedenle, Antik Yunan kampı boyunca hem felsefi olarak hem tarihsel olarak arche konseptinin tarihsel serüvenine göz atmaya çalıştık. Arche kavramı, günümüz dünyasından çok farklı bir mentaliteyi temsil ediyor. Bir şeyin temelini, bir şeyin gücünü aldığı şeyi sorgulamak, soyut, metafiziksel bir şekilde incelemek mentalitesi. Antik Yunan ideali olan arche konseptinin günümüz dünyasıyla  bağdaştırılması zor. Bunun dışında, projenin ismini teşkil eden arche kavramı sembolik bir isim olmanın ötesinde bu projenin nihai hedeflerini de bize yansıtıyor. Antik Yunan düşünürlerinin archeyi sorgulaması nedeniyle felsefe, fizik, kimya, astronomi gibi günümüz dünyasını şekillendiren temel alanlar ortaya çıkmış. Biz şuna inanıyoruz ki, modern dünyada tanımlanmış normların ötesinde bir derinliğe sahip bir kavram bu. Bu yüzden farklı başlangıçlara, farklı sorgulamalara ortam sağlayabileceğini düşünüyoruz.

Hazırlık süreci nasıl gelişti ?  

Geçen sene, bir grup insan olarak, Türkiye’de bizim kaygılarımızı öğrencilere anlatabilecek hocaları ve bizim kaygılarımızı anlayabilecek bir grup öğrenciyi araştırmaya koyulduk. İlk başta hocalarla başladık bu işe. Türkiye’de bu konuları anlatacak çok fazla insan yok, bu konuları çalışan 80-90 insan var. Bütün bu insanların makalelerini okuduk, youtube’da videolarını izledik, bir kısmıyla gittik bizzat tanıştık. Ve liste 10-15 kişiye kadar düştü. Hocalar bize çok sıcak davrandılar. Hocalarla beraber bir ders programı oluşturduk. Matematik Köyü’nün internet sitesi üzerinden duyuruya çıktık. Herhangi bir şekilde reklam yapmadık. Sadece Facebook’tan duyuru geçtik. Çok fazla başvuru oldu, çığ gibi yağmaya başladı, o yüzden boyumuzdan büyük bir işe mi girişiyoruz diye korktuk ilk başta. Toplamda 263 başvuru oldu ve biz sadece 25 öğrenci seçebilecek kontenjana sahiptik. Bundan sonra, tüm başvuranlarla birebir mülakat yaptık. Biz onlara derdimizi anlatalım, onlar bize dertlerini anlatsınlar dedik. Eğer dertlerimiz örtüşüyorsa, beraber bir şey yapalım dedik. İstanbul’a, Karabük’e, Zonguldak’a, Çanakkale’ye, Balıkesir’e, İzmir’e gittik. Yani maalesef Ankara’nın batısında bir çember çizdik. Mülakat yapamadığımız yurtdışında okuyan veya Ankara’nın doğusunda okuyan veya bizimle buluşamayan insanlarla Skype yaptık. 15-20 dakika bir sohbet ettik. Ondan sonra ciddi bir seçimden geçirerek 25 kişiyi bıraktık.

Projenin ilk oturumu 10-23 Ağustos arasında gerçekleşti. Nasıldı?

2 hafta boyunca günde 8 saat dersimiz vardı burada. Amacımız, söylediğim gibi, matematik derslerinin seviyesini yakalayabilmekti. Derslerin sıkı olması gerekiyordu, zor olması , soyut olması gerekiyordu. Aynı zamanda, hayli talepkar olması gerekiyordu. 2 hafta boyunca kronolojik olarak devam eden bir felsefe bir de tarih ayağımız vardı. Yani felsefede Sokrates öncesi filozoflardan aldık Aristoteles’e kadar getirdik. Keza tarihte de Karanlık Çağlar’dan başladık İskender’e kadar getirdik. Bunun dışında, bu dersleri besleyebilecek daha spesifik, daha somut derslerimiz de olsun dedik. Mesela ilk hafta Tansu Açık Hoca bize Homeros anlattı, üç gün boyunca Homeros’ta ne görüyoruz, nasıl bir anlam derinliği var, daha sonra insanlar Homeros’u nasıl anlamış... Homeros’taki insan ve dünya görüşünün kampın iki temel ayağı olan felsefeye ve tarihe nasıl bir ortam sağlamış olabileceğinden bahsetmeye çalıştık. Ardından mesela, Ömer Aygün Hoca, Kaan Ökten Hoca’nın verdiği Aristoteles derslerini pekiştirebilmek için, Aristoteles’in doğa bilimleri metodolojisi üzerine daha spesifik bir ders anlattı. Bunun gibi bir müfredatımız oldu. Toplamda 14 hoca 14 günde 96 saat ders yaptı. Hocalar gönüllü ve bila ücret geldiler. Öğrencilerin beşte biri bursluydu, bazıları çadırda bazıları koğuşta kaldı. Öğrencilerin verdiği ücrete konaklama ve günde 3 öğün yemek dahil oluyor. Fiyatı Nesin Matematik Köyü belirliyor.

Projenin uzun ve kısa vadede amaçları neler ?

Amacımızın Matematik Köyü’ndeki gibi geldik, iki hafta kaldık, matematik öğrendik ve gittik olsun istemiyoruz. Daha fazla örgütlenmek, daha uzun soluklu bir projeye çevirebilmek istiyoruz bunu. Nedenle uzun vadeli birçok plan var ancak aynı zamanda çok soyut planlar bunlar. Bu kampın bir amacı da buraya gelen 25 öğrenciden bizimle uzun vadede çalışabilecek bir grup yaratmaktı. Amaç, bundan sonraki senelerde yapılacak olan ve sayısı daha fazla olacak olan kampların sorumluluğunu bizim tek başımıza almamız değil de, insanların hep beraber bir araya gelip herhangi bir konuda ortaya fikirlerini atıp bu konu üzerine nasıl bir eğitim yapılabilir vs. gözden geçirip, önümüzdeki yıllarda bize nasıl destek olabilirler, biz onlara nasıl destek olabilirizi düşünmekti. Olay temayı, fikri, insanı ve mekanı bir araya getirebilecek bir organizasyon olması bunun...Bunun dışında, bu kampta yapılan dersleri videoya çektik, bu videoları internet üzerinden insanlara aktarmak gibi de bir niyetimiz var. Bunun dışında birçok amaç söz konusu. Ancak yavaş yavaş, bu olayın fikri boyuttan çıkıp daha somut bir şeye dönüşebilmesi gerekiyor. Somut projelerimizin olması gerekiyor, somut üretimlerin olması gerekiyor ve umarım uzun vadede, daha konuşmak için çok erken ancak elle tutulabilir bir üssümüz olacak. Yani bir kütüphane ve çalışma mekanına ihtiyacımız var. Ders yapılabilecek bir binaya ihtiyacımız var. Ve muhtemelen, eğer işi sıkı tutarsak, becereceğiz bunu, altından kalkacağız gibi geliyor bana.

Kategoriler

Güncel Yaşam


Yazar Hakkında