Sergey Parajanov 100 yaşında

2024, Tiflis doğumlu ünlü Ermeni yönetmen Sergey Parajanov'un 100. doğum yıldönümü. Kutlamalar çerçevesinde ünlü yönetmenin heykeli de 9 Ocak'ta açıldı.

Ara Alekyan'ın eseri olan heykel Ermenistan'ın başkenti  Yerevan''da Sinema Evi'nin bitişiğindeki alanda açıldı.

Açılış törenine Ermenistan Başbakanı Özel Kalem Müdürü Arayik Harutyunyan ile Ermenistan Eğitim, Bilim, Kültür ve Spor Bakanı Zhanna Andreasyan da katıldı.

Arayik Harutyunyan, konuşmasında  Sergey Parajanov'un heykelinin tam da Sinema Evi binası önünde yerini bulduğunu kaydetti.

Tarkovski, Godard, Fellini, Antonioni gibi sinema tarihinin önemli yönetmenleri tarafından övgü ile anılan Sergey Parajanov’un, en önemli eserlerinden biri,  ‘Narın Rengi’... Film dünya çapında büyük beğeni ile karşılanmıştı. 1924 doğumlu Sergei Parajanov, 1990 yılında Ermenistan'ın başkeni Yerevan'da hayatını kaybetmişti.

Jean-Luc Godard, Sergey Parajanov için “Sinema mabedinde imgeler, ışık ve gerçeklik vardır. Sergey Parajanov bu mabedin üstadıdır,” demişti. Oscar ödüllü yönetmen Martin Scorsese ise kurucusu olduğu Film Vakfı’nın restore ettiği Narın Rengi'nin kopyasını 39. Toronto Film Festivali’nde sunarken, izleyicilere “sinema tarihindeki başka herhangi bir şeye benzemeyen” imgelere ve görüntülere tanık olacaklarını söylemişti.

Narın Rengi, özgün adıyla 'Sayat Nova', 18. yüzyılda yaşamış Ermeni halk ozanı Sayat Nova’nın hayat hikâyesini anlatıyordu. Sayat Nova’nın büyüdüğü, âşık olduğu, manastıra kapandığı ve öldüğü filmde görülüyordu ama bu olayların hepsi Parajanov’un hayal dünyasından  imgeler ve Sayat Nova’nın görülen ama duyulmayan şiirleri bağlamında betimleniyordu.

Film, 1969’da Moskova, Kiev, Erivan ve Tiflis’te sinemalarda gösterildi. Parajanov’un “geçmişe” olan hayranlığı, Sovyetler Birliği’nde anti-sovyetizm şüphesi uyandırdı Gerçek bir yasak çıkmasa da, film bir süre sonra sinemalardan çekildi

Sayat Nova, 1970’te kısaltılmış bir versiyonuyla ve yeni adıyla (Narın Rengi) Moskova’da yeniden gösterildi. Filmin yirmi dakikası kesilmiş, yönetmen Sergey Yutkeviç tarafından yeniden montajlanarak, erotik ya da muğlak bulunan kimi sekanslarından “arındırılmıştı”. Özellikle de Ozan ile Prens arasındaki ilişkileri betimleyen sahneler, madağ (kiliselerde ritüel olarak kurban edilen hayvanlar) sahneleri ya da Ermenistan’daki Türk-İran işgalini aktaran bölümler çıkarılmış, üç adet narın patlayıp yayılarak eski birleşik Ermenistan’ın haritasını oluşturduğu simgesel plan da kaldırılmıştı. Filmin Sovyetler Birliği dışına çıkması da yasaklanmıştı, Batılı izleyiciler filmi izleyebilmek için daha on yıl kadar bekleyecekti.

Parajanov, 1973’te Kiev’de yeni projeleri için çalışmayı sürdürürken Ukraynalı tarihçi Valentin Moroz’un davası sırasında verdiği ifadede yazarı suçlu göstermeyi reddetti. Kısa bir süre sonra Moskova yolculuğundan döndüğünde, birçoğu uydurma gerekçelerle sorguya çekildikten sonra hapsedildi. Tutuklanma haberi Moskova sinema çevrelerinde öğrenildi ve 1974’te Avrupa basınında duyuruldu.

Meslek birliği içerisinde gerçek bir dayanışma hareketi geliştirildi. Bir savunma komitesi oluşturuldu ve Sovyet otoritelerinden Parajanov’un tutuklandıktan sonraki akıbeti konusunda ek bilgiler talep edildi. Bu çağrı Avrupa sinemasının tüm büyük isimleri tarafından da imzalandı. Parajanov yargılanıncaya dek altı ay hapis yattı, sonra da beş yıl hapsine hükmedildi. Önce “ıslah için çalışma” kampına gönderildi, sonrasında Ukrayna’da “katı yönetim” uygulanan ikinci bir kampa kapatıldı.1975’te büyük bir genel af ilan edildi. Ancak kamp şefi gereken iyi hâl belgesini vermediği için Parajanov bu aftan yararlanamayacaktı. Aynı yılın yazında Moskova Film Festivali sırasında Fransız Yönetmenler Derneği (SRF) tarafından yeni bir dayanışma hareketi başlatıldı. Parajanov’un serbest kalması 1977’yi buldu.

Ancak Perestroyka başladığında Parajanov'un yurt dışına çıkmasına izin verildi ve dünya çapında üne kavuştu. 1985 yılında Tiflis'te ve tam üç yıl sonra Erivan'da eserlerinin büyük bir sergisi düzenlendi.

Kişisel eşyalarını satarak ve komşularının yardımlarıyla yaşamını sürdüren yönetmen, sinema yapmasının yasaklandığı bu süreçte neredeyse bütün üretimini çizimlerin yanı sıra “sıkıştırılmış sinema” dediği kolajla gerçekleştirecekti. 'Narın Rengi’nin Batılı izleyicilerle buluşması 1980 yılında gerçekleşti, Avrupa’da önemli festivallerde gösterildi, 1982’de Paris sinemalarında yeniden gösterime girdi. 1989’da İstanbul Film Festivali’nde İstanbullu izleyicilerle buluştu, ayrıca Parajanov’a İstanbul’da Yaşam Boyu Onur Ödülü de takdim edildi. Filmin, Scorsese’nin gayretleriyle yenilenen kopyası ise 2015’te !f Istanbul’un Kült bölümünde yeniden İstanbullu izleyicilere sunuldu.

1988 yılında David Abashidze ile birlikte Lermontov'un Azerbaycan anlatılarına atıfta bulunarak yazdığı eserin motiflerinden yola çıkarak "Aşık Garib" filmi üzerinde çalışmaya başladı.

"Aşık Garib" aşkın zamana ve mesafeye nasıl galip geldiğini anlatıyor. Kimi eleştirmenlere göre belki de Parajanov'un filmleri arasında en mükemmel olanı. Ancak Azerbaycanlılardan bahsettiği için Ermenistan'da hoş karşılanmadı, bir Ermeni tarafından çekildiği için de Azerbaycan'da  ilgi görmedi.

Bu Parajanov'un son filmiydi.

'İtiraf' filminin senaryosunu ise hastanede zatürre tedavisi gördüğü sırada yazdı. Filmin çocukluğunu, ilk anılarını ve izlenimlerini anlatması gerekiyordu. Ancak "İtiraf" filminin çekimleri sadece iki gün sürdü. Hastalığının ağırlaşması nedeniyle işine devam edemedi.

20 Temmuz 1990'da Parajanov öldü.

(Narın Rengi hakkındaki bilgiler ve Parajanov'un hayatından kesitler, Pera Müzesi'nde 2019 yılında açılan 'Parajanov Sarkis ile' sergisinin katalogundan alınmıştır, ayrıca BBC Rusça'da yayınlanan Mark Qriqoryan'ın makalesinden faydalanıldı)

Kategoriler

Kültür Sanat