Editörün gör dediği

BİLGEHAN UÇAK

Fatih Altuğ adını ilk kez Selim İleri’nin ‘Kapalı İktisat’ öyküsü üstüne hazırladığı çalışmayla duydum. ‘Kapalı İktisat Açık Metin’de Selim Bey’in öyküsünü tiftik tiftik edip en ince noktasına kadar her şeyi açıklamaya çalışıyordu –‘Portofino’ nazar olsun!

Sonra çok kısa süren bir sosyal medya lincinde ismini gördüm. Bilgi yarışmalarından birine katılan arkadaşı, bir şiir sorusu çıkınca telefonla Fatih Altuğ’a bağlanmış ama Altuğ yanlış cevap verdiği için elenmiş. “İşte bizim akademyanın hali, edebiyat hocası olacak ama daha şairleri ayırt edemiyor” diye bir kampanyanın hedefi olmuştu. Neyse ki, çok sürmedi.

Oysa, Fatih Altuğ’un çok titiz bir akademisyen olduğunu ‘Kapalı İktisat Açık Metin’de okuyucuları gördü. Ben de onlardan biriydim. Öğrencileri ve meslektaşları ise muhtemelen çok daha öncesinden biliyorlardı.

Fatih Altuğ ile üçüncü karşılaşmam ise İletişim Yayınları için hazırladığı o muhteşem ‘Araba Sevdası’ edisyonu -bendeki ‘eleştirel basım’- ile oldu. Rahatlıkla okunup geçilebilecek yerlerin üstüne düşünmemizi sağlayan şey onun dipnotları, fiyat karşılaştırmaları, haritalarıydı. İşte o gün, editörün değerini ve dokunduğu kitabı ne kadar özel kılabileceğini bir kez daha anladım. ‘Yayına hazırlayan’ kısmında Fatih Altuğ adı varsa, baştan güvenmeye hazırdım. Fakat aradan birkaç sene geçti.

‘Tanzimat romanları’

Bir sebepten ötürü, son aylarda sık sık ‘Tanzimat romanları’ okuyorum. Telif çoktan kalkmış olduğu için belli başlı kitaplar piyasada var, ama sahaflarda her şey var. Fakat, neredeyse çamur diyebileceğim baskılar, kitapların iyiden iyiye unutuluşa terk edilmesinin baş müsebbibi. ‘Günümüz Türkçesiyle’ notu ise en tehlikelisi: Kimi zaman kitapların yayına hazırlayan tarafından, yazarın maksadından bağımsız olarak, yeniden yazılması manasına gelebiliyor.

Böyle bir ortamda, tam da ben Tanzimat edebiyatına girişmişken, Fatih Altuğ’un yayına hazırladığı edisyonlar raflara ardı ardına girmeye başladı. Hüseyin Rahmi’nin ‘Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç’ını İletişim için, Samipaşazade Sezai’nin ‘Sergüzeşt’ini Can için, Fatma Aliye’nin ‘Udi’, ‘Refet’ ve ‘Levayih-i Hayat’ adlı kitaplarını ise Turkuvaz için şu son birkaç ay içinde yayına hazırladı.

Editör-akademisyen

Fatih Altuğ’un hazırladığı metinlerin eksiksiz olduğu şüphesiz. Başlı başına bu kadarı bile okura güven veriyor. Ama Altuğ, bu kadarıyla yetinmeyen bir editör-akademisyen. Okuyucunun gözden kaçırabileceği ya da üstünde durmaya değer bulmayabileceği kimi noktaları dipnotlarda o kadar ustaca belirtiyor ki, metinler çok daha lezzetli hale geliyor. Yetmiyor, bir de haritalar, o döneme dair çizimler, gazete haberleri, kitaplardaki referansların ne olduğu, karşılıkları… Yok yok! Fatih Altuğ’dan geçen bir metin adeta tekamül evresini tamamlayıp okuyucuya çıkmaya hazır hale geliyor.

İlgili okur, metne sadık kalan ve eski kelimelerin bugünkü karşılıklarını veren bir basıma razı. Turkuvaz Yayınları, klasikler serisinde bunu oldukça iyi yapıyor. Henüz okuma fırsatı bulamadığım kimi metinleri de ilk kez Latin harfleriyle yayımlıyorlar: Hadiye Hümeyra’nın ‘Yıkık Gönüller’i (yay. haz. Ruken ve Ruhat Alp) ve Ahmet İhsan’ın ‘Haver’i (yay. haz. Tuba Durmuş ile Saadet Çetin) ile başlayan seri de umarım yeni metinlerle zenginleşerek devam eder. Ama Fatih Altuğ, bu seri içinde de farkını yayına hazırladığı üç kitap ile göstermiş. 

‘Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat’ ile ‘Sergüzeşt’i Turkuvaz edisyonlarından okudum. Pırıl pırıl metinler. Gelgelelim, ‘Sergüzeşt’in Can’dan çıkan basımını da aldım. Fatih Altuğ, metnin içine girmiş. Altından da mükemmelen kalkmış. Alanında uzmanlaşmış iyi bir editörün metne ne kadar etki ettiğini gösteren muhteşem bir iş olmuş bence. Aynı kitap, Turkuvaz’dan pırıl pırıl çıkıyor; ama Fatih Altuğ’dan geçen, bu örnekte Can Yayınları, kusursuzluğa erişiyor.

Okuma planımda Fatma Aliye’nin ‘Udi’si de vardı. Fatih Altuğ’un adını görünce doğrudan gidip Turkuvaz edisyonunu tercih ettim. Fatih Altuğ, kendisinden beklentiyi çok yükseğe çıkardığı için değil vasat, iyi bile olmamak zorunda artık.

Kapalı İktisat Açık Metin 

Fatih Altuğ

Everest Yayınları

165 sayfa.

Kategoriler

Kitap ԳԻՐՔ