Hayvan hakları savunucuları: "35 değil, sıfır atlı fayton"

Önceki hafta Büyükada’da ruam hastalığı nedeniyle 105 at itlaf edildi. Adalar Kaymakamlığı’nın kararıyla atlı faytonla ulaşım 3 ay süreyle durduruldu. Büyükada’da otellere yapılan rezervasyonlar iptal edildi. Yaşanan olayla ilgili İBB’nin Saraçhane Binası önünde ‘Yaşam Nöbeti’ eylemi yapılıyor. Hayvan Hakları İzleme Komitesi Koordinatörü Fatma Biltekin’le konuştuk.

Büyükada'da ruam hastalığından dolayı atlar öldü. Komite olarak siz atların sağlık durumlarını takip edebildiniz mi? Atların başına neler geldi?

Önceki hafta ruam salgını nedeniyle öldürülen atlar ne ilkti, ne de son olacak. Fayton zulmü devam ettikçe her iki, üç yılda bir salgın haberlerini ve hemen ardından onlarca, belki yüzlerce atın öldürüldüğünü okumak zorunda kalacağız. 2017’de, dönemin Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü tarafından yine ruam salgını ilan edilmişti. Adalar’da 1148 at üzerinde inceleme yapılıp ruam hastalığı saptanan 18 at öldürülmüştü. Önceki hafta ise, resmi makamlardan gelen bilgilere göre ruam yüzünden 105 at öldürüldü. Bu katliamın hemen ardından, İBB'nin Saraçhane binası önünde 11. gününü dolduran ‘Yaşam Nöbeti'ndeki arkadaşlarımız, yıllardır faytonların kaldırılması için çağrı ve eylemler yapan hayvan hakları savunucuları ve de hayvan özgürlüğü aktivistleri olarak, gerek İBB’yle gerekse diğer kurumlarla yapılan görüşmelerde Adalar’daki atların durumuna ve geleceğine ilişkin kaygılarımızı defalarca gündeme getirdik. Fakat bugüne kadar ne İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ne İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, ne de İstanbul Valiliği ‘atları ahırlara kapatmak’ dışında somut bir adım atmadı; sorularımız resmi kanallar tarafından kamuoyuna açık bir biçimde yanıtlanmadı. Hatta 20 Aralık 2019’da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve belediye yetkilileriyle yapılan toplu görüşmede, “İstanbul ve Adalar sınırları içinde hayvan çalıştırmanın ve faytonculuğun tümüyle yasaklanması”, “Çalıştırılan atların en kısa zamanda sahiplerinden alınarak İBB güvencesinde bakım ve rehabilitasyon şatları sağlanmış güvenli alanlara yerleştirilmesi” yönündeki taleplerimiz de karşılık bulmadı. Yetkililer, ruam testlerini ve atların öldürülmesini şeffaf olmayan bir süreç ile gerçekleştirdiler; kaç at, hangi yöntemle öldürüldü, kaçı hâlâ sağlıklı, kaçı risk altında, bunlarla ilgili henüz resmi bir açıklama yok. Şimdi karantina ve tedavi koşullarına aykırı, veterinerlik hizmetlerinden yoksun bir ilçe olan Adalar’daki atlar belirsiz koşullarda tutuluyor. 19 Aralık 2019’da olduğu gibi, halihazırda hayatta olan atların, yine bir geceyarısı operasyonuyla toplu katliama maruz bırakılacağı endişesini taşıyoruz. Bu nedenle İstanbul Valiliği'nin aldığı üç aylık karantina kararını nasıl uygulanacağını, bu süreçte atların beslenme ve sağlık durumunun nasıl takip edileceğini öğrenmek istiyoruz. 

Komite olarak siz neler yapacaksınız? 
Süreci yakından takip etmeye ve ‘Yaşam Nöbeti'ndeki arkadaşlarımıza destek olmaya devam ediyoruz. Bu süreçte faytonculuğun kölelikten farklı olmadığını vurgulamaya, sembolik, nostaljik veya turistik bir köleliği neden kabul etmediğimizi yetkililere, fayton savunucularına anlatmaya devam edeceğiz. Faytonlarla ilgili tüm yetki ve sorumluluk İBB’ye bağlı UKOME’ye (Ulaşım Koordinasyon Merkezi) ait olduğundan, bu yöndeki karar mercii İstanbul Büyükşehir Belediyesi olduğundan, İBB'ye yönelik faytonların tamamen kaldırılması çağrımızı sürdüreceğiz. Çünkü Ekrem İmamoğlu, seçimlerden önce Hayvan Hakları Yasama İzleme Delegasyonu'nun ‘Oylarımız Hayvanlar İçin’ kampanyası kapsamında ‘Söz Veriyorum’ taahhütnamesini 27 Mart'ta imzalayıp, faytonların tamamen kaldırılacağına dair talebi içeren maddenin altına imzasını atmıştı. Bu nedenle sözünü tutması için tüm yaşam savunucularıyla süreci takip ediyor ve sembolik dahi olsa bir atın bile fayton zulmüne uğramaması için ‘35 değil, sıfır atlı fayton’ çağrımızla mücadelemizi sürdürüyoruz. İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ve İBB veterinerlik birimlerinin de duruma derhal el koyması, ilgili ekiplerin Adalar’a yönlendirilmesi ve hayvan hakları savunucularıyla birlikte Adalar’daki atlar için bakım-rehabilitasyon şartlarının sağlanması doğrultusunda gerekli adımların atılması için de çalışıyoruz. Hâlihazırda faytonların çalışmayacağı üç aylık süreçte ve faytonların tasfiyesi döneminde atların sağlık, tedavi ve bakım koşullarının nasıl sağlanacağına ilişkin somut bir planın da derhal hayvan hakları savunucularıyla paylaşılması için yetkili kurumlara yönelik çağrımızı ve görüşme taleplerimizi sürdürüyoruz. Faytonların tamamen yasaklanması ve kaldırılması halinde ise, yetkili kurumların mevcut yasal süreçleri uygulayarak atları koruma altına almaları, bir daha çalıştırılmayacakları, insan sömürüsünden uzak rehabilitasyon alanları kurulması için yetkili kurumlara talebimizi yineleyeceğiz. Nitekim, ‘5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 24. maddesi gereğince Tarım ve Orman Bakanlığı’nın atlara el koyma yetkisi ve koruma altına alma yükümlülüğü var. Çünkü bu madde, “Hayvanların bakımını ciddi şekilde ihmal eden ya da onlara ağrı, acı veya zarar veren kişilerin, denetimle yetkili merci tarafından hayvan bulundurması yasaklanır ve hayvanlarına el konulur, koruma altına alınır" der. Adalar’daki bakımsızlık, işkence ve kazalar herkesin gözleri önünde olurken, bakanlığın da böyle bir yetkisi varken bu yetki kullanılmıyor, sorumluluk üstlenilmiyor.
Fatma Biltekin (ortada)
Peki ruam hastalığı konusunda insanlar neler yapmalı?
Ruamın, hayvan sağlığına ek olarak halk sağlığını da tehdit eden bir hastalık olduğunu biliyoruz; ancak bu sorunun bize yöneltilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu hastalıktan korunma yöntemlerine dair bilgiler, Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere Tarım ve Orman Bakanlığı, uzman kurumlar ve veteriner hekimlerce paylaşılmalıdır. Biz bu salgının kökeninin, insan menfaatleri olduğunu ve bu uğurda sömürülen hayvanlara reva görülen yaşam biçimi olduğunu düşünüyoruz. Çünkü bugün faytonlarda çalıştırılan atların, yaşamı paylaştığımız birer canlı olarak ele alınmayarak, Tarım ve Orman Bakanlığı, İstanbul Valiliği, İBB ve Faytoncular Odası yönetimi arasındaki görüşmelere göre durumları belirlenen ‘köle pazarlığı’ nesneleri haline gelmiş olduğunu görüyoruz. Yazın sıcaklarda yüzlerce kilo ağırlıkla, 45 dereceye varan yokuşlarda durmaksızın çalıştıran atlar, sistematik bir işkenceye maruz bırakıldıkları için sağlıklı değiller. Üstüne bir de Ada dışından yüzlerce hasta at kaçak yollardan sokulduğu için, zaten zayıf ve güçsüz olan yüzlerce at Ada’daki tek bir veteriner hekimin inisiyatifine bırakılmış oluyor. Bu nedenle, pek çok uzmanın da kamuoyuyla paylaştığı gibi, ruam, atlı faytonlar devam ettiği sürece birkaç yılda bir yeniden baş gösterecek; hem hayvanlar hem insanlar risk altında olacak. Çözüm, atlı faytonların Adalar’da tümüyle engellenmesi ve hayvan çalıştırmanın yasaklanmasıdır. Çözüm, içinde sömürü ve kölelik barındırmayan, Adalar'ın tarihi ve kültürel dokusunu bozmayan, ekolojik bir ulaşım modelinin belirlenmesi ve bunun yetkili kurumlarca hayata geçirilmesidir. 

Kategoriler

Güncel


Yazar Hakkında