Suriye'de kaçırılan gazeteci Cüneyt Ünal'ın durumu

Suriye'de kendisinden haber alınamayan ve öldüğü iddia edilen muhabir Cüneyt Ünal'ın görüntüleri, Suriye devlet televizyonu tarafından yayınlandı. Eşi Nuran Ünal, 'Sağ salim geleceğine inanıyorum' dedi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Ünal'ın dikte edilen bir açıklama yaptığını söylerken, Türkiye Haber Kameramanları Derneği, Türkiye Gazeteciler Federasyonu ve Ankara Gazeteciler Cemiyeti, kameraman Cüneyt Ünal'a şiddet uygulanmasını kınadı.

Suriye'nin Halep kentinde 21 Ağustos'ta Suriye askerleri tarafından rehin alınan Türk gazeteci Cüneyt Ünal'ın görüntüleri, Suriye devlet televizyonu tarafından yayınlandı. Ünal, Suriye'ye nasıl girdiğini, Suriye askerleri tarafından nasıl bulunduğunu anlatıyor.

Kaçırılan gazeteci Cüneyt Ünal'ın eşi Nuran Ünal, eşinin Suriye devlet televizyonunda yayınlanan konuşmasının baskı altında yapıldığını söyleyerek, 'Bunlar hep ezberletilmiş şeyler. Orada bir fotoğrafı var. Onun da fotomontaj olduğunu biliyorum. Cüneyt sadece işini yapıyor. Öyle bir fotoğrafı yok. Bunların hepsi onlar tarafından yapılan bir propaganda diye düşünüyorum' dedi. 

Dışişleri Bakanı Davutoğlu ise, Halep'te kaçırılan gazetecei Cüneyt Ünal'ın durumunu değerlendirdi; 'Dikte edilmiş bir açıklama yapıyor.'

Ünal yaptığı konuşmada, 'Adım Cüneyt Ünal. İstanbul'dan Hatay'a uçakla geldim. Hatay'dan Kilis'e arabayla geçtim. Kilis'ten Ezes köyüne yanımdaki silahlı grupla birlikte geçtim. Yanımdaki grupların hepsinin elinde silah vardı. Silahlı grupların içinde Çeçen, Libyalı, Katarlı, Suudi Arabistanlı silahlı gruplar vardı. Ezes'ten sonra Mari Tarafat bölgesine geçtim. Burada iken yine grup yanımdaydı ve hepsi silahlıydı. Daha sonra bu grupla birlikte Halep'e geçtik. Halep'te Tevhid Liva grubu ile buluştuk. Onlarda silahlıydı. Onlar da bizimle birlikte, Sahur Süleyman Halebi'nde yine yanımızda Çeçen, Libyalı, Suudi Arabistan, Katarlı silahlı gruplar vardı. Onlarla birlikte daha sonra Meydan Caddesi'nde Suriyeli askerlerle ve jandarmasıyla silahlı çatışma yaşandı ve beni tutup silahlı grubun yanından buraya getirdiler' şeklinde konuşuyor.

Görüntülerde Ünal'ın açıklama yaparken gözünün altında morluklar olduğuna dikkat çekilerek, konuşmasının önceden hazırlanmış olduğu ve bunun açıklamayı tehdit altında yaptığının göstergesi olduğu söyleniyor.

'İlk gün aldığım haberler çok iyi haberler değildi'

Kaçırılan gazeteci Cüneyt Ünal'ın eşi Nuran Ünal, eşinin sağ salim döneceğine inandığını belirtti; 'İlk gün aldığım haberler çok iyi haberler değildi. Direkt ölüm haberini aldım. Başsağlığı ile gelenler oldu. Bu görüntülerden önce belki bu kadar emin konuşamazdım ama, şu anda onun sağ salim geleceğine inanıyorum'

Gaziosmanpaşa'daki evlerinde soruları yanıtlayan Nuran Ünal, eşinin Ramazan bayramının arife günü Kilis'e ulaştığını ve otele giriş yaptığında telefonla görüştüklerini söyledi. 
  
Cüneyt Ünal'ın Suriye'ye her giriş ve çıkışında kendisine haber verdiğini ifade eden Ünal, şöyle devam etti: 'Bir gece orada, bir Arap'ın evinde kaldığını biliyorum. Çok yorgun olduğunu söyledi. 'Uykusuzum, bir gece burada kalacağım. Telefonlarım çekmeyebilir, haberin olsun' dedi. Ben, 'tamam' dedim. Daha sonra tekrar Kilis'e döndüklerinde, otele giriş yaptıklarını söyledi. Gittiğinin üçüncü günüydü sanıyorum, bayramı ayrı geçiriyoruz diye bana çiçek yollamıştı. Sabah 09.30 gibi en son mesajını aldım. 'Suriye'ye giriş yapıyoruz' diye. Ben mesajı saat 10.00, 10.30 gibi gördüm. Çiçeğini aldıktan sonra geri dönüş yapayım dedim ama telefonu kapalıydı. Akşam Suriye'ye gideceklerini söylemişti çünkü. Geri döndüklerinde bana herhangi bir mesaj, arama olmadı. Ben de daha önce Suriye'de bir gece kaldığını bildiğim için, 'Büyük ihtimalle yine Suriye'de kaldı, bu geceyi orada geçirecek, yarın sabah görüşürüz' diye bekliyordum. Ertesi gün ulaşamadım. Daha sonra ne olduğunu bilmiyorum. Saat 11.00-12.00 gibi arkadaşları aramaya başladılar beni, bayram tebriği için. 5-6 kişi arayınca ben telaşlanmaya başladım. 'Bir şey var da bana söylemiyorsunuz' diye.' 

'Esad'ın askerlerinin elinde olduğunu öğrendim'

Nuran Ünal, daha sonra Japon gazetecinin Suriye'de öldürüldüğü haberini internetten okuduğunu, haberde bir Türk gazetecinin kayıp olduğunu gördüğünü ancak isim bulunmadığını belirterek, 'Biraz tedirgin oldum ama birkaç kişinin daha oraya haber için gittiğini düşündüm. 'O olmayabilir' diye düşündüm. Ama aradan birkaç dakika sonra Cüneyt'in ismini görünce yıkıldım zaten. İlk gün aldığım haberler çok iyi haberler değildi. Direkt ölüm haberini aldım. Başsağlığı ile gelenler oldu. Birinci günü açıkça hatırlamıyorum neler olduğunu. Akşam üzeri sadece kayıp olduğu, eğer ölmüş olsaydı cesedinin olabileceği, Japon gazeteci nasıl teslim edildiyse, onun da aynı şekilde geleceği şeklinde açıklamalarda bulundular. Oradan biraz ümitlendim. Dışişleri Bakanlığı tarafından bana 'yaşıyor' olduğu haberini verdiler. Bunların birkaç yerden kesin onaylı olduğunu söylediler. Kimler tarafından kaçırıldığını bilmediklerini, olayın üzerinde durduklarını söylediler. Çok sonra Cüneyt'in Esed'in askerlerinin elinde olduğunu öğrendim. Ama hala bir korkum vardı, acaba hala hayatta mı diye' şeklinde konuştu. 

Baskı altında ezberletilmiş şeyleri söylüyor

Cüneyt Ünal'ın eşi dün akşam Suriye devlet televizyonunda yayınlanan görüntüler için de şöyle konuştu: 
  
'Dün akşamki görüntülerini görünce hiç olmazsa yaşıyor olduğunu biliyorum. Biraz daha iyiyim o yönden. Onun sesini duyduktan sonra tabii ki endişelerim çok aza indi, ama hala daha endişelerim var. O buraya gelinceye kadar da devam edecek. Görüntülerin baskı altında yapıldığını ilk izlediğim esnada anladım. Çünkü Cüneyt'in oradaki psikolojisini de düşünüyorum. Cüneyt'in konuşma tarzı bir kere o değil. Artı konuşurken, birkaç çete isminden bahsediyor. Bunların da tam telaffuzunu yapamıyor. Çünkü adam bilmiyor. Bunlar hep ezberletilmiş şeyler. Orada bir fotoğrafı var. Onun da fotomontaj olduğunu biliyorum. Cüneyt sadece işini yapıyor. Öyle bir fotoğrafı yok. Bunların hepsi onlar tarafından yapılan bir propaganda diye düşünüyorum. Eşim şu anda siz de görüntüleri izlediniz gözlerinde morluklar var. Bu şiddete maruz kaldığını gösteriyor. Bunun da bir baskı altında bir açıklama olduğunu gösteriyor. Cüneyt bir karıncayı bile incitemez ki. Her taraftan bunu sorabilirsiniz. Cüneyt sadece işini yapan mesleğini çok seven bir kameraman, haberci, gazeteci.' 

'Sadece kamerasıyla gitti'

Eşinin ekmek parası kazanmak dışında hiçbir maksatla Suriye'ye gitmediğini belirten Ünal, 'Sonuçta benim eşim oraya işini yapmaya gitti, kamerasıyla gitti. Kamerasından başka bir şeyi yoktu. Eşim zaten üç aydan beri serbest çalışıyordu. El-Hurra'dan böyle bir teklif alınca gitti. Ekmek parası için gitti. Sonuçta bir şekilde bakması gerekiyordu ailesine. Hiç kimse keyfi için savaşa gidip de orada kendimi riske atayım diye düşünmez. Benim eşim işini severek yapıyordu zaten. Ekmek paramızı kazanmak için sadece bir kamerasıyla gitti' dedi. 
  
Cüneyt Ünal'ın 17 yıllık bir kameraman olduğunun altını çizen Ünal, çeşitli ülkelerde iş için bulunan eşinin 'başka bir amacının olmasının mümkün olmadığı'nı söyledi.

'Suriye sorumlu'  

Ünal'ın işini profesyonelce yapan usta bir kameraman olduğunu söyleyen eşi, 'Tek temennim bir an önce Allah onu bize, kızıma ve bana bağışlasın' dedi. 
  
Eşinin başına gelebilecek kötü bir sondan Suriye'nin sorumlu olacağını söyleyen Ünal şu şekilde konuştu: 'Suriye'nin elinde olduğu biliniyor. Herhangi bir şey olduğunda Suriye'nin sorumlu olduğunu herkes biliyor. Bu görüntülerden önce belki bu kadar emin konuşamazdım ama, şu anda onun sağ salim geleceğine inanıyorum.'

'Yapılması gerekenler yapılıyor' 

'Yapılması gerekenlerin yapıldığına eminim' diyen Nuran Ünal, eşinin gazeteci olduğunu ve işini yapmak için Suriye'ye gittiğini tekrarlayarak, 'Türkiye'ye getirilmesi için her türlü kanalın denendiğini biliyorum. Yapılmaya da devam edecek' şeklinde konuştu.

Öte yandan Ankara'da gerçekleştirilen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Bağımsız Daimi İnsan Haklari Komisyonu toplantısının ardından konuyla ilgili olarak açıklama yapan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İİT Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu ile ortak basın toplantısı düzenledi. Davutoğlu, Suriye'nin Halep kentinde 21 Ağustos'ta Suriye askerleri tarafından rehin alınan Türk gazeteci Cüneyt Ünal'ın durumunu değerlendirdi.

Dışişleri Bakanı'ndan köşe yazarlarına çağrı

Davutoğlu, 'Kameraman kardeşimizle iletişim koptuğu andan itibaren yakından ilgilendik. Bir kere önce üzücü bir haber gelmişti, Elhamdülillah sağ sıhhati iyi. Ancak görüntülere bakınca fark edeceğiniz gibi dikte edilmiş bir açıklama yapılıyor gibi görünüyor ve bu daha önce de ortaya konmuş bir senaryo. Daha önce iki gazeteci kardeşimiz de kaçırıldığında benzer şeyler ortaya atıldı. Şimdi de bir kameraman arkadaşımız Suriye'ye gitmiş. Daha önce de hep gazetecilik yapmış bir kameraman bir anda silahlı militana dönüşebilir mi? Yaklaşımın hatası burada. Rejim kameramanı muhalifi terörist ilan eder. Bu iddiaları ciddiye almıyoruz, ama sağlığından birinci derecede Suriye sorumludur. Türk ve uluslararası medya kuruluşlarına ve köşe yazarlarına sesleniyorum. Gazeteciliğe saygınız varsa hep beraber Cüneyt kardeşimizin kurtulması için çalışalım' dedi.

Basın örgütlerinden kınama

Türkiye Haber Kameramanları Derneği, Türkiye Gazeteciler Federasyonu ve Ankara Gazeteciler Cemiyeti ise, Suriye'de kaybolan kameraman Cüneyt Ünal'a şiddet uygulanmasını kınadı. 

Türkiye Haber Kameramanları Derneği

Türkiye Haber Kameramanları Derneği'nden yapılan açıklamada, Suriye tarafından, kamuoyu adına görev yapan Cüneyt Ünal'ın mesleğini yapmasına engel olunması, bir itirafçı gibi gösterilmesi, savaşın bir tarafı ve aktörü olarak görülmesini kınadıkları belirtildi. 

Söz konusu yazılı açıklamada, şunlar kaydedildi: 'Kameraman Cüneyt Ünal ile ilgili yayınlanan görüntüleri kınıyoruz. 17 yıldır profesyonel olarak kameramanlık yapan Cüneyt Ünal aynı zamanda 15 yıldır derneğimiz üyesidir. Cüneyt Ünal'ın bir ajan olduğunu söyleyen Suriye Televizyonu'na en güzel cevap Cüneyt Ünal geçtiğimiz yıl çektiği görüntüleriyle derneğimiz Yılın En İyi Haber Görüntüsü ödülünü almıştır. Aralarında CNN Türk ve TRT Türk'ün de yer aldığı birçok saygın televizyonda görev yapan Cüneyt Ünal, Suriye'de de habercilik yapmak için bulunuyordu. O, tüm dünyaya gerçekleri kendi objektifinden aktarmak için Suriye'deydi. 

Kamuoyu adına görev yapan Cüneyt Ünal'ın mesleğini yapmasına engel olunmasını, bir itirafçı gibi gösterilmesini, savaşın bir tarafı ve aktörü olarak görülmesini şiddetle kınıyoruz. O sadece görevini yapmak için bir haberci olarak Suriye'deydi. Görüntülerde kötü muamele gördüğüne dair ciddi bulguların yer aldığı kameraman Cüneyt Ünal'ın ve Beşar Fehmi'nin derhal serbest bırakılmasını istiyoruz.' 

Türkiye Gazeteciler Federasyonu da (TGF) yaptığı açıklamada ise Suriye'de alıkonulan Türk kameraman Cüneyt Ünal'ın derhal serbest bırakılması için çağrıda bulundu. 

Türkiye Gazeteciler Federasyonu

Türkiye Gazeteciler Federasyonu adına Genel Başkan Atilla Sertel tarafından yapılan açıklamada, Türk Dışişleri Bakanlığı başta olmak üzere tüm gazeteci meslek örgütlerinin harekete geçmesi gerektiği belirtilerek, 'Görevli olarak bulunduğu Suriye'de on gündür alıkonulan meslektaşımız Cüneyt Ünal derhal serbest bırakılmalıdır. Hükümet ve gazeteci meslek örgütlerini daha duyarlı olmaya çağırıyoruz. 20 bini aşkın üyesi bulunan TGF bu konuda her türlü desteği vermeye hazırdır' ifadesi kullanıldı. 

Ankara Gazeteciler Cemiyeti: Şiddete uğradığı görüldü

Ankara Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin ise yaptığı yazılı açıklamada, kameraman Cüneyt Ünal'ın medyaya yansıyan görüntülerinde şiddete uğradığının görüldüğünü belirterek, bu durumu kınadıklarını bildirdi. 

Suriye makamlarından Cüneyt Ünal'ın serbest bırakılmasını isteyen Bilgin, gazeteciler cemiyeti olarak olayın sonuna kadar takipçisi olacaklarını da bildirdi. 

Öldürüldüğü iddia edilmişti

AK Parti Gaziantep milletvekili Ali Şahin, Twitter hesabından yayımladığı mesajında, 'Halep'te görev yaparken kaçırılan TRT muhabirimiz Cüneyt Ünal maalesef öldürülmüş. Yakınlarına ve TRT ailesine başsağlığı diliyorum' diyerek, Ünal'ın öldürüldüğünü iddia etmişti.

 

Davutoğlu'ndan mültecilerle ilgili açıklama

Yaptığı açıklamada basın mensuplarının sorularını da cevaplayan Davutoğlu, bir gazetecinin Suriye sınırındaki şehirlerde kendi imkanları ile kalan Suriyelilerin başka illere gönderileceği yönündeki haberleri hatırlatarak, bunun doğru olup olmadığını ve detaylarını sorması üzerine, Suriye'den gelen mültecilerin Türkiye'de insani bir çerçevede misafir edildiğinin herkes tarafından bilinmesi gerektiğini söyledi. 

Suriye'de yaşanan insanlık dramının son aylarda gittikçe arttığını ifade eden Davutoğlu, Türkiye'de bulunan Suriyeli mülteci sayısının 80 bini aştığını söyledi. 

Türkiye'nin bir taraftan tarihi bir kardeşlik içinde bağlı olduğu Suriyelilere karşı hangi etnik ve dini kökenden olursa olsun, insanlık, kardeşlik ve dostluk görevini yerine getirmek istediğini belirtti. 

'BM mekanizmalarını harekete geçireceğiz'

Davutoğlu, 'Ama diğer taraftan da tabii bu mülteci sayısındaki artışın getirdiği büyük bir yük var. Bu çerçevede de bu yükün uluslararası toplum tarafından paylaşılması lazım. Bir şekilde bundan sonra, inşallah olmaz ama daha da büyük dalgalar halinde mülteci akınları olması durumunda alınacak tedbirlerin gözden geçirilmesi lazım' dedi. 

Bu çerçevede BM Güvenlik Konseyi'nin perşembe günü sadece bu gündemle bakanlar düzeyinde mülteciler sorununu ele alacağını söyleyen Davutoğlu, 'Dolayısıyla sayı arttıkça, artma trendi devam ettikçe, bir taraftan uluslararası tedbirler alıyoruz. BM mekanizmalarını harekete geçirmeye davet ediyoruz. Dün de bu çerçevede İngiliz Dışişleri Bakanı ile telefon görüşmesi gerçekleştirdim. Orada da ikili görüşmelerde bunu gündeme getireceğiz. Artık bu yükün sadece Türkiye, Ürdün, Lübnan, Irak gibi komşu ülkeler tarafından değil, bütün uluslararası toplum tarafından üstlenilmesi gerektiğini vurgulayacağız ve bu konudaki mekanizmaları harekete geçireceğiz' dedi. 

(Kaynak: AA)