6-8 Ekim Davası'nda tahliye yok, duruşma 18 Ekim'e ertelendi

Kamuoyunda "Kobani olayları" veya "6-8 Ekim olayları" olarak bilinen, 2014'te yaşanan protesto ve şiddet olaylarıyla ilgili dava Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam etti. HDP yöneticilerinin yargılandığı davada sanıklar savunmalarını yaptılar ancak mahkeme tahliye taleplerini reddetti

Davanın 4. duruşması 23 Eylül'de gerçekleşti

Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı COVID-19 temaslı olduğundan duruşmayı geçici heyet yönetti.

23 Eylül günkü duruşmada söz alan sanık siyasetçiler, tutukluluk durumuna dair beyanda bulundu.

Duruşmada dönemin HDP yöneticileri Alp Altınörs, Günay Kubilay, Nazmi Gür, İsmail Şengül, Bülent Parmaksız, Ali Ürküt, Pervin Oduncu'nun yanısıra eski  DBP ve HDP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel de söz aldı. Tuncel, şunları söyledi:

“Gerçekten eğer yasalar uygulanırsa bizim burada olmamamız, davanın olmaması lazım. Bu dava hukuki değil, siyasi bir davadır. Biz siyasi rehineleriz. Hukuki falan değil. Cumhur İttifakının direktifi doğrultusunda uygulama yaparsınız."

“Az önce 'AİHM kararını bilmiyorum' dediniz. Görmüyorsunuz, duymuyorsunuz nasıl kararı uygulayacaksınız? Kürt siyasetçilerin, Kürtlerin dostlarının yargılanmaması gerekir. Düşünce ve ifade özgürlüğü AKP ve MHP’ye var, Kürtlere, HDP’ye gelince yok. Kürt sorunu bu salondadır. HDP’nin kapatma davası, HDP’li siyasetçilerin tutuklanması… Bir de Kürt sorunu var mı yok mu tartışması yapılıyor. AKP, Kürt sorununu mahkeme salonlarına taşıdı."

“Yasalar, TCK, CMK’sı askıya alınmış. Kanunlar dikkate alınırsa bizi tahliye etmek zorundasınız. 6-8 Ekim’de yaşananlardan iktidar sorumlu tutulması gerekirken, muhalefet yargılanıyor. Kürtleri yurttaşlıktan çıkarmış oluyorsunuz. HDP’lilere, Kürt siyasetçilere hukuk yok."

“Siyasi iktidarın söylemine göre burada yargılama yapılıyor. Siyasi iktidar ne diyorsa biz ona göre yargılanıyoruz. Mahkemenizden bir beklentim yok. Heyetinizi reddettim. Dedim ki, bu süreçte Kürt siyasetçilerin yargılandığı dosyayı kabul etmemeniz gerekir."

“Kobanî şimdi yaşanmadı, 2014 yılında yaşandı. O dönemde de AKP’nin o dönem politikalarını eleştirdik. Türkiye çıkıp, ‘IŞİD’e karşı mücadele eden biziz’ dedi. Aslında bunun gerçek olmadığını biliyoruz. IŞİD’e karşı çıktığımız için şimdi intikamını alıyor. Bütün dünyanın lanet ettiği bir örgüte karşı ses çıkarmışız diye bizi yargılıyor."

“İddianamede IŞİD'e tek bir laf yok. Tek bir paragraf geçiyor. Eleştiren bir yaklaşım bile yok. Neyin ne olduğunu biliyoruz. Neden burada olduğumuzu da biliyoruz. Kürtler olarak yıllardır İstiklal Mahkemelerinde, Ağır Ceza Mahkemelerinde olmak zorunda kaldık. Hep onurlu halkımızı savunduk, savunmaya da devam edeceğiz. Bir halkın hakkını savunmak suç değildir. Asıl suç bir halkın hakkını vermemektedir. Yıllardır Ortadoğu'da bir halka hakkını vermediler. Bu sorun devam ettikçe biz de savunmaya devam edeceğiz."

“Kişisel olarak sizden talebim yok. Ama bir yıldır tutuklu olan arkadaşlarımızı özgürlüğünden yoksun bıraktınız. Arkadaşlarımızın tahliyesini talep ediyorum. Sizin varsa adil bir yaklaşımınız ve iradeniz arkadaşlarımızın derhal özgürlüğünü sağlayın."

'Gelip salona baksınlar Kürt sorunu var mı, yok mu?'

“Diğeri de Kürt meselesini biz burada konuşarak çözemeyiz. Bu sorun Meclis’te konuşulmaya başlandı. Şimdi de bu konu tartışılıyor. Gelip bu salona baksınlar var mı yok mu Kürt sorunu? AİHM kararına rağmen buradayız. AİHM kararı olmasa da biz suçlu muyuz? Hayır, arkadaşım değiliz. Biz haklıyız, biz Türkiye’deki mevcut yönetimi beğenmiyoruz, beğenmeyeceğiz. Tekçi, ırkçı, bir zihniyeti getiren noktaya karşı kadın özgürlükçü, özgürlükçü cumhuriyeti inşa etmek istiyoruz. Bu suç mu?”

Beyanların ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti tahliye taleplerini reddetti.

Bir sonraki duruşma 18 Ekim 2021’de görülecek

Ne olmuştu?

Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütü, Eylül 2014'te Suriye'nin kuzeyinde, Türkiye sınırına çok yakın Kobani'ye karşı bir harekât başlattı.

Türkiye'de bu dönemde, kamuoyunda "çözüm süreci" olarak bilinen süreç devam ediyordu. Bu süreçte, Türkiye'nin farklı kentlerinde "Kobani'ye destek" eylemleri başladı.

6 Ekim'de HDP Genel Merkezi, Kobani'yle ilgili olarak Twitter üzerinden paylaştığı bir mesajla protesto çağrısı yaptı.

Bunun ardından önemli bir bölümü Doğu ve Güneydoğu kentlerinde olmak üzere Türkiye çapında kitlesel sokak eylemleri başladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7 Ekim'de Gaziantep'te yaptığı konuşmada, Batılı ülkelere seslenerek IŞİD'e karşı mücadelenin havadan bombardımanla çözülemeyeceğini söyledi.

Erdoğan, "Yerde, kara harekâtı ifa edenlerle işbirliği kurulmadıkça hava harekatıyla bu iş bitmez. İşte aylar geçti, herhangi bir netice yok. Şu anda Ayn-el Arab da, diğer adıyla Kobani de, buyrun, düştü düşüyor" dedi.

Bu açıklama da HDP'den tepki gördü.

8 Ekim'e gelindiğinde gösterilerde şiddet olayları arttı. Bazı kentlerde eylemcilerle Hür Dava Partisi (Hüda-Par) yanlıları arasında çatışmalar yaşandığı ifade edildi. Yetkililere göre 35 il ve 96 ilçede yaşanan olaylarda 37 kişi yaşamını yitirdi, 326'sı güvenlik görevlisi 761 kişi de yaralandı.

Dönemin HDP eş Başkanı Selahattin Demirtaş, 9 Ekim'de Diyarbakır'da bir basın açıklaması yaptı ve  şiddet olaylarını eleştirdi, şiddetin durması durması çağrısını yaptı ve Abdullah Öcalan'ın da kendilerine ulaşan mektubunda bunu belirttiğini söyledi.

9 Ekim'de olaylar sona erdi.

Olayların sona erişinden 6 yıl sonra savcılık, 30 Aralık 2020 tarihinde bir iddianame hazırladı. Çok sayıda HDP yöneticisi gözaltına alındı ve büyük kısmı tutuklandı.

İddianame, 7 Ocak 2021'de Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

Davası kapsamında 20'si tutuklu 108 kişi yargılanıyor.

Sanıklar arasında, HDP'nin eski eş genel başkanlarından, şu anda Kandıra F Tipi Cezaevi'nden cezaevinde bulunan Figen Yüksekdağ da bulunuyor.

Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Sırrı Süreyya Önder, Ayhan Bilgen, Ayla Akat Ata gibi siyasetçiler de yargılananlar arasında. Önder ve Bilgen tahliye edildiler. 

23 Eylül'de Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görülen dava dosyasında sanık olarak yer alan 108 kişi, 29 ayrı suçlamayla toplam 38’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 19 bin 680 yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Sincan Cezaevi’nde tutulan siyasetçiler salonda hazır bulunurken, HDP önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş duruşmaya mazeret bildirerek katılmadı.

HDP eski Eş Başkanı Figen Yüksekdağ, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önceki dönem Eş Başkanı Gültan Kışanak ve Gülser Yıldırım, Kandıra Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi’yle (SEGBİS) duruşmaya bağlandı.

Eski MYK üyesi Zeki Çelik Edremit’ten, Berfin Özgü Özköse ve Zeynep Ölbeci Bakırköy Kapalı Cezaevi'nden, eski MYK üyesi Gülfer Akkaya 7. Sulh Ceza Hakimliği’nden, eski milletvekili Emine Beyza Üstün de Datça Asliye Ceza Mahkemesi salonundan SEGBİS ile duruşmaya katıldı. Sincan Cezaevi’nde tutuklu bulunan siyasetçiler duruşma salonuna getirildi.

Tutuksuz yargılanan İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder, önceki dönem milletvekilleri İbrahim Binici, Altan Tan ve HDP MYK üyesi Can Memiş duruşmadan vareste tutulduğu için katılmazken, tutuksuz yargılanan yerine kayyum atanan Kars Belediyesi Eş Başkanı Ayhan Bilgen ve avukatlar Kenan Maçoğlu ve Maviş Aydın duruşma salonunda hazır bulundu. Geriye kalan dava avukatları başkanın temaslı olması nedeniyle “Bu koşullarda dava yapılamayacağını” belirterek, davaya sağlık mazeret dilekçesi gönderdi.

(Bianet, BBC Türkçe, Ajanslar)

Kategoriler

Güncel