Balkan Savaşı'nın Esir Ermeni Askerleri: Kurtlukayalı Manug Ohan'a ne oldu?

Bu hafta Azadamard gazetesinde yayınlanan Belgrad’taki esir Ermeni askerlere ait uzun bir listeyle devam ediyoruz. Listelerde yer alan asker adlarının bazılarının yanında onbaşı, çavuş, jandarma, subay gibi rütbelerinin de belirtildiği görülmektedir. Başta İstanbul Harbiye Okulu olmak üzere vilayetlerdeki askeri okullarda sayıları az da olsa Ermeni öğrenciler de eğitim görmekte ve subay olmaktaydılar. Askere gidenler ise zaman içinde onbaşı, çavuş gibi çeşitli rütbeler de almaktaydı. Jandarma ise Osmanlı ordusunda özel bir yer tutardı ve fazla sayıda Ermeni genç bu rütbeyle askerlik yapmaktaydı. Önümüzdeki haftalarda bu konuyu özel olarak ele alacağımızı belirtelim. Yer adları konusunda Sevan Nişanyan’ın sözlüğünden bolca yararlanıyor, pek çok köyün günümüzdeki adını kroşe (köşeli parantez) içinde vermeye çalışıyoruz. Parantez içindeki soru işaretleri ise orijinal metinlerde yer almaktadır. Kroşe içindeki soru işaretleri ilgili yerleşimlerin günümüzdeki adı, yeri tespit edilemediği için tarafımızdan konul

(zakaryamil@gmail.com)

Azadamard

Sayı 1112, 16-29 Ocak 1913
BELGRAT’TA ERMENİ ESİRLER
Bize gönderilen ve Belgrat’ta (Sırbistan) bulunan Ermeni esirlerin adları şöyle:
Boğos Tanin (?), Antika (?), Yervant Krikor (Onbaşı, Merzifon), Yervant Kasbar (Kırkağaç), Hampartzum Garabed (Bursa), Kevork Ğazar (Onbaşı, Malatik [?]), Hovsep Khaçig (Gürün), 
Amasya: Artin Krikor (Gümüşhacıköy), Aharon Khaçadur Aharon, Hovhannes Sarkis (Vezirköprü), Hagop Hovhannes (Onbaşı, Vezirköprü).
Sivas: Hovhannes Sarkis (Jandarma), Garabed Mıgırdiç (Onbaşı), Sarkis Hampartzum (Jandarma, Tavra, [Paşabahçe]), Ardaş Hampartzum (Jandarma, Tavra), Sarkis Hovhannes, Ğazaros Krikor (Pater [Sivas, Yazıcık]), Toros Mıgırdiç (Pater), Sahag Khaçig (Jandarma), Arakel Melkon (Çavuş, Pater), Manug Ohan (Kurtlukaya), Krikor Ohannes (Pater), Sarkis Bedros (Pırkınik), Nazaret Tateos (Jandarma), Garabed Melkon (Jandarma), Karnig Hagop (Çavuş), Mardiros Sarkis (Çavuş), Mirican Kapriyel (Bingöl [Sivas Bingöl]), Mihran Mıgırdiç, Boğos Mikayel, Sahag Barsam, Vosgyan Zora (Tavra), Bedros Aram (subay, Tavra), Manuel Hagop (Gürün), Yervant Vosgyan (subay), Mardiros Melkon, 
Erzurum: Krikor Boğos (Jandarma), Akribas Hovhannes (Jandarma), Hovhannes Garabed, Arsen Kapriyel, Şahbaz Papazyan (subay, İspir), Hayg Mıgırdiç,
Afyonkarahisar: Hagop Garabed (Subay), Hovhannes Sarkis, Takvor Isdepan, Hovhannes Artin, Kevork Garabed, Artin Hovhannes,
Bursa: Hayrabed Hovhannes (Jandarma), Apraham Nışan (Mihalic), Kapriyel Kriko (Ortaköy), Garabed Artin (Yeniköy), Partoğ Papazyan, Hovhannes Krikor, Boğos Hayrabedyan, Khoren Melkonyan (jandarma, Ortaköy), Krikor Misak (jandarma). 
İzmir: Artin Setrag (Onbaşı), Khaçadur Aliksanyan (Kınık), Bedros Aliksanyan (Kınık), Takvor Artin (Kınık), Krikor Khaçadur (Kınık), Sahag Hagop ve Hovhannes Sahagyan (Akhisar), Isdepan Khaçadur (Kınık), Takvor Antranig (Kırkağaç).
Denizli: Avedis Simonyan, Asadur Mıgırdiç ve Atam Simonyan.
Kayseri: Nazaret Hutiyan (İncesu), Harutyun Hovhannes (Çomaklı), Harutyun Mıgırdiç (İncesu). Hovhannes Khaçadur, Nışan Yeğia, Sarkis Ğazar, Hovhannes Sarkis, Vartug Hovhannes ve Nışan Ğazar (İncesu), Penyamin Sahag (Kayseri).
Yozgat: Vahan Mıgırdiç, Simon Avedis (Boğazlıyan), Nahabed Sarkis, Arşag Malkhas (Boğazlıyan), Samuel Manug, Nerse Garabed ve Karnig Aris, Dikran Bedros (Jandarma ) ve Hovhannes Hagop, Garabed Markaryan (Jandarma), Artin Aris.
Dersim: Apraham Minasyan (subay, Gümülgelek)Yeğişe Nazaryan (subay, Gümülgelek), Sımpad Yeğia (subay), Antreas Aramyan (jandarma), Mıgırdiç Krikoryan ve Garabed Hayacan , Sarkis Yeğiazar ve Ardaşes Sarkis (Peri), Rupen Garabed, Hovhannes Khaçig (Gorcan).
Adapazarı: Antranig Varteres, Khaçadur Garabed, Nışan Krikor ve Garabed Aşod (jandarma).
Samsun: Hagop Krikor (Jandarma), Hovagim Margos (Jandarma,Üçpınar).
Harput: Khaçadur Hovhannes, Donabed Isdepan.
Samuel Aram (Onbaşı Merzifon), Giragos Sarkis (Jandarma, Sinop), Nazar Artin (Bafra), Sirag Garabed (Onbaşı, Darende), Minas Andon (Sungurlu, Çorum), Minas Manug (Arapgir), Krikoris ... (Tokat), Khaçig Hovhannes (Jandarma), Krikor Krikoris (Arapgir), Manug Hampartzum (Kırkağaç-Manisa), Krikor Hovhannes (Bahçecik), Avedis Sarkis (Kaçkar), Cano Garabed (jandarma, Darende), Khaçig Mardirosyan (Tekirdağ), Artin Hagop (Ertuğrul), Levon Krikoryan (Vahşen [Çatıksu-Bayburt]), Mardiros Manug (Vahşen [Bayburt/Çatıksu]), Bedros Hacı Hagop (Manisa), Asadur Barsam (Morenig [Çatalçeşme-Elazığ]), Isdepan Hagop (Çorum). 

BULGARİSTAN’DA ÜÇ ERMENİ ESİR
Filibe, 5 Ocak: (Özel Muhabirimizden)
Bulgaristan Eski Zağra şehrine üç yeni Ermeni esir ulaşmıştır. Kölete [Bünyan Yünören] köyünden Hampatzum Sarkisyan (Kayseri), Merdigöz [Yalakdere, Kocaeli] köyünden Aris Garabedyan (Karamürsel-İzmit), Medz Nor Küğ’den [Yeniköy, Bursa] Isdepan Manugyan.
Eski-Zağra’da buluna ilk gruptaki 70 Ermeni esire mektup gönderen herkesten bundan sonra mektup göndermemeleri rica edilir. Çünkü bu esirler Kuzey Bulgaristan’a nakledilmiş ve bunların adresine gönderilen mektuplar postanede kalmaktadır. Bunların nerede olduğu veya adresi tesit edilirse o zaman mektup gönderilsin.  

Arananlar Bulunanlar: Kurtlukayalı Manug Ohan ne oldu?

Azadamard gazetesinin 16-29 Ocak 1913 tarihli “Belgrat’ta Ermeni Esirler” başlığı altında yayınlanan listede yer alan Manug Ohan (Kurtlukaya) ismi dikkatimi çekti. 
Kurtlukaya Sivas, Ulaş’a bağlı ve zamanında Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı bir köy. Raymond Kevorkian’ın verilerine göre 316 Ermeninin yaşadığı köyde Surp Pırgiç Kilisesi ve 40 öğrenciye eğitim veren bir de Ermeni okulu varmış. 1915’te Ulaş ve Kurtlukaya Ermenileri hemen yola çıkarılmamış. Bir iki ay bekletilmişler, önce hasat toplattırılmış sonra sürgüne gönderilmişler. 
Kurtlukaya şu an terkedilmiş bir köy, bir ören yeri. Hayat izi de yok denecek kadar az. Ermenisi  ise hiç yok. Ancak hayatta kalmayı başaran ve İstanbul’a sığınan, yuva kuran, ocakları tüten Kurtlukaya’ı Ermeni aileler bulunmaktadır. 
Kurtlukaya aynı zamanda Samatya’dan Arslan soyağacından çocukluk, mahalle ve sokak arkadaşlarım olan Nazar, Şamil, Cihan ve Şahin’in da köyü. Dört isim yazdığıma bakmayın Arslanlar koskoca bir sülale. Çok çocuklu bir aile, hepsini yazmaya kalkışsam bu sayfa yetmez. Anne ve babalarımız da tanışıktı. Aile sohbetlerimizde Kurtlukaya hiç eksik olmaz, söz dönüp dolaşır bir şekilde bu köye gelirdi. Kurtlukaya, onlar için ruhlarından silemedikleri dede toprağıydı. Kurtlukaya beyinlerine kazınmış, her noktasını dün gibi hatırlıyorlar, bir nefeste çevre köylerin hepsini arka arkaya sıralıyorlardı. Ulaş ve Kurtlukaya’ya ben de gittim, mezarlık alanındaki birkaç mezar taşını, kilisenin yer aldığı alanı ziyaret ettim. 
İlk karşılaşmamızda sordum. “Sizin köyden Balkan Savaşı’na katılan Ermeniler olmuş, Manug Ohan diye biri gitmiş ve orada esir düşmüş, bilginiz var mı?” Aldığım cevap ise beni çarpmıştı. “Abi sen bunu nereden biliyorsun, o anne tarafından dedemiz. Gitmiş ama dönmemiş. Onun adı ailemizde bir destandır.”  
Sözleştik, buluştuk. O dönem hakkında daha detaylı bilgisi olan dayıları Tufan (Ufan) Asurluoğlu da sohbetimize katıldı, önemli tanıklıklarda bulundu. Ufan aynı zamanda babamın adlarından biri ve büyük oğlumun da adıydı ve onlardan sonra bir üçüncü Ufan ile sohbet ediyordum. Yaklaşık üç dört saat konuştuk. Benim bildiğim sadece esir düşen Manug Ohan’dan (Kurtlukaya) ibaret bir kişiydi. Onlar konuştu, ben not aldım. Şamil’in beraberinde getirdiği resmi nüfus kayıtlarına tekrar tekrar baktılar. Tufan dayının verdiği bilgilerle karşılaştırdılar, tereddüt edecek, acaba mı diyecek bir nokta kalmadı, evet Belgrat’ta esir düşen Manug Ohan dedeleriydi. 
Özetleyerek aktarayım. 
Ermenilerin soyadları birkaç şekilde biçimlenmiştir. Öncelikle yaygın olarak baba adı aynı zamanda soyadı olarak kullanılmış,  Zakarya Osep (Osep’in oğlu Zakarya) gibi.  Zakarya Gesaratsi’de (Kayserili Zakarya) doğum yeri, Zakarya Demirci’de mesleği soyisim olmuş.  Zakarya Dilsiz, Zakarya Kolukısa gibi bir engelleri de soyadları olmuş.  Esir listelerimizde yer alan Manug Ohan örneğinde olduğu gibi en çok da baba adı soyadı olarak kullanılmış. 
1855 doğumlu Ohan’ın kökleri Malatya Akçadağ’a dayanıyor, baba adı Artin ve Asurlu/Asurluoğlu/ Asurluyan soyadı ile biliniyorlar. Sürekli Kürtler tarafından tedirgin edilen, malları yağmalanan, topraklarına el konulan Ermeniler Akçadağ’dan sürgün edilir. Kafileler halinde yola çıkar ve günümüzdeki Kurtlukaya arazilerine yerleşirler. Boş ve çorak olan toprakları işler, eker biçer, çevre köylerden gelen Ermenilerle çoğalırlar ve Kurtlukaya’da bir Ermeni kolonisi oluştururlar. Ohan 1854 doğumlu Cevher ile evlenir ve Arakel, Manug ve Garabed adında üç erkek ve iki de kızları olur. Ohan ticaretle uğraşır, çevre köyler ve Sivas’ta büyükbaş hayvan alım satımı yapar, köyün ve bölgenin en varlıklı ailelerinden biri olur. Bu nedenle Ohan Keğa olarak anılır. Keğa Kayseri, Sivas ve Yozgat bölgesinde Ermenilerin kullandığı ortak bir lakaptır. Köyün ileri geleni, ağası anlamında, saygı da ifade eden bir lakaptır. Kurtlukaya adında bir cennet yaratırlar ama başları beladan kurtulamaz. Bu sefer de Çerkeslerin baskı ve yağmasına maruz kalırlar. Bazı Ermenilerin din değiştirmesi, Müslüman olması da çare olmaz. 1915’te ise ölüm yolculuğuna çıkarılırlar.
Akçadağ’dan Asurluoğlu olarak yola çıkarlar, soyadı konunu ile Şimşek olurlar, ancak İstanbul’a yerleşenler açtıkları dava ile tekrar Asurluoğlu soyadını alabilirler.

Ohan Keğa’ya, çocukları Arakel, Manug ve Garabed’e ne oldu?      
1909’da Gayrımüslimlerin bedelli askerlik sorunu çözülmüştür ve artık herkes askere gitmek zorundadır. Ohan’ın askerlik yaşına gelen iki oğlu, Arakel ve Manug da askere gider. Anlatılara göre köy meydanında toplanan halk tarafından törenle askere uğurlanırlar. Askerlik süresi beş ile yedi yıl gibi uzun bir süredir. “Gidip gelmemek var” diyerek herkesle vedalaşırlar. Gidişleri o gidiş olur, yıllar yılları kovalar, iki kardeşten de haber alınamaz. Onlara ne olduğu konusunda en küçük bir bilgi edinmeleri mümkün olmaz. Umutlar söner, aile onları kayıp hanesine yazar.
Balkan Savaşları'nda esir düşen Ermenilere ait  listelerde Kurtlukayalı Manug Ohan’a rastlamıştık. O  koskocaman bir hikaye ile karşımıza çıktı. Yüzyılı aşkın bir süre sonra ikinci ve üçüncü kuşak torunları Ohan dedelerini hatırladılar, oğlu Manug’a ne olduğunu öğrendiler, ancak hala esir düştükten sonraki yaşamı hakkında bir bilgileri yok. Ortanca oğlan Arakel  hakkında ise kırıntı düzeyinde de olsa hiçbir bilgileri yok. Üçüncüsü, en küçüğü olan Garabed hakkında ise bilgileri ise çok net, 1915’te sürgün yolunda katledilmiş.       
İki oğlu Osmanlı ordusunda cephede savaşıp esir düşerken baba Ohan Keğa’ya ne mi oldu? 
Ufan dayıdan dinleyelim. “Çok anlatmazlardı. Başlarlar, tükrükleri boğazlarında düğümlenir, donup kalırlar, devam edemezlerdi. Tarih 1915 yılını gösterdiğinde, Ohan Keğa’nın ticaret yaptığı çevre köyler ve Sivas’taki ticaret erbabı arkadaşları ‘Kötü günler yaşanacak, köyden ayrıl, bir süre bizimle kal, paranı pulunu al ve gel, biz seni koruruz’ demişlerdi. İnandı, güvendi dostlarına, para ve puluyla onlara misafir oldu. Ama onlar emanete ihanet ettiler, onun canını da malını da aldılar. ” 



Kategoriler

Dosya


Yazar Hakkında