Kayseri’de restorasyon zamanı

Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi ve Sarkis Gümüşyan Okulu, Kayseri Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilecek. Belediye restorasyon için 3,5 milyon TL kaynak ayırdı. Kayseri’deki Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi, İstanbul dışında, halen ibadete açık önemli kiliselerden biri. Yaklaşık 900 yıllık geleneğe sahip olan kilise, kapsamlı bir restorasyona hazırlanıyor. Bölgenin önemli okullardan biri olan Sarkis Gümüşyan Okulu da restore edilecek.

Kayseri Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mustafa Çelik, Kayseri Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi Vakfı Başkanı Zadik Toker’in daveti üzerine geçtiğimiz haftalarda Kiliseyi ziyaret etmişti. Ziyaret sırasında Vakıf Başkanı Toker ve belediye uzmanlarından bilgi alan Belediye Başkanı Çelik, gerekli çalışmanın yapılmaması halinde kilisenin yıkılabileceği uyarısında bulunmuş; kilisenin restore edilmesi için ne gerekiyorsa yapılacağını açıklamıştı. Başkan Çelik’in açıklamasının ardından belediye yetkilileri restorasyon için çalışmalara başladı. Yetkililerin verdiği bilgiye göre, restorasyon için 3,5 milyon TL ayrıldı. Restorasyon için Kültür ve Turizm Bakanlığı Kayseri Bölge Koruma Kurulu’na gerekli izin başvuruları yapıldıktan sonra 2018 yılı içinde restorasyon çalışmaları başlayacak. 

Vakfı Başkanı Zadik Toker, kilise ziyaretinin ardından Belediye Başkanı Çelik’le makamında da görüşme yaptıklarını ve restorasyon konusunda destek istediklerini hatırlattı. Toker, Belediye Başkanı Çelik’e gösterdiği ilgiden ötürü teşekkür etti.

İlk kilise

Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi, 11. yüzyılda inşa edilmiş. Bu tarihe kadar, Bizans hakimiyetinde yaşayan Ermenilerin, ayrı bir kilise inşa etmelerine izin verilmiyordu. Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi, bu nedenle Orta Anadolu’da yaşayan Ermeniler için tarihi bir öneme sahip.  19. yüzyılın ortalarında yıkılan kilise, 1859’da yeniden inşa edildi. Kilise onarımı, esnaf ve zanaatkârların desteğiyle çok kısa sürede tamamlandı. Ermeni mahalleleriyle çevrilmiş olan kilise, 1885 yılında da büyük bir onarım geçirdi. 1919’da yeniden bir onarım süreci geçiren Kilise, son olarak 1996’da 8 ay süren bir onarımdan geçti.

Türkiye Ermeni Patrikliği Yayınları tarafından 1986’da yayınlanan ‘Kayseri ve SurpKrikor Lusavoriç Kilisesi’ başlıklı kitapta Kilise’nin 1919’da  hakkında şu bilgiler veriliyor:

“Surp Losavoriç Kilisesi bazı ufak tefek onarımlar ve temizlikler yapıldıktan sonra, 1919 yılının Vartavar akşamı, 100 altın bağışlayan hayırsever bir Ermeni tarafından çanları çalınırken, onu izleyen kalabalık bir halk topluluğunun üzüntü ve heyecanıyla ibadete açıldı. Kayseri Başrahibi Serovpe Kahana Buramyan, sırtında dini giysileri, çevresinde ‘mutlu ol aziz kilise’ ilahisini söyleyen koro üyeleri olduğu halde kiliseden içeri girerek, Cumartesi gecesinin dini ayinini yapmaya başladı. Ayinden sonra halk kilise önünde toplandı. Vartavar  sabahı ise binlerce insan Kilisenin önünde toplanmıştı. Dini törenler sonsuz bir coşkuyla yapılıyordu. Yıllardır kiliseye ve papaza hasret kalan halk büyük bir imanla ayine katılıyordu. Kutsal ekmek alanların, vaftiz edilen çocukların, kesilen kurbanların, yakılan mum ve tütsünün, yapılan bağışların miktarını hesaplamak olanaksızdı.”

Zakarya Mildanoğlu: ‘Ahtamar restorasyonu örnek alınmalı’ 

Ahtamar, Beşiktaş ve Kartal gibi önemi kiliselerin restorasyon çalışmalarında yer alan mimar ve araştırmacı Zakarya Mildanoğlu, Kayseri Surp Krikor Kilisesi’nin restorasyonu hakkında önerilerde bulundu. Türkiye’de iyi restorasyon örneklerinin az olduğuna dikkat çeken Mildanoğlu, konusunda uzman bir ekip tarafından restorasyon çalışması yapılması gerekliliğine dikkat çekti.    

Kilise restorasyonları bir süredir hem Türkiye’nin hem Ermeni toplumunun gündeminde. Axtamar, Surp Giragos gibi önemli kiliseler yerel yönetimlerin, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün veya bakanlıkların bütçeleriyle restore edildi.  Mildanoğlu, 1915 öncesinde Anadolu coğrafyasında 3 bine yakın kilise ve  manastırın olduğu düşünüldüğünde, bugün yapılan restorasyonların aslında sayıca çok az olduğunu söyledi.  Mildanoğlu, 1915 öncesinde ayakta olan yapıların önemli bir kısmının yok olduğunu, önemli bir kısmının ise sadece duvar ve temel izlerinin kaldığına dikkat çekti. 

Mildanoğlu, Kayseri Kilisesi’nin de önemli bir yapı olduğuna işaret ederek, restorasyon konusunda uyarılarda bulundu. Mildanoğlu şöyle konuştu: 

 “Restorasyon bir uzmanlık işidir. Tek bir uzmanın işin altından kalkması mümkün değil. Birkaç yönü var. Öncelikle o yapıyla ilgili bilgiye ihtiyaç var. Başta yapının tarihçesi; o yapı hangi tarihlerde yapıldı, doğal bir arazi üzerine mi, yoksa başka bir yapı mı dönüştürüldü. Bunu anlamak için ciddi araştırmalar yapmak gerekir. Yapının tarihçesinin de iyi araştırılması gerekiyor. Orada kazı yapmak da gerekebilir. O kazı sırasında başka bir yapıya zarar vermemek için, kazı ekibinin uzmanlığına ihtiyaç var. Başında bir mimar olsa dahi arkeologların mutlaka bulunması gerekiyor.” 

“Ortaya çıkan bütün bulguların kayıt altına alınması gerekiyor. Bir indekse ihtiyaç var. Ne bulunduysa, bu bir taş dahi olsa, kilise çevresinde, okul ve müştemilatta yıkık dökük, çatlamış, düşmüş, bütün bulguların kodlanarak envanterinin çıkarılmasına ihtiyaç var ki onlar daha sonra yan yana getirilip, doğru bir şekilde yerine konabilsin.”

“Röleve projesi dediğimiz projenin çıkması gerekiyor. Yani hali hazırda yapının mevcut durumunun bir haritasının çıkartılması gerekiyor. O yapının mevcut durumu nedir, nerede ne görülüyor bunu çıkartmak gerek. Nerede hangi taş , hangi ağaç var hepsinin detaylı bir röleve projesine ihtiyaç var. Tarih bilgisi bu konuda yardımcı olabilir. O anda anlayamadığımız, anlayamayacağımız şeylerle karşı karşıya kalınır. O nedenle tarih bilgisine ihtiyaç var. Kazma kürekle yapılacak işler değil bunlar. Elle, fırçayla yapılması gerekir.”

“Röleve projesinin ardından restitüsyon projesine ihtiyaç var.  Bu yapının orijinal halinin ne olduğunu ortaya çıkartmak gerekir. Çünkü yapının tümü yıkılmamış olabilir, yapının duvarları ayakta olabilir. Uzman, orada neyin sonradan konulduğunu, neyin orijinal olup olmadığını söyleyebilir. Orijinaline yakın bir proje hazırlamak gerekiyor. Bu iş yapılırken alabildiğine detaya ihtiyaç var. Pencereler, kapılar, zemin döşeme detaylarından, tavan ve duvar resimlerine kadar hepsinin çizilmesi gerekir. Yapının farklı noktalarından da harç örneklerinin alınarak laboratuvarda incelenmesi gerekir. Böylece orijinaline yakın bir harç yapabilirsiniz. Yeteri kadar bilgi ve malzeme varsa bu yapı tamamlanabilir.” 

“Restorasyon yapılırken nasıl müdahale edileceğinin bir raporu olmalı. Eksikler nasıl tamamlanacak, çatı nasıl tamamlanacak, duvar resimleri nasıl korunacak hepsinin raporu olmalı. Nelere müdahale edilecek hepsinin raporu ya da notu olmalıdır. Kayseri için iyi bir taş ustası ekibine ihtiyaç vardır. Yani bu yapının bir soyağacının çıkartılması gerekiyor. Bu kilise hangi tarihte ve nasıl yapıldığına dair görselleriyle bir albümünü hazırlamak gerekiyor. Altyapı projeleri dahi en başından itibaren düşünülmelidir. İyi bir uzman ekibinin yoğun bir çalışmasının ardından restorasyon çalışması başlamalıdır.” 

“Duvar resimleri, tavan resimleri neden zarar görmüş, bunların hepsinin tespit edilerek tek tek rapor edilmesi gerekiyor. Sıvaları nasıl indireceksin, renk olduğuna göre nasıl bir boya kullanacaksın bunların hepsinin rapor edilmesi gerekiyor.  Bunlara biz temel müdahale ilkeleri deriz. Minimum müdahaleyle işi kurtarmaya çalışacaksın. İç kısmın kritik yanları vardır. Bunları düzgün projelendirmek gerekir. Örneğin Haç koyacaksanız, kaidesinin izolasyonunun iyi yapılması gerekir. Yapının her yanının iyi okunması gerekir. “Ne yapılacaksa uzmanın çözüm üretmesi gerekir. Hazır çözümler yoktur. Bunun projesine göre düşünülüp, çözümler üretilmesi gerekiyor.” 

“Genellikle yerel yönetimlerde klasik şartnameler vardır.  Ancak bu ihale için, daha önce nasıl işler yaptığına dair iyi bir karne istenmelidir. Her gelen ihaleyi alamamalı. Taşeronlarının kim olacağına dair listeler de istenmelidir. Bütün bunları doğru değerlendirecek bir komisyon kurulmalıdır. Değerlendirmeyi, yol yapım ihalelerini denetleyenler yapmamalıdır. Denetleyenler de bu mekanizmaya uygun olmalıdır.”

“Van Ahtamar Kilisesi restorasyon için iyi bir örnekti.  Ahtamar’ı Kültür Bakanlığı yaptırdı ama orada bilim kurulu vardı. Belirli periyodlarla toplanıp, yapılan çalışmaları yerinde inceleyen bir kuruldu bu.  Uzmanlardan sürekli destek alındı. İtalya’dan ve Ermenistan’dan destek aldık. Bu kurulların içinde mutlaka bir Ermeni olması gerekmiyor. Ama muhakkak Ermenice bilen, daha doğrusu klasik Ermenice (Krapar) bilen birilerinin olması gerekiyor. Ermeni toplumu içinde bu tarz çalışmaları yapmış uzmanlar var. Onlardan destek alınması gerekiyor. Biz Ahtamar’da iyi destek almıştık.”

“Burada da vakfın, Kayseri Kilisesi Vakfı’nın danışacağı, sözünü dinleyeceği, güveneceği bir uzman olmalı. Restorasyon süreci amatörce yürümemelidir.  Vakfın kendi uzmanı olmalı ve ortaya çıkan iş içlerine sinmelidir.  Ahtamar’da yaparken sorduk. Bilmediğimiz yerlerde bilenlere sorduk. Bu nedenle iyi oldu.”

 

Sarkis Gümüşyan Okulu

ELMON HANÇER

Konumu: Melikgazi ilçesi, Caferbey Mahallesi.

İnşa dönemi/yılı: 1826.

Mimarı: Bilinmiyor.

Etnik ve dinî aidiyet: Ermeni Apostolik.

Mevcut işlevi: Kullanılmıyor.

Mülkiyet durumu: Kayseri Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Apostolik Kilisesi Vakfı’na ait.

Tarihçesi: Alboyacıyan’a göre, 1826’da, Hacı Sarkis Ağa Gümüşyan (Gümüşzade), ‘dışa şar’da (dışarı şehir) yaşayan fakir Ermeni çocuklar için, şehrin güneybatısında, dar ve kirli sokaklarla çevrili fakir bir semtte bulunan, Surp Sarkis Kilisesi’ne ait büyük bir evi yenileyip uygun değişiklikler yaparak okul haline getirmiştir. Kurucusu, okul için sabit bir gelir temin etmek üzere birkaç dükkân ve başka mülkler satın alarak okula tahsis etmiştir. Semt okulu niteliğindeki kurum, fakir öğrencilerin okula nalınlarıyla gitmesinden dolayı, halk arasında ‘Nalınlı Mektep’ olarak anılmıştır.

Hacı Sarkis Gümüşyan’ın oğulları Taniel ve küçük kardeşi Hovhannes, babalarının izinden giderek Gümüşyan adını ölümsüzleştirmişlerdir. 1868 yılında Kayseri Surp Lusavoriç Kilisesi’nin avlusuna bitişik evleri satın almış, Gümüşyan Okulu’nu inşa ettirmiş, okula gelir sağlamak üzere mülk ve bir fon vakfetmişlerdir. Öğrenci sayısının binlere ulaştığı yıllarda, 1859’da inşa edilmiş olan Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi’nin üst galerisindeki iki bölüm, sınıf olarak kullanılmaya başlamıştır. Alboyacıyan’ın, 1901 tarihli bir istatistikten aktardığına göre, bu tarihte, anaokulu, ilkokul ve iki yıllık tamamlayıcı bir bölümden oluşan Gümüşyan Okulu’nun 680 ücretli, 250 burslu öğrencisi ve 14 öğretmeni vardı. Tehcirden sonra Kayseri’deki Ermeni cemaatinin ibadethanesi ve okulu olarak sadece Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi, Gümüşyan Okulu ve bitişiğindeki yapılar kalmıştır. 1920 yılında, Gümüşyan Okulu yetimhane-okul işlevini üstlenmiş, ancak birkaç yıl sonra, öğretmen yokluğundan ötürü eğitim hayatı son bulmuş ve buradaki 300 yetim çocuk Kıbrıs Melkonyan Okulu’na nakledilmiştir. Gümüşyan Okulu’nun vakfiyesi günümüzde Türkiye Ermenileri Patrikliği nezdinde seçilmiş bir heyet tarafından yönetilmektedir.

Güncel durumu: Yapı harap ve yıkık bir durumda olduğundan iç mimari özellikleri tanımlanamamaktadır. Kitabeye kadar yükselen batı cephesi, ana girişinden bir detay ve doğu cephesinin cüzi bir kısmı günümüze ulaşabilmiştir. Kitabeli giriş cephesi değerlendirilerek, yapının Batılılaşma dönemine has neoklasik üsluba ait özellikler gösterdiği söylenebilir. Günümüzde yapının üst örtüsü, yan mekânları ve yapıyı bütünleyen diğer cepheler neredeyse tamamen yok olmuştur. Mevcut duvar ise, yapının gerisinin yok olmuş olmasından dolayı, hem kendi bütünlüğü, hem de çevresi açısından tehlike arz etmektedir.

Risk değerlendirmesi ve öneriler: Kayseri kentinin ve Ermeni halkının geçmişine tanıklık eden yapı, yüksek derecede çökme riski taşımaktadır. Yapının kurtarılabilmesi için bir an önce korumaya alınması ve restorasyon çalışmalarının uygulanması şarttır. Özgün biçimine  kavuşturulması için olanakların mevcut olduğu yapıya, çok amaçlı, kültürel bir işlev (müze, kütüphane, konferans salonu) kazandırılması önerilir.

(Kaynak:  Ermeni ve Rum Kültür Varlıklarıyla Kayseri, Hrant Dink Vakfı Yayınları, sayfa 142.)  



Yazar Hakkında

1985 doğumlu. Güncel politika, insan hakları, azınlık mülkleri ve Kürt meselesi üzerine haberler yapıyor. Musa Anter Gazetecilik Ödülleri 2008 yılı en iyi haber ödülü sahibi.