Başbakan’ın Muhteşem Yüzyıl ahalisine bir çift sözü yok mu?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Muhteşem Yüzyıl dizisine yönelik sözlerini Ahmet Hakan köşesine taşımış. Ahmet Turan Alkan, Tasarım Bienali’ni gezmiş. Çamlıca Cami projesi köşelerde tartışılmaya devam ediyor. – Bugünün köşe yazarlarından basın özeti -

 

Mutlak egemen 

Hürriyet’ten Ahmet Hakan, Başbakan’ın Muhteşem Yüzyıl dizi ile ilgili sözlerini köşesinde analiz etmiş. Hakan, “Fatih” ile hava atan, “Kanuni” ile böbürlenen, “Yavuz” ile göğsü kabaran bir 'mutlak egemen'in, egemen olduğu topraklarda Kanuniyi saray entrikalarına meze yapanların bulunmasına sessiz kalması beklenemezdi” diyerek Başbakan’ın açıklamalarının şaşırmadığını dile getirmiş.

Erdoğan’ın konuşmasının  “Yani? Öyle planlı, hazırlıklı, hesaplı, cama bakılarak yapılmış bir konuşma değil bu... Akışına bırakılmış, çağrışımlarla ilerleyen, o anda akla gelenlerin ardı ardına söylenmesiyle yol alan, atlamalarla hız kazanan bir konuşma” olarak değerlendiren Hakan, dizinin yayınlandığı Star’ın sahibi Ferit Şahenk’in bu açıklamalara kayıtsız kalamayacağını belirterek yapabileceklerine dair tahminlerde yürütmüş. Hakan dizinin reytingine dikkat çekerek, “Başbakan Erdoğan'ın 'Muhteşem Yüzyıl'a çakarken ihmal ettiği bir konu var: Ahali konusu... Öyle ya... 'Muhteşem Yüzyıl' denilince akan suları durduran, reytingin aşıp taşmasına yol açan ahalinin ta kendisi... AK Parti'ye oy veren, Erdoğan'ı üç dönemdir seçen, 'Türkiye muhafazakârlaşıyor mu?' sorusunun ortaya atılmasına neden olan bir ahali... Yönetmene, televizyon sahibine çıkışın Erdoğan'ın bu konuda ahaliye de bir çift sözü olmalı” dedi.

Mekan musibeti destekliyor

Zaman’dan Ahmet Turan Alkan, Tasarım Bienali’ni gezerek izlenimlerini köşesine taşımış.  Bienal çıkışında “Bir daha bienale gelirsem ne olayım” diye homurdandığını yazan Alkan,

“Evvela merdiven çıkıp sonra indikten sonra bienal mekânına nihayet vâsıl oldum. Bienalin laitmotifi yani anafikri “Musibet”ti; bu kelimeyi tanıyordum ve galiba kötü tasarlanmış, daha fenası hiç tasarlanmamış şehirlerde yaşamanın tek kelimelik tasviri niyetine tercih edilmişti. Bienal mekânı, musibet kavramını desteklercesine siyah, karanlık, yüksek ve dar hücrelerden müteşekkildi ve her bir hücrenin duvarlarında, ne mânâya geldiğini anlayabilmeme imkân olmayan bazı entelektüel cümleler yazılmıştı; çoğunun font tercihi fena değildi ama yine de meseleyi anlamadım. İyi font her zaman anlamı kurtarmıyor! Girdiğim her hücrede altıncı hissim beni, “Geç azizim geç” diye dürtükleyip durdu; ne var ki fotoğraf ve bilgi verici yazıların 10 mm’lik kavak kontra plâkalara serigrafi ile basıldığını tahmin ettiğim hücre hepsinden genişti ve burada biraz soluklanma fırsatını bulabildim; fontlar kötü ama kavak kontralar ise kusursuzdu. Piyasada bu kadar temiz kontraplak bulabilmek pek mümkün olmuyor çünkü. Bütün hücreleri kesif bir entelektüel ızdırabın melankolisi ele geçirmişti” diyor.

Alkan, “Önce merdiven çıkıp iki adım yürüdükten sonra yine merdiven inerek girdiğim bir mekândan yine aynı yolla mı çıkmak zorundayım; nasıl bir tasarımdır bu ayol?”

İstanbul camiye doydu

Hürriyet’ten Taha Akyol ve Taraf’tan Cihan Aktaş Çamlıca’ya yapılmak istenen cami projesine dikkat çekiyor. Doğan Kuban ve Doğan Tekeli’nin projeye ilişkin eleştirilerini köşesine taşıyan Akyol, “Çamlıca gibi İstanbul'un tek yeşil tepesine niye böyle zarif, ruhaniyetli, 'küçük ve olağanüstü bir tasarım' değil de İstanbul siluetinde selatin camileriyle yanşan kocaman, betonarme ve taklit bir tasarım?! Bunun estetik bir cevabı yok!” diyor.

Taraf’tan Aktaş ise “Çamlıca Camii tartışmalarında yaşandığı gibi, cami tasarımı siyasal bir bağlama çekilirken, ciddi mimarlık ve şehircilik sorunlarını konuşmayı ertelemenin gerekçesine dönüşüyor” diyerek İstanbul’un büyük ölçüde camiye doyduğuna dikkat çekiyor.

Caminin yalnızlaşma uyarısını yapan Aktaş, şehrin ruhunun küçük ölçekli ve işlevsel mescitlerle dinlenebileceğini dikkat çekerek Mimar Sinan’ı yeniden okumak gerektiğini söylüyor.

TOKİ'ye denetim

Hürriyet’ten Erdal Sağlam, TOKİ’ye dikkat çekiyor. Çevre ve Şehircilik Bakanı Bayraktar’ın sadece bir inşaat firmasını TOKİ’yi 55-60 milyon TL zarara uğrattığı açıklamasını hatırlatan Sağlam, TOKİ hakkında açılmış binlerce dava olduğuna dikkat çekerek yoğun denetim altına alınması gerektiği uyarısını yapıyor.

Öcalan başmüzakereci

Milliyet’ten Aslı Aydıntaşbaş, PKK’nın en tepe isimlerinden, Oslo görüşmelerine katılan Zübeyir Aydar ile röportaj yapmış. Aydar, açlık grevlerinin bitirilmesinin ertesi günü Şemdili’de 5 askerin hayatını kaybetmesine ilişkin olarak bölgede devam eden bir operasyonun olduğunu belirterek sabote edildiği iddiasının doğru olmadığını söyledi. Aydar, PKK ile Öcalan arasında görüşmeler için bir mekanizma olması gerektiğini belirterek Öcalan’ın “Başmüzakereci” olduğunun altını çizdi. Anadilde savunma ile ilgili olarak ise Aydar,   “Mevcut tasarı ideal değil. Sadece esasa ilişkin karara karşı mahkemede savunmayı kabul ediyor. Oysa bir sanığın mahkemeye Kürtçe belge sunabilmesi, gerektiğinde yazılı savunma da verebilmesi lazım. Ayrıca tercüman ücretini sanık niye kendi ödesin? Bir hak verilmiş gibi, ama kullanılmaması için bütün tedbirler alınmış. Yazılı ve sözlü olarak isteyen savunmanın her aşamasında kendini anadilde savunabilmeli” dedi. Aydar, Hakikat ve Uzlaşı komisyonu kurulmasını da önerdi.

 

Kategoriler

Güncel Basın