LEVON BAĞIŞ

Levon Bağış

OBUR

Dünya dönüyor

Dünyanın dönüyor olmasını bile çok zor kabullenen insan ırkı, değişen havaların hikmetini anlamakta zorlanıyor. Dünyamız dönüyor, döndükçe de günler, aylar ve iklimlerimiz değişiyor. Küresel ısınma ya da artık daha çok kullanılan terimle, iklim değişikliği, birçok yönden bizi ve yiyip içtiklerimizi değiştiriyor.

Tarihte, beslenme alışkanlıklarımızı değiştirmiş pek çok durum karşımıza çıkıyor. Savaşlar, kıtlıklar, politik kararlar bunlardan sadece bazıları. Örneğin, hayatımızda artık iyice yer etmiş olan konserveyi, sadece iyi beslenmiş orduların savaşı kazanabileceğini düşünen Napolyon sayesinde yiyoruz. Konserveyi 1795’te, o zamanın iç güvenlik kuvvetleri komutanı olan Napolyon Bonapart icat ettirmişti. “İcat ettirmişti” diyorum, çünkü bir yarışma düzenleyerek, askerlerin savaşta gıda ihtiyacını karşılayabilecek bir icat aramıştı. Nicolas Appert adındaki, gençliğinde aşçılık yapmış bir mucit, ısı ile konserve etme yöntemini icat edip ödülü almıştı. 1941 yılından beri Amerika’da gıda araştırmacılarına Nicolas Appert ödülü veriliyor; bugün Fransa’da 72 sokak onun adını taşıyor.

Türkiye’de askerî cunta, 1980 darbesi sonrasında, ormanlara zarar verdiği için keçi beslenmesini yasaklayınca, keçi sütü ve peyniri hayatımızdan çıkma noktasına gelmişti. Bu yasak kaldırılınca, yavaş yavaş lezzetli keçi peynirlerine ulaşmaya başladık.

Politik kararlar kadar etkileyici ve kaçınılmaz başka bir durum ise iklim değişikliği. Şarap üretebilmek için gereken tek hammadde üzüm. Başka hiçbir meyvede üzümden elde edebileceğiniz kadar şeker olmadığından, hem de asidi sayesinde dengeli ve lezzetli bir suyu olduğundan, sadece üzümden şarap üretilebiliyor. Üzüm, anavatanı Anadolu ve civarındakine benzer iklimlerde yetişebiliyor sadece. Söz konusu iklim, 30. ve 50. kuzey ve güney paralelleri arasında görülüyor. Ekvatora ve kutuplara yakın yerler üzüm yetiştirmek için uygun değildi. “Değildi” diyorum, çünkü değişen havalar bağları da etkiliyor. Ortalama sıcaklık yükseldikçe şarap üretemeyen yerlerde şarap üretilmesi söz konusu olmaya başladı. Bunlardan biri de İngiltere.

İngiltere, şarap üretmiyor olsa da, tıpkı çay ya da tüm lüks ürünler gibi, şarap ticaretine de yön veren ülke. Dünyada tanınmak isteyen bir şarapçının bulunması gereken ilk yer Londra. Frank Sinatra’nın New York için söylediği ünlü sözü, şarap için biraz eğip bükerek, “Londra’da başarırsan her yerde başarırsın” dersek hata yapmış olmayız.

İngiltere şarap ticaretini iyi becerse de, iklim nedeniyle, burada çağlar boyunca şarap üretilememişti. Ama 25 yıldır İngiltere’nin güneyinde köpüklü şaraplar üretiliyor. Üstelik, hiç fena olmayan şaraplar bunlar. Türkiye’de Kavaklıdere Şarapları’nın da danışmanlığını yapan, dünyanın en prestijli şarap danışmalarından Stéphane Derenoncourt bile İngiltere’de bir üreticiye danışmanlık yapmaya başladı. Fransızların en ünlü şampanya üreticilerinden bazıları oralarda yatırım yapmaya başladılar.

Gerçi, İngiltere’nin köpüklü şaraplarla alakası, bilindiğinden daha eski. Şampanya sadece Fransa’nın Champagne bölgesinde, ‘méthode champenoise’ ile üretilen köpüklü şaraplara verilen ad aslında. Ama bu üretim yöntemi İngilizler tarafından geliştirilmiş ve İngiliz Kraliyet Akademisi kayıtlarına 1662 yılında girmiş. Fransızların bu yöntemi bugünkü haline getirmesi ise 1800’lü yılların sonlarına rastlıyor. Üstelik, bunu yapmalarının nedeni, şaraplarını İngiltere’ye satmak istemeleri.

Dünya dönüyor ve olmaz denen şeyler olabiliyor. Son yıllardaki bu değişiklik, daha fazla güneşe ihtiyacı olan Almanya’daki, İngiltere’deki, hatta Kanada’daki üreticilerin işine gelse de, dünyanın kadim birçok şarapçılık bölgesini kötü etkiliyor, durum giderek kötüleşiyor. Bu felaket karşısında, bazı şaraplar geçici bir süre için iyileşiyor diye sevinmek, mahalle yanarken saç taramaya benziyor. Ama yine de haberimiz olsun gelişmelerden...