PAKRAT ESTUKYAN

Kızılordu Korosu’nun ardından

Geçmişi Sovyetler Birliğine dayanan Rusya Federasyonu’nun ünlü sanat topluluğu “Aleksandrov Dans ve Müzik Grubu” trajik bir şekilde tarihe mal oldu. Suriye’nin Lazkiye şehrinde görev yapan Rus askerlere konser vermek üzere Moskova’dan havalanan Tupolev 154 tipi uçakta topluluğun 64 sanatçısı bulunuyordu. İlk açıklamalara göre uçak yakıt ikmali yapmak için Soçi havaalanına inmiş, kalkıştan üç dakika sonra radar ekranlarından çıkıp 7 dakika sonra da Karadeniz’e düşmüştü. Uçak kazalarında alışık olduğumuz “kurtulan olup olmadığı araştırılıyor” ifadesi bu kazada “kurtulan olmadığı açıklandı” kalıp cümlesiyle verildi. Kalıp cümleler haber yazıcılığın olmazsa olmazlarındandır. Kullanılacağı alanlar da derin anlam farklarıyla yüklüdür. Ölüm istediği kadar yalın bir gerçeklik olsun, bir tarafta “şehit oldular”, başka bir tarafta ise “etkisiz hale getirildiler” şablonu kendi içinde bir meram anlatır. Şüphesiz ki yandaş medyanın “Kızılordu korosu Karadeniz’e gömüldü” manşetleri de inceden düşünülerek, tasarlanarak hazırlanmıştır. Ekranlarda koronun Moskova’daki merkezini ziyaret edip çiçekler bırakan, mumlar yakarak halka mal olmuş topluluğun sanatçılarını anan insanların görüntüsünü yayınlarken, hiçbir spiker “gözyaşları sel oldu” demedi. Demez, diyemez zira bu kalıp ifadenin kullanılacağı yerler de bellidir.. 

Türkiye medyası TU 154 uçağını da “uçan tabut” sıfatıyla tanıttı okurlarına. Sivil havacılık alanında uçak yapımı ağırlıklı olarak ABD’nin Mc Donnell Douglas ve Lockheed şirketleri ile Avrupa’da üretilen Airbus arasında paylaşılmış durumda. Bunlardan ilki DC serisi uçakları üretirken ikincisi de Boeing markasıyla biliniyor. Pazar çok ciddi bir algı operasyonu ile başka firmaların üretimini sabote eden bu üçlünün elinde. Bu propaganda mekanizması Fransa-Britanya yapımı süpersonik Concorde uçaklarının sonunu getirdi. Esas olarak Paris-New York veya Londra-New York arasındaki mesafeyi en kısa sürede alması hedeflenen Concorde en baştan New York belediyesinin “çok gürültülü” suçlamasına maruz kalmış, New York’a inmesinin yasaklanması söz konusu edilmişti. Üretildiği yıldan itibaren tarihi boyunca ilk kez bir uçağı düşen Concorde uluslararası bir karalama kampanyasının hedefi olmuş, ardından da üretimi sonlandırılmıştı.  

Ekim devriminin, 1. Dünya savaşının ateşinden doğan “Aleksandrov Dans ve Müzik Topluluğu” 90 yıla yaklaşan tarihinde dünyanın sayısız ülkelerini ziyaret etti ve ardında muhteşem bir hayranlar ordusu oluşturdu. Hemen tüm Sovyet halklarından sanatçılar barındıran topluluğun repertuarı da çok dillilik esasına uygundu. Ağırlıklı olarak Rus halk ezgileri seslendiren topluluk turneye gittiği ülkelerin popüler kültüründen örnekleri de dağarına ekleyebiliyor, konuk olduğu ülkede daha derin izler bırakabiliyordu.

LP, single, CD, DVD, ve kaset kayıtlarının milyonlarca dinleyiciye ulaştığı Kızılordu korosu, aynı zamanda bir müzik okulu. Moskova’daki merkezinde çocuk korosu da bulunan kurum, 1928-1946 yılları arasında kurucusu Aleksandr Vasiliyeviç Aleksandrov’un yönetiminde kaldı. Ardından görevi oğlu Boris Aleksandrov üstlendi. Bu aynı zamanda topluluğun yurtdışı turneler yolu ile batıda da tanınma süreci oldu. 2. Dünya savaşı boyunca Sovyet cephelerinde 1500 konser veren Kızılordu korosu, savaşın ardından aynı performansı beş kıtada sürdürdü.

Prozodi, yani söz ve ezgi uyumu bakımından büyük problemi olan İstiklal marşını da koronun olağanüstü başarılı icrasıyla dinlemiştik İstanbul konserinde. Muhtemelen duyduğum en başarılı İstiklal Marşı yorumuydu.

Topluluğun önemli bir kısmının kaybı şüphesiz ki 90 yıla dayanan bir geleneğin yok olması anlamına gelmeyecek. Ancak 25 Aralık 2016 tarihi de koronun tarihindeki en acı gün olarak tarihe kaydedildi.