Soma’da ölenler 10 kişi mi?

Soma maden faciasının 3. etap duruşması, bugün Akhisar Ceza Mahkemesi’nde başladı. Adalet Arayan İşçi Aileleri’nin davetlisi olarak İstanbul’a gelen madenci yakınları, geçen bir buçuk senede davalarında yalnız kaldıklarını söylüyorlar.

Davutpaşa, Ostim-İvedik, Esenyurt gibi iş cinayeti davalarını takip eden Adalet Arayan İşçi Aileleri grubunun, her ayın ilk Pazar günü İstanbul Galatasaray Lisesi önünde tuttuğu ‘Vicdan ve Adalet Nöbeti’nin 44.’sü, 13 Ekim’de yeni duruşması görülecek olan Soma faciası için tutuldu. 

Nöbet öncesinde, madenci yakınlarıyla Bir Umut Derneği’nin ofisinde bir aradayız. Masanın başında Seher Duman, Nagihan Yılmaz ve Sevim Coşkun var. Her lafın sonu “Bizimkiler nasıl toprağın altında çürüyorsa, onlar da hapiste çürüsün”le bitiyor. Aradan geçen sürede, ailelerin acıları bir nebze azalmadığı gibi, bir yandan dava sürecinin gerginliği, bir yandan yalnız bırakılmanın isyanı eklenmiş bu acıya.

Seher Duman ve eşi

“Kömür hakkımı alayım, çıkarım”

27 yaşındaki oğlu İbrahim Duman’ı faciada kaybeden Seher Duman, oğluna 14 Mayıs’tan önce madenden çıkması için yalvardığını anlatıyor: “Anne, kömür hakkımı da yedirtmem, kömürümü alayım çıkacağım’ diyordu. İşçilerin dört ton kömür hakkı var, o haktan işçilere üç ton verip bir tonu cebe atıyorlarmış. Bayramlarda kurban parası yok, prim yok. Çocuğuma yedeklik parası verip ustalık yaptırıyorlardı. 25 senedir Soma’da yaşıyorduk. Maden için gelmiştik. Keşke gelmeseydik. Benim yavrum, yavrusuna doyamadı. Çocuğunun terli tişörtünü çantasına koyup iniyordu madene. Torunuma soruyorum şimdi, senin baba nerede diye, benim babam uyuyor diyor bana. O yavruya nasıl hesap verecekler?”

Yetkililer sözleri unuttu

Sevim Coşkun’un oğlu İsmail Coşkun, arkasında, birini hiç görmediği iki çocuğunu bırakmış. Coşkun, facia sonrası Soma’ya giden devlet yetkililerinin ‘iş bulma’ sözünü hatırlatıyor: “Soma’da geride kalan yaşasa ne olacak ki? Diğer oğlumun işi yok, ‘devlet bana iş verecek’ diyor. Bakanlar, yetkililer, hepsi kart verdi, iş için arıyoruz, “Yiyecek mi, para mı” diyorlar. Bizim sadakaya ihtiyacımız yok.”

Sevim Coşkun ve oğlu

11 yıllık maden işçisi olan babası İsmet Yılmaz’ı kaybeden Nagihan Yılmaz da, Çankırı’da üniversiteyi kazanan kardeşini bir yurda yerleştirmek için çalınmadık kapı bırakmamış, ama sonuç yok: “Çankırı Valisi’ni bile aradım. Kimseden ses çıkmadı. Burs veriyoruz diyorlar ya, biz devletten burs falan almadık.” Ailelerin en çok zoruna gidenlerden biri de, kayıpları bir yandan ‘maden şehidi’ olarak anılırken, bir yandan şehit statüsü verilmediği için bu statünün getirdiği hizmetlerden faydalanamamaları.

“Babamın en son yediği yemek, un çorbası, zeytin, çaydı” diyor Nagihan, “Peynir bile alamayacak durumdaydık biz. Üç kuruşluk bir gaz maskesi bile almayacak kadar, çizmesi delindiğinde çizme bile vermeyecek kadar önemsizdik. Şimdi davada 8 tutuklu var, Onlar da ‘biz yapmadık, bilmiyoruz’ diyorlar. Biz merdivenin orta basamağındayız, yukarılar var. Biz aileler olarak davalara katılıyoruz, ama istiyoruz ki bize destek verin.”

Kamu görevlileri soruşturmada yok

Tutuklu sanıklar, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürü Ramazan Doğru, İşletme Müdürü Akın Çelik, İşletme Müdür Yardımcısı İsmail Adalı, maden mühendisleri Yasin Kurnaz, Hilmi Kazık, Ertan Ersoy, emniyet teknikeri Mehmet Ali Günay Çelik ve 38 tutuksuz sanığın yargılandığı Soma davasında, kamu görevlileri için soruşturma açılmadı. Farklı bilirkişi raporlarında ihmalleri sabit olmasına rağmen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişleri için, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı da Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün soruşturulması iznini vermediği için dava, kamu görevlileri yargılanmadan devam ediyor.

Öte yandan, ölen madencilerin yakınları, faciadan yaralı kurtulan işçilerin de baskıyla susturulduklarını söylüyorlar. Avukat Berrin Demir’in aktardığı kadarıyla, Soma’da görülen tazminat davası sırasında, ‘şu saatlerde çalışıyorduk’ diyecek tanık işçi bile bulamamışlar. Facianın ardından gerçekleşen protesto eylemlerine katılan işçilerin kayda alındığı, fişlendiği ve sonra hiçbir yerde iş bulamadıkları belirtiliyor. Bu nedenle, ailelerin bir kısmı baskılardan yılıp ilçeyi terk etmek zorunda kaldı.

Nagihan Yılmaz

“Soma’da ölenler kaç kişi?”

Seher Duman, hem baskılar, hem de geçen zaman nedeniyle yalnız bırakılmaktan şikâyetçi: “Her ayın 13’ünde meydana karanfiller bırakıyoruz. Son anmada arkamızda on insan yoktu. Esnaf arkamızdan gülüyor “On kişi mi var Soma’da, geri kalanlar nerede?” diyorlar.

Somalı madenci aileleri, bir taraftan göz göre göre gelen facianın ardından henüz gelmeyen adaleti beklerken, bir yandan da herkesi desteğe çağırıyorlar. Nagihan’ın söylediği gibi, “Bir daha madenciler, işçiler ölmesin diye...”

Avukat Demir: Üçüncü etap duruşması önemli

Soma davasının müdahil avukatlarından Berrin Demir, mağdur müştekilerin ve işçilerin dinlenecek olması nedeniyle üçüncü etap duruşmasının önemli olduğunu belirtiyor: “Birinci ve ikinci oturumda sanıkların bir kurgusu vardı, işçiler dinlendikçe bu kurgunun çökeceğine inanıyoruz. Örneğin sanıklar ‘Prim ve taşeron sistemi, üretim zorlaması yok, çünkü yer altından çıkarılan kömürler aynı bandın üzerinde geliyor. Kimin daha çok kömür çıkardığını bilemeyiz’ diyorlardı. İkinci etapta beş işçi dinlendi ve biz kimin ne kadar kömür çıkardığının tespit edilebildiğini öğrendik. Yeni bir alanda kömür çıkarmaya başladıklarında taşeron, ekibiyle birlikte o bacaya talip oluyor. Ayın sonunda gelen topografların yaptıkları ölçümlemede bir ay boyunca hangi bacanın kaç ton üretim yaptığı tespit edilebiliyor. Bu üretim zorlamasına delil teşkil edecek bir bilgi. Yine geçen celse, işçilere, tahlisiye, yangın tatbikatı yapıldı mı diye sorduk. Şu ana kadar ifade vermiş işçilerin hiçbiri tatbikat görmemiş. Öte yandan, özellikle Can Gürkan ifadelerinde ‘Ben 200 mühendis çalıştırıyorum, aşağıda 59 güvenlik mühendisim var, bunlar sürekli alanda ve denetimde’ diyordu. Dava aşamasında öğrendik ki, atanan ve bazısı tutuksuz yargılanan bu 59 güvenlik mühendisinin çoğu yeni mezun. Yani alanında uzman değil. Bu zaman kadar hep tutuklu ve tutuksuz sanıklar konuştu, şimdi bu gerçekleri anlayacağız.”


Kategoriler

Güncel Türkiye Gündem



Yazar Hakkında

1987 İstanbul doğumlu. Agos web sitesinin editörü; insan hakları, ifade özgürlüğü, çevre hareketleri, güncel politika ve yaşam haberleri yapıyor.