Maviliğin ışık dolu kıyısında

NAZLI KARABIYIKOĞLU

Sanat eserinin sergilendiği yerle ince tel örgülerle bağlı olduğuna, mekânın bütünleşik doğasında sergilenen işin güçlendiğine ya da zayıflandığına inanırım. Galata Rum İlkokulunun1 pürüzsüz mermerle döşenmiş iki taraflı merdivenlerinin sağ tarafından Aret Gıcır’ın işlerini görmek için çıkarken, solmaya başlamış gün ışığının, terk edilmiş hissini fazlasıyla yansıtan bu yapıda renklerin üstüne nasıl düştüğünü merak ediyordum. Taşlık, hol, geniş derslikler ve devasa pencerelerin arasında kırılan ışık boşlukta öyle kıvamlı asılı duruyordu ki, o an Günden Güne sergisi için buradan başka bir yer seçilmemesi gerektiğini düşünmüştüm. Zira az sonra karşılaşacağım tabloların o kıvamlı ışığı soğurması ve Gıcır’ın renkleri ile zamanda bir boşluk açabiliyordum.

Cancikyan’ın dizeleri

Yerevan Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nden 2008’de mezun olan Aret Gıcır’ın üçüncü kişisel sergisi ‘Günden Güne’nin adını, 26 yaşında veremden ölen şair Cancikyan’ın dizelerinden aldığını öğrendiğimde, resimlerin aralarındaki bağ da, zihnimde buldukları yerler de anlamını genişletmeye başlamıştı. Ne diyordu şiirde Garbis Cancikyan?

Günden güne
Günlerle beraber
Sönüverir günlerim

Zaman hem çok hızlı hem de çok yavaştır şair için. Ömrün bittiğini algılayışla beraber ölümün getirdiği farkındalık, ne zaman çıkacağı belli olmayan son soluğun endişesiyle teyakkuzdadır. Zaman, o son nefesin peşinde divane olmuştur artık. Saatler, günler, aylar… Belki de yıllar. Bu teyakkuz hâli ne kadar devam edecektir?

Cancikyan için fazlasıyla kısa sürmüştür bu hâl, fakat Günden Güne sergisinin ilhamını aldığı Patrik Mesrob için hâlâ belirsizliğini korumaktadır. Rober Koptaş’ın da dediği gibi bir ‘araf’ta olma hâlinin2 renkle, ışıkla ve ‘hareketsizlik’le izlendiği işler, yoğunlukla kaynağını Patrik Mesrob’tan ve onun hayli uzun sürmüş hastalığından almaktadır.

84. İstanbul Ermeni Patriği

Bu ‘araf’ta olma hâlini getiren hastalığından önce Patrik Mesrob’u biraz tanımak faydalı olabilir. 1956 doğumlu Mesrob Mutafyan 84. İstanbul Ermeni Patriği ve Türkiye Ermenileri Ruhani Başkanıdır. Türkiye ve Almanya’daki eğitimlerinin ardından, ABD’deki sosyoloji tahsili esnasında en yakın arkadaşını bir trafik kazasında kaybettiği için teolojiye yönelmiş, eğitimini felsefe ile desteklemiştir. 1979’da ruhban mesleğine intisap ederek ‘Mesrob’ ismini almış ve Kınalıada Ermeni cemaati rahipliğine atanmıştır. 1998’de dinî ve dünyevî meclis tarafından patrik vekili seçilmesiyle beraber, Ermeni cemaati içinde dışında kişiliği ile dikkat çekmiş, saygı toplamıştır. Siyasal ve politik duruşunun eleştiri noktalarını açık bırakmak kaydıyla, Patrik Mesrob’un özellikle Hrant Dink cinayetinden sonra kendini ‘sıkışmış’ hissettiğini söylemek mümkün olabilir.

2008’den bu yana

Patrik Mesrob Mutafyan 2008’de ‘frontotemporal demans’ hastalığına yakalanmıştır ve sekiz senedir Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi’nde yatmaktadır. Bedensel faaliyetlerinin işlevini yitirdiği, zamanın son nefesin peşinde divane olduğu bir anda yaşamaktadır artık o. ‘Araf’ta olma hâli bu hareketsizliğinden, en önemlisi dilsizliğinden gelmektedir.

Aret Gıcır’ın Patrik Mesrob’un bu ‘donup kalmışlığı’ ekseninde, özellikle mavi tonlarına ağırlık vererek çalıştığı 18 parçalık Günden Güne sergisi, bir bütün olarak donukluğun, nefes alamamanın suretini çıkarıyor gibi. Aras Yayıncılık tarafından yayımlanan sergi kitabını edinmek, 4 Haziran’a kadar sürecek sergiyi yakalayamayacaklar için iyi bir seçenek olabilir. Elbette Karaköy’e inip eski Rum okulunun atmosferinde Gıcır’ın işlerini görmek ve Patrik’i o güzel ışıkta düşünmek sanatseverleri daha fazla cezbedecektir. 

Günden Güne
Aret Gıcır
Çeviri:Sevan Değirmenciyan, Nazım Hikmet Richard Dikbaş
Aras Yayıncılık
88 sayfa.