Ararat’ın ötesinde ‘Durumlar' aynı...

Milliyet'te konuk yazarların yazdığı bir köşe olan 'Düşünenlerin Düşüncesi'nde 8 Aralık Cumartesi günü sosyoloji uzmanı Dr. Nil Mutluer Ermenistan izlenimlerini kaleme aldı. Ermenistan'da Yehova Şahitleri'ne uygulanan baskıları , eşcinsellerin uğradığı ayrımcılığı ve militarist eğilimi gündeme getiren Mutluer, Ararat'ın ötesinde de değişen bir şeyin olmadığını belirtiyor.

Dr. Nil Mutluer'in yazısı şöyle;

Ermenistan’daki günler bana paylaşılan değerler konusundaki bir ortaklığı hatırlattı: Hangi coğrafyada veya kültürde olduğu fark etmez, birileri değerleri bakımından ya kapsayıcıdır ya da ötekileştirici. Söz konusu Ermenistan da olsa, Türkiye de, farklı inanç grubundan yurttaşlara, eşcinsellere ayrımcılık yasalarla şekilleniyor, devlet kurumlarınca tekrarlanıyor ve toplumsal ruh haline yansıyor...

Geçtiğimiz hafta Ağrı’nın veya Ermenilerin deyimiyle Ararat’ın sınır komşusu Ermenistan’daki Avrupa Komisyonu’nun ayrımcılığa karşı düzenlediği Paylaşılan Avrupa Değerleri 2012 konferansını izleme imkanım oldu. 1915’in yüzüncü yılına yaklaşırken bir Türkiyeli olarak Erivan’da neyle karşılaşacağımı bilemiyordum. Oysa, karşılaştığım haller çok tanıdık çıktı. Orada siyaset bir yandan, yasaklar ve yasları belirleyen milliyetçilik eliyle şekilleniyor, öte yandan, sokaklardaki gündelik hayat milliyetçiliğin farklı hallerini milliyetçilikten çıkış umutlarıyla birlikte barındırıyordu. Bu yanıyla, paylaşılan değerler açısından Ermenistan’daki durum Türkiye’dekinden pek de farklı gelmedi bana.

Eli silah tutacak

Demokratikleşme süreçlerini benimseyememiş militarist ulus devletlerin tek tip ideal yurttaş tanımları vardır ve nettir. Ermenistan veya Türkiye fark etmez, özellikle çoğulcu ve katılımcı zihniyeti benimseyememiş bütün ulus devletlerin yurttaşlarına uyguladıkları ayrımcılıklar aynı şekillerde tezahür eder. Gerektiğinde eli silah tutacak, toplumun üremesine katkıda bulunacak, mevzu bahis milli görüşün temelini oluşturan tek dine inanacak ve bu donanımla güçlü ve atak addettiklerini milletin ideal insanı sayar bu devletler. Dışında kalanlarsa saf ve basit olarak milletin devamına zarar verenler olarak ötekileştirilip düşmanlaştırılır.

Bizim Sünni Müslümanlığın dışındaki din ve mezheplerle veya cinsiyetçilik ve homofobi ile alışık olduğumuz bu hal, Ermenistan’da da konu askerlik hizmetini reddeden Yehova Şahitleri ve eşcinseller olunca benzer şekilde tezahür ediyor. Konferansta, devlet yetkilileri milliyetçi katılımcılarla beraber insan hakları savunucularının konuşmalarını sürekli kestiler ve askerliğin önemini vurguladılar. Militarizmle mesafeleri Yehova Şahitleri ve eşcinsellere karşı ayrımcılığın ortak noktası gibi dursa da, her iki grup Ermeni milliyetçiliğini başka açılardan da tehdit ediyor.

Yehova Şahitleri hem askerliği reddediyorlar, hem de inancın yanı sıra kültürel değerleri temsil eden Ermeni Apostolik Kilisesi karşısında alternatif değerleri temsil ediyorlar. Bu haliyle, Ermenilik karşısında ötekileştirilen Yehova Şahitleri devletin kötü muamelesine maruz kalıyorlar, tutuklanıyorlar. Konferansta, Yehova Şahitlerinin uğradığı ayrımcılığa değinen Ermenistan hYd (Helsinki Yurttaşlar Derneği) sözcüsüne devlet yetkilileri şiddetle itiraz ettiler. Ermenistan’ın Avrupalı Dostları Derneği’nin sözcüsünün, “Avrupa ve Ermenistan’ın ortak dini değeri Hristiyanlık anlayışıdır” çerçevesinde tartışmaya uzlaşma getirmeye çalışması milliyetçileri sakinleştiremedi. Bu dini uzlaşma girişimine AB komisyonu temsilcileri topluluğun seküler yapısını hatırlatarak ve Ermenistan hYd sözcüsü de yurttaşların eşitliği ilkesine vurgu yaparak itiraz etti. Ancak, AB’de üyeleri için dinin ortaklaşılan bir değer olduğu gerçeği bazı katılımcılarca tekrar edildi ve akıllarda kaldı.

Birçok ülkede olduğu gibi Ermenistan’da eşcinseller sadece militarizmi tehdit etmiyor. Aynı zamanda, toplumun inancını ve kültürünü taşıyacak yeni nesillerin üremesine de engel olarak değerlendiriliyorlar. Milli aile değerleriyle şekillenecek bireylerin gerektiğinde vatanı koruyabilmesi heteroseksüellikle belirleniyor.

Bu minvalde konferansta eşcinsel ve transbireylerin yaşadığı ayrımcılığı anlatan Pembe Ermenistan Derneği temsilcisine milliyetçiler “sınırlarımızda savaş varken eşcinseller ellerine silah alıp nasıl koruyacak bizi?” diye itiraz ettiler. Uzlaşmayı bulmaya çalışan Amerika diasporasında yaşayan bir profesörün cevabı homofobik değil, ancak etnik ayrımcıydı: “Eşcinsel de olsa bir Ermeni nasıl bir Ermeni’yi dışlayabilir?” Milliyetçiliğin, dinin ve cinselliğin sınırlarını tartışırken, öteki sayılanı koşullu kabul etmenin, yani, eşcinseli Ermeni olduğu için kabul etmenin demokratik ve kapsayıcı olduğu söylenemez.  

Alternatiflere imkân

Ermenistan’daki günler bana paylaşılan değerler konusundaki bir ortaklığı hatırlattı: Hangi coğrafyada veya kültürde olduğu fark etmez, birileri değerleri bakımından ya kapsayıcıdır ya da ötekileştirici.  Söz konusu Ermenistan da olsa, Türkiye de farklı inanç grubundan yurttaşlara, eşcinsellere ayrımcılık yasalarla şekilleniyor, devlet kurumlarınca tekrarlanıyor ve toplumsal ruh haline yansıyor. Neyse ki sokaklar bu dille beslense de alternatiflere imkan tanıyor.

Sınırlarının içerisinde yer almayan Ararat ve 1915’te yaşananlar Ermenistanlıların ruhi şekillenmesinde önemli bir payda olsa da, Ermeni olmayan bir Türkiyeli olmam tepkilere neden olmuyor. Ermeni olmayan Türkiyeli ziyaretçiye alışmamış Erivanlılar ilk başta şaşırsa da, heyecanlanıyorlar. İlişkililerse zamanında ailelerinin Türkiye’nin neresinden geldiğini belirtiyorlar ve oldukça doğal ve yardımsever davranıyorlar. Karşılaşmamış olsam da sokaklarda elbette konferanstakiler gibi fanatik milliyetçilikle beslenen Ermeniler de vardır. Ya da onların söylemi Türkiye’de olduğu gibi siyasi ortamda farklı, gündelik hayatta farklı tezahür ediyor olabilir. Bu yaklaşımla, Ermeni meselesinin çözümünde kapsayıcı değerler ve sokağın çoğul dilinin benimsenmesi gecikmiş de olsa yüzleşme çalışmaları için önemli adımlardan sayılabilir.

(Milliyet)

DR. NİL MUTLUER

Bilkent Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisansını 2003 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi, Kültürel İncelemeler Bölümü’nde; doktorasını Budapeşte’deki Central European University, Toplumsal Cinsiyet Bölümü’nde yaptı. İstanbul Bilgi ve Kadir Has üniversitelerinde dersler verdi. Halen Fatih Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü’nde Öğretim Üyesi olarak çalışıyor. Getronagan Ermeni Lisesi’nde İnsan Hakları ve Demokrasi dersi veriyor. Mart 2012’den bu yana IMC TV’de sosyolojik ve politik analiz programı ÖteBeri’yi hazırlayan ve sunan ekibin arasında. Feminist Amargi ve politik AltÜst dergilerinin yayın, Helsinki Yurttaşlar Derneği’nin yönetim ve Ka-der’in danışma kurulu üyesi. Çeşitli dergi ve gazetelerde yayınlanan makalelerinin yanı sıra derlemeleri arasında Cinsiyet Halleri: Türkiye’de Toplumsal Cinsiyetin Kesişim Sınırları (2008, İstanbul: Varlık Yayınları) ve Milli Hallerimiz: Yurttaşlık ve Milliyetçilik Farkında Mıyız? (2008, İstanbul: Helsinki Yurttaşlar Derneği) yer alıyor.

Kategoriler

Güncel Ermenistan