Hrant Dink cinayetinde hükumet ve devletin etkisi tartışıldı

Hrant Dink’i anma etkinlikleri kapsamında dün çoğunluğun sorumluluğu ile Dink cinayetinde hükümet ve devletin etkisi konuşuldu. Hrant’ın Arkadaşları’nın düzenlediği “Hrant için 6. Yıl. Buradayız, Ahparig” etkinlikleri kapsamındaki sempozyum ikinci günde de devam etti.

Üç oturumun gerçekleştiği ikinci günde hedefteki azınlıklar, çoğunluğun sorumluluğun ve Hrant Dink cinayetinde hükümet ile devletin etkisi konuşuldu.

Sempozyuma Orhan Kemal Cengiz, İsmail Saymaz, Ömer Gergerlioğlu, Cemal Uşşak, Hidayet Şefkatli Tuksal, Fethiye Çetin, Rober Koptaş ve Yertvart Danzikyan konuşmacı olarak katıldı.

Gergerlioğlu: Keşke Hrant’ın yanında daha çok olabilseydik

Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu, Hrant Dink’in öldürülmeden önce yaşadığı dava sürecinde yaşananların vahim bir süreç olduğunu belirterek “doğru bir ahlakiyette olmak gerekir, yoksa sizin hassasiyetinizle sizi vururlar” dedi.

“Dava öncesinde yaşadıklarına baktıkça, Hrant’ın zalimce cendereye tabii tutulmuş bir insan oluğunu görüyoruz. Keşke diyorum Müslüman aydınlar olarak, çoğunluk olarak Hrant’ın yanında, azınlık cemaatlerinin yanında çok daha aktif bir şekilde durabilseydik. Benim kitabım Müslüman olarak bana bunu söylüyor.”

Gergerlioğlu, Hrant Dink cinayetinin sadece Hrant’ın meselesi olmadığını, bir Ermeni meselesi olduğunu ifade etti. Gergerlioğlu son dönemde evinde öldürülen iki Ermeni ile ilgili olarak “adi cinayetler olsa dahi bizi ürkütüyor, çünkü Hrant’ın davasındaki o kamu görevlilerini yargımadığımız için bu cinayetler oluyor” dedi.

Şefkatli Tuksal: Çoğunluk sınıfta kaldı

Hidayet Şefkatli Tuksal ise Türkiye’de kimsenin kendisini çoğunluk olarak hissetmediğini söyledi. Türkiye’nin bir “cemaatler ülkesi” olduğunu belirten Şefkatli Tuksal, “çoğunluğu tanımıyoruz” dedi.

“Çoğunluk cemaatlere emanet. Başörtüsü gibi bir konuda bile sesini çıkartamayıp başkalarından bekleyen bir çoğunluk eliyle Hrant Dink Davası, Ermeni meselesi gibi konuların hallolabileceğini düşünmüyorum. Çoğunluk bu konuda sınıfta kaldı.”

Koptaş: Aslında herkes “kurban”

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş en önemli meselenin “birlikte yaşamak” olduğuna değindi.

“Türkiye’nin temel sorunu insanların kendi pozisyonundan meseleleri değerlendirmesi. Herkes kendi pozisyonun doğru olduğunu düşünüp bu pozisyondan siper kazıyor. Ben en temel sorunun birlikte yaşama sorunu olduğunu düşünüyorum. Bu politikalar üstü bir mesele ki eğer başarmazsak birbirimizin gözünü oynamaya devam ederiz.”

“Hepimizin ‘kurban’ olduğumuzu düşünüyorum. Ben çok kolay ötekileştirilen bir Ermeni’yim. Adım bana kabahat ve her Ermeni gibi sırtımda yumurta küfesiyle yaşıyorum. Ermeniler, Kürtler, Aleviler kurban ama Müslümanlar da kurban.”

“Birincisi suça ortak oldukları için mağdurlar. İkincisi de kendi yaşamak istedikleri hayatı ancak devletin verdiği çerçevede yaşayabildikleri için. Çoğunluğu da kurban olarak görmenin Türkiye’yi dönüştürmek açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum ki bence Hrant Dink bunu anlamıştı.”

Çetin: Katillerimizi beslemişiz

Avukat Fethiye Çetin konuşmasında, Özal Hap Dairesi’nin elemanı olarak kayıtlı binlerce kişiye örtülü ödenek adı altında bütçeden ödeme yapıldığına dikkat çekti.

“Öncelikle bunun hesabını sormamız lazım. Bizim paralarımızla bu ülkede devasa bir cinayet şebekesi besleniyor, çalışıyor ve insanları öldürmeye devam ediyor. Bunun hesabını sormak lazım.”

“Bu örgütlenmenin düşmana ve savaş haline ihtiyacı var” diyen Çetin, Dink’in öldürüldüğü dönemde “misyonerliğin” hedefe alındığını söyledi. Çetin çözüm olarak birebir, yüz yüze diyalog kurulması gerektiğini ifade etti.

Danzikyan: AKP’nin, Kemalist kurucu iradeden farkı yok

Son konuşmayı yapan Yetvart Danzikyan, AKP’nin Ermeni meselesinin çözümü konusunda neden adım atmadığına değindi.

“Hrant cinayeti davasında AKP ne yaptı? Görünürde cinayetten sıkıntı duyar haldeydi. Tabii bütün cinayetler için söylenebilir ama bunu kendilerine yapılmış bir hareket olarak gördüler. Temel argüman AKP açısından “bu bize karşı yapılmış bir şey”di. Belki de böyleydi.”

“Madem böyleydi, AKP cinayetin faillerini ortaya çıkartabilirdi. Artık kozmik odalara girilebilen, genelkurmay başkanlarının hapse atılabildiği bir dönemdeyiz. AKP’nin bu cinayetin faillerin ortaya çıkarabilecek imkanları var. Peki neden yapmadı?”

Danzikyan, bu sorunun cevabının, AKP’nin derin devlet içerisinde kendisini dayandırdığı odaklardan kaynaklandığını ifade etti.

“Bu kendi iktidarını dayandırdığı odakların bir kısmı, Hrant Dink cinayeti azmettiricileri ile ilişkiliydi. Dava sürecinde bir de gördük ki bu azmettiriciler, başka başka yerlerde de kullanılmışlar.”

Danzikyan, Cinayet’in aydınlatılması yolunda AKP’yi engelleyen bir diğer nedenin ise AKP’nin dayandığı muhafazakar gelenek olduğunu söyledi.

“Ermeni meselesi söz konusu olduğunda bu muhafazakar zihniyet kurucu Kemalist iradeyle aynı iradeyi gösteriyor. Bu iki mantalitenin toplum tasarımı örtüşüyor. Kemalist laik-Türk-Sünni toplum tasarısını, muhafazakar olan da dindar-Türk-Sünni toplum tasarımını savunuyor. Aradaki tek fark dindarlığın derecesi.”

“Bunun da dayandığı nokta 1915 olayları. AKP’nin de kurucu irade gibi Ekonomik sebepler ve el konulan malların Ermeniler tarafından geri istenmesi gibi korkuları gibi var.”

Danzikyan, diğer bir engelin Ermeni sorununun çözümünün AKP’nin pragmatist duruşuyla örtüşmemesi olduğunu dile getirdi. Türkiye’nin bölgede iddia sahibi olabilmesi için Kürt meselesini çözmeye çalıştığını ifade eden Danzikyan “Bu yüzden kürt meselesi bu kadar kaba bir şekilde yürütülüyor.” dedi. Danzikyan, AKP’nin, yaklaşan 2015’in uluslararası arenada Türkiye’nin başını çok ağrıtacağını bildiğini ifade ederek, AKP’nin 2015’te soykırım sesini bastıracak çok ciddi bir kampanya yürüteceğini tahmin ettiğini söyledi.

Kategoriler

Güncel Türkiye