LEVON BAĞIŞ

Levon Bağış

OBUR

Geleceğimizi çalıyorlar

Yaşadığımız gezegen ayakta kalmaya devam ederse yüzyıllar sonra ibretle anlatılacak bir açgözlülük hikâyesine şahitlik ediyoruz Kaz Dağlarında. Bu dağlarda 18 memeli, 41 kuş, 10 sürüngen ve 117 böcek türü yaşıyor. Ormanda 283 farklı bitki türü yaşıyor. Ama birileri tüm bu güzellikleri altın madenlerine peşkeş çekiyor.

Tevrat’ta anlatılan hikâyeye göre, Nuh Peygamber’in zamanında kötü meleklerin yeryüzündeki kadınlarla birlikte olması sonucunda, dünyada insanüstü bir soy meydana gelmişti. 
Kutsal Kitap “Tanrı oğulları [yeryüzündeki] kızlarla ilgilenmeye başladılar; kızların güzel olduğunu gördüler” der (Başlangıç 6:2). Onlar gökte “ait oldukları mekânı terk ettiler”, insan bedeni alıp “beğendikleri [kızlardan] kendilerine eşler aldılar.” (Yahuda 6; Başlangıç 6:2.
Hikâyeye göre, doğaya aykırı olan bu birlikteliğin sonucunda normalin dışında, melez bir soy oluşur. ‘Nefilim’ adı verilen bu devler zorba ve acımasızdırlar ve onlar yüzünden yeryüzü kötülükle dolar (Başlangıç 6:13). Kutsal Kitap onlardan “o devrin kudretli ve şöhretli adamları” olarak bahseder. (Başlangıç 6:4)
Yine bu anlatıya göre, Nuh Tufanı’nın sebebi, bu kötü yaratıkların yeryüzünden temizlenmesi çabasıydı.
Bazı Hıristiyan teologlar, Tanrı ve yarı tanrılar olarak anlatılan mitolojik şahsiyetlerin aslında gerçek olduklarını ve bu şekilde oluştuklarını iddia eder. 
Bu iddia doğruysa, söz konusu insanüstü varlıklar, yaşamak için yeryüzünde Kaz Dağları ve civarını seçmişlerdir. Hâlâ olağanüstü bir güzellik ve çeşitlilik barındıran bu bölgeyi seçmiş olmaları ise gayet anlaşılabilir.
İsmi, Zeus’un doğduğu İda Dağı’ndan alan Kaz Dağları, mitolojide üç büyük tanrıça arasında geçen ünlü güzellik yarışmasının yapıldığı yer olmanın yanı sıra, aynı yarışmanın yargıcı ve Troya Savaşı’nın çıkmasına neden olan Çoban Paris’in büyüdüğü yer olarak bilinir. 
Şimdi, yaşadığımız gezegen ayakta kalmaya devam ederse yüzyıllar sonra ibretle anlatılacak bir açgözlülük hikâyesine şahitlik ediyoruz Kaz Dağlarında. 
Bu dağlarda 18 memeli, 41 kuş, 10 sürüngen ve 117 böcek türü yaşıyor. Ormanda 283 farklı bitki türü yaşıyor. Ama birileri tüm bu güzellikleri altın madenlerine peşkeş çekiyor. 
DW’nin konuyla ilgili alakalı haberi, ne kadar büyük bir kötülükle karşı karşıya olduğumuza gösteriyor. Haber, CED raporuna göre 45 bin, uydu görüntülerine göre 195 bin, Tarım ve Orman Bakanlığı’na göre ise 13 bin ağaç kesildiğini söylüyor. 
İnsanı dumura uğratacak kadar büyük bir açgözlülük memleketimizi çürütüyor.
Kaz Dağlarında bunlar olurken Munzur Dağı madenciliğe açılıyor, Mardin’in Süryani köylerindeki zeytinlik ve bağlarda kundaklanma sonucu çıkan yangın köyleri tehdit etmeye devam ediyor. 
Bütün bunlara izin verenler, kendilerini en milliyetçi-vatansever olarak tanıtanlar.
Biz o milliyetçileri çok iyi tanıyoruz. Çaylar depoda kalmasın diye Çernobil Faciası sonrasında televizyona çıkıp çay içenler, radyasyondan etkilenmiş fındıkları okullarda çocuklara dağıtanlar onlar. Onların sevdikleri, sermaye ve zenginlik. Zenginlik ise, ancak nakde çevrilebiliyorsa bir anlam taşıyor.
En ufak menfaatler için türlü taklalar atan adamlar bölgede madencilik çalışmalarına izin verdiğinde büyük ihtimalle çok mutlular. Boş boş duran ağaçlar yerine çil çil altınları olacak sonuçta. 
Ama kanlarında var, utanmazlar.
Kanadalı maden şirketi gerine gerine ne kadar kârlı bir iş yaptıklarını anlatırken de, çırılçıplak kalmış ormanlık arazinin fotoğrafını gördüklerinde de utanmaz onlar. 
Ama unutmayın, geleceğimizi çalıyorlar. Bugünümüzü zaten onlara kaptırdık; artık sadece bizim memleketimizi değil, tüm gezegeni felakete sürüklüyorlar. Bir şeyler yapmalıyız. Sesimizi çıkarmalıyız.
Bunlara da sessiz kalırsak, emin olun, çocuklarımızın yüzüne bakmaya yüzümüz olmaz.