‘İstanbul panaromaları’ ‘İstanbul işi kilise gümüşleri’yle buluşuyor

Öğrencisi kalmadıktan sonra kapılarını kapatan ve ardından bir sanat mekânı hâline dönüştürülen Galata Rum Okulu, yakın zamanda bir restorasyon sürecinden geçti. Okul binası, yenilenmiş hâliyle yeniden kapılarını ziyaretçilere, bu sefer özel bir seçkiyle açtı.

Athanasios ve Marina Martinos Vakfı (AMMF) ve Vehbi Koç Vakfı Sadberk Hanım Müzesi (VKV) işbirliğinde, iki ailenin koleksiyonundan eserlerin yer aldığı ‘Aziz İstanbul’ adlı sergide 18. ve 19. yüzyıldan Avrupalı ressamların İstanbul’u resmettiği yağlıboya ve suluboya tablolar ile aynı dönemde İstanbul’daki atölyelerde kiliseler için imal edilen gümüş ve sedef işler izleyiciyle buluşturuluyor.

Dr. Fani-Maria Tsigakou ve Hülya Bilgi’nin küratörlüğünde düzenlenen serginin açılışında yaptığı konuşmada okulun eğitim faaliyetlerine 1988’de ara verildiğini, binanın 2012’de İstanbul Rum toplumuna iade edildiğini söyleyen Galata Rum İlkokulu Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Meri Komorosano, “Şimdi de başta Rum kimliği ve kültürel mirası olmak üzere birçok farklı kültürel kimlik ve birikimi bünyesin de barındırarak tüm İstanbul’u kucaklayan bir kültür, sanat ve eğitim alanı olarak faaliyet göstermeyi amaçlıyor” dedi.

Meri Komorosano, Dr. Fani-Maria Tsigakou, Hülya Bilgi12 Kasım’a dek açık olan ancak uzatılması planlanan sergiyi, küratörlerinden Hülya Bilgin anlattı. Kendi sözleriyle dinleyelim.

“Binanın restorasyonunun sponsorluğunu Martinos Ailesi üstlenmiş. Buna bağlı olarak da Rahmi Bey’le tanışmışlar, binayı bir sergiyle açalım, Sadberk Hanım Müzesi ile Martinos Vakfı’nın koleksiyonlarındaki işlerden oluşsun demişler. Martinosların çok güzel bir ‘İstanbul panaromaları’ koleksiyonu var. O koleksiyona eşlik edebilecek eserlerimizi düşündük ve icra komitesi eski başkanımız rahmetli Sevgi Gönül’ün ‘İstanbul İşi Kilise Gümüşleri’ başlığındaki koleksiyonunu önerdik. Böylece, İstanbul’un kozmopolit yapısını anlatacak bir birliktelik oluştu.

Sergide 17., 18. ve 19. yüzyıla ait İstanbul panaromaları var. Bu panaromalara eşlik eden kilise gümüşleriyse bizim koleksiyonumuza ait. Koleksiyondaki tüm eserlerin ne yazık ki alamadık, sadece küçük bir seçkisi var burada. Hiçbirinin birbirini boğmamasını istedik, Martinos Ailesi’nin koleksiyonuyla dengeli olsun. Bunlar belirli kardeşlik cemiyetleri, belirli kişiler tarafından kiliselere bağışlanmış objeler. Aynı zamanda, ihtiyaç halinde kilisenin hazinesi olarak kabul ediliyorlar. Kilisenin bir gelire ihtiyacı olduğu zaman bu objeler satılabiliyor. Koleksiyonda ağırlıklı olarak Rum kiliselerinden eserler yer alıyor ama Ermeni kiliselerinde bulunan veya Ermeni toplumunun kullandığı objeler de olabilir. Bu eserler müzayedelerden satın alındı ve alınmaya da devam ediyor. Bu gibi objelerin satıldığı müzayedeler halen oluyor ve biz de katılıyoruz, dolayısıyla zenginleşen bir koleksiyondan söz edebiliriz.

İstanbul ağaç işçiliğini gösteren bir eser de sergide var. Ermeni, Rum, Yahudi, Müslüman, bunların hepsinin ihtiyacı doğrultusunda buradaki atölyeler çalışıyor. Oradaki ustalar üretiyor, biz de o kozmopolit yapıyı göstermek istedik. Batılı da İstanbul’a geldiği zaman, onu resmettiğinde, içinde bulunan tüm renkleriyle resmediyor.

‘Aziz İstanbul’da çok az eser var ve bu bilinçli bir tercih sonucu böyle oldu, ama aynı zamanda derdimizi de anlatabiliyoruz bu az sayıda eserle. Sergide iki çok önemli eser var. Bunları önemli ve diğerlerinden ayıran özellik, dönemlerine göre çok modern bir anlayışla yapılmış olmaları. Bir eserde mitolojik sahneler var; Hades’in Persephone’yi kaçırışını görüyoruz. Çıplak, alegorik figürler var. Bunlar kilise eserlerinde kullanılmayan figürler ama belli ki çok özel biri tarafından sipariş edilmiş ve yapılmış. Ayrıca ithal edildiğini gösteren damgalar var, belli ki daha sonra dışarıya satılmış. İstanbul’daki gümüş işçiliğinin kalitesini görüyoruz, biz de onu göstermeye çalışıyoruz.”

Kategoriler

Kültür Sanat Sergi



Yazar Hakkında

1990 İstanbul doğumlu. Kültür sanat, müzik, insan hakları ve güncel politika haberleri yapıyor.