Buca Protestan Kilisesi'nde iftar sofrası

İzmir’de bir ilk gerçekleşti. Buca Baptist Kilisesi, tarihi yapının bahçesinde iftar sofrası verdi. Müslüman, Hıristiyan, Musevi ve hatta farklı görüşteki siyasilere kadar her kesimden insan aynı masa etrafında birleşti. Hürriyet gazetesi yazarı Banu Şen'in yer verdiği haberde Buca Baptist Kilisesi'ndeki bu örnek buluşma ve kilisenin geçmişten günümüze yolculuğu aktarılıyor.

Banu Şen - Hürriyet

Her havranın, her kilisenin bahçesinden bir minare görünür İzmir’de... Kilise çanıyla minarenin şerefeleri birbirine bakan bir hoşgörü kentidir. Geçmişinde ve halen üç semavi dinin barış duygusuyla buluştuğu bir şehirdir. İslam’ın yayılmasında önemli rolü olmuş, tasavvufun izlerini hep taşımış, Ortaçağ’da Türkiye’ye göç eden Musevilere ev sahipliği yapmış, Hıristiyanlık’ın yayılmasında önemli işlev üstlenmiş bir barış kentidir. Yaşadığımız dünyada bu kadar iç ve dış çatışma varken, tam da Birleşmiş Milletler’in yaratmak istediği ama başarılı olamadığı medeniyetler buluşması önceki gün İzmir’de gerçekleşti. Alevi, Sünni, Katolik, Protestan ve Musevi cemaati temsilcilerinden farklı görüşteki siyasilere kadar onlarca insan, Buca Baptist Kilisesi’nin bahçesindeki iftarda buluştu.

Ramazan; bağışlanmanın, yardımlaşmanın ve ibadetin doruğa çıktığı bir ay. İslam’da özel bir yeri var. Buca Baptist Kilisesi cemaati de, bu kutsal ayın anlamına yakışan, tüm dünyaya örnek olması gereken bir davranış gösterdi. Kilise cemaati, tüm farklı inanışları, siyasi görüşleri kilisenin bahçesinde, mütevazı bir iftar yemeğinde buluşturdu. İnsanın tüylerini diken diken eden o sofrada ben de vardım. Belki de ömrü hayatımda çok da fazla yaşayamayacağım, kendi tarihime de geçen o sofrada bölüşülenleri paylaşmasam olmazdı...

Kendi elleriyle

Aynı zamanda tarihi bir hazine niteliğindeki kilisenin bahçesine girer girmez güleryüz ve sıcacık bir “Merhaba”yla karşılanıyoruz. Protestan Baptist Kiliseleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Çevik, tüm konuklarıyla tek tek ilgileniyor. Gecenin anlamına uygun biçimde herkes, dilediği yere karışık oturuyor. Bizim oturduğumuz masada Işık Kilisesi ve Alsancak St. John Kilisesi’nin rahipleri var. Ülkemizi, insanlarını ne kadar sevdiklerini anlatıyorlar. Uzun yıllardır İzmir’de yaşıyorlar. Öğreniyoruz ki yemekleri, Buca Belediyesi’nin iftar çadırından katkı teklifi olmasına rağmen cemaat kendi imkanlarıyla hazırlamış. Masalara servisi yine kendi elleriyle yapıyorlar. Kilisenin bahçesi dolu. Yaklaşık 100 kişi var. Bunlar arasında her görüş ve dinden temsilciler bulunuyor. AK Parti İzmir Milletvekili Rıfat Sait, eşi Sevilay Sait’le katılmış. CHP’li Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı, İzmir Kültürler Arası Diyalog Merkezi (İZDİM) Başkanı Şemsettin Ayyıldız, Buca Müftüsü Adem Gülmek, CHP İlçe Başkanı Bektaş Gül, AK Parti İlçe Başkanı Mustafa Solmaz, AK Parti Gaziemir İlçe Başkanı Sabır Telingün, Buca Belediyesi meclis üyeleri, sivil toplum temsilcileri ve her cemaatten vatandaşlar bu hoşgörü sofrasının etrafındakiler...

İftardan önce Çevik, kısa bir konuşma yapıyor ve sözü her iki dinin temsilcisine bırakıyor. Önce kilisenin din görevlisi Türkçe dua ediyor. Sonra Buca Müftüsü Adem Gülmek’in duasınının ardından iftar yapılıyor. Herkes ellerini açıp insanlık için dua ediyor. İftar sonrası belki bir ilk daha gerçekleşiyor. Kilisede, müftü Gülmek cemaate namaz kıldırıyor. Asırlık ağaçların altında, ağustos böceği sesleri ve tatlı bir esinti eşliğinde garip bir huzur yayılıyor. Bu iftar sofrası, dinlerin hoşgörü, barış ve dayanışma mesajını bir kez daha anımsatıyor.

Diyaloğa katkı

İftar sonrası hem kiliseyi geziyor hem de Ertan Çevik’le konuşuyoruz. Çevik, İZDİM Başkanı Ayyıldız’la bir araya geldikleri bir kahvaltıda bu düşüncenin ortaya çıktığını anlatıyor. 14 Ağustos’ta Şifa Üniversitesi’nde iftarın ikincisinin gerçekleşeceğini belirterek, duygularını şöyle ifade ediyor: “Binlerce yıl süren tarih tablosuna baktığımızda, dinler, inançlar ve farklı kültürler arasındaki soğuk ya da sıcak çatışmaların insanlığa felaketler, acılar, nefret ve kin dışında bir şey getirmediği çok açık. Bu durumun en büyük sebeplerinden biri de bu farklı kesimlerdeki insanların birbirlerini tanımamaları. Tarih boyunca din istismarından kaynaklanan savaşlar, insanlığın kalplerini sızlatan, vicdanları yaralayan ve hepimizi üzen görüntülerdir. İnsanlar yalnız yaratıcılarına karşı sorumludur. Sosyal ilişkilerin geliştiği günümüzde, insanlık dışı acıların tekrar tekrar yaşanmaması, hem ülkemizde hem de dünyada barışın ve esenliğin egemen olması için manevi liderlerin, değişik inanç ve kültürdeki insanların, aralarındaki dini-kültürel farklılıkları ve sorunları gündeme getirmeden ve tartışma konusu yapmadan, ülkemizin ve dünyamızın esenliği için çalışmaları arzuladığımız bir durumdur. Eğer dinler, iyiliği, güzel ahlakı, huzuru, adaleti tavsiye ediyorlarsa, aynı gayede bir araya gelip birbirlerini teşvik etmelerinden, sorunlarına birlikte çözüm yolları aramalarından daha doğal ne olabilir? Bizler de İslam aleminin içinde bulunduğu bu çok özel ibadet ayında, ‘kültürlerarası diyalog’ düşüncesine bulunduğumuz noktadan katkı sunmak istedik. Önümüzdeki yılların sevgi ve hoşgörü yılları olması için Hıristiyan cemaatler olarak yüce yaratıcımıza dua ediyoruz.”

Tarihi hazine

Anglikan Protestan Kilisesi, Buca’da adeta yerleşik bir tarihi hazine... Çoğunluğu İngilizler’den oluşan bir göçmen topluluğunca 1838’de yapılmış. 1868’de Abdülaziz Han’ın fermanıyla bugünkü duruma gelmiş. Yapının çatı malzemesi, önemli finansörlerinden Rees ailesinin kökenine uyarak Galler’den ithal edilmiş. Yine aynı aile, 1. Dünya Savaşı’nda kendilerine zarar gelmediği için duydukları şükranı, orgu 1922’de bağışlayarak belirtmişler. Başpapazın ziyareti sırasında orgun Alsancak St. John Kilisesi’ne nakli tartışılmış ama son karar belli ki verilememiş.

Nikah sarayıydı

Cemaat yokluğu ve çeşitli nedenlerden dolayı kilise 1965’de Buca Belediyesi’ne devredilmiş. Bir süre evlendirme dairesi ve farklı amaçlar için hizmet vermiş. 1991’de kültür sanat merkezi olarak tekrar organize edilmiş ve zaman içinde kilise bahçesindeki mezarlıkların ön kısmı zarar görmüş. İzmirliler Derneği’nin desteği ve katkılarıyla bu yapı İzmir’i de kapsayan inanç turizminin yeni odak noktası haline gelmiş. Kilisenin İncil’de adı geçen ve hepsi Ege’de bulunan yedi kilise şehrinden biri olmasıyla (Smyrna), şimdiye kadar birçok yabancı turist grubunun ayinlerine ev sahipliği yapmış. Buca Belediyesi’nin girişimleri sonucunda Protestan cemaatine tamir ve bakımını üstlenerek tahsis edilen kilisede Nisan 2001’den bu yana ibadet sürdürülüyor.

Kategoriler

Toplum Kilise