Dink cinayeti için sorumluluk itirafı

İçişleri Bakanlığı’nın yayımladığı kitapta, Hrant Dink cinayeti örnek olarak verilirken Dink’in korunamaması konusunda devletin sorumluluğu olduğu kabul edildi.

Hrant Dink’in öldürülmesinde kusurları bulunduğu gerekçesiyle yargılama kapsamına alınması istenilen devlet görevlileri için “soruşturma izni vermeyen” İçişleri Bakanlığı, yayımladığı “Tehdit Altındaki Kişilerin Korunması” adlı kitapta, Dink’in öldürülmesine “örnek olay” olarak yer verdi. Milliyet’ten Tolga Şardan’ın haberine göre bakanlığın üç akademisyene hazırlattığı kitabın, “Tehdit Suçu ve Devletin Yükümlülüğü” başlıklı bölümünde yer bulan Dink cinayeti değerlendirmesinde, AİHM kararındaki, “Suikast planı hakkında tedbir almak ve Dink’in hayatını korumak devletin sorumluluğundadır” görüşüne yer verilmesi dikkati çekti.

İçişleri Bakanlığı, “Tehdit Alan Kişilerin Özellikle Kadınların Korunması” adıyla geçen yıl yürüttüğü projeyle ilgili değerlendirme kitabı yayımladı.

Polis Akademisi öğretim üyeleri Prof. Dr. Mesut Bedri Eryılmaz ve Doç. Dr. Hasan Büker ile projeyi yürüten Mülkiye Teftiş Kurulu Başmüfettişi Dr. Hüseyin Başol Güleç’in kaleme aldığı kitapta, tehdit probleminin nedenlerinin çok boyutlu olmakla birlikte çözümünün de çok boyutlu olduğu ve çok kurumlu multi-disipliner yaklaşımla çözülebileceği açıklandı.

Dink cinayeti örnek olay

Kitapta, Türkiye’de yaşanan aile içi şiddet ve kadına yönelik tehdit olaylarının yanı sıra ülke ve dünya kamuoyunda büyük tartışma yaratan gazeteci Hrant Dink cinayeti de “örnek olay” olarak değerlendirildi.

Dink cinayetiyle ilgili değerlendirme, kitabın “Tehdit Suçu ve Devletin Yükümlülüğü” başlığı altındaki bölümde AİHM’nin Dink olayı ile ilgili verdiği kararın devlet idaresini eleştiren kısımlarına yer verildi.

‘Tedbir alınmadı’

Bu bölümde, “mahkemeye göre, yetkililer, Dink’in hayatına yönelik tehdidi ortadan kaldırmak için kendilerinden makul olarak yapmaları beklenen şeyleri yapmamışlardır. Suikast ve yakın tarihte gerçekleştirilme ihtimali hakkında bilgisi olan üç kurum da suikastın önlenmesi hakkında herhangi bir tedbir almamışlardır” denildi.

Ayrıca, yine AİHM kararına atıfta bulunulan bölümde, “Güvenlik güçlerinin Dink hakkında milliyetçi camia (nationalist circles) arasında oluşan yoğun düşmanlığın farkında olmaları gerekirdi. Olayla ilgili İstanbul Başsavcılığı, İçişleri Bakanlığı müfettişleri tarafından gerçekleştirilen soruşturmalar tarafından da dikkat çekildiği üzere Trabzon ve İstanbul Polisi ile Trabzon jandarması, Dink’e yönelik muhtemel bir suikast girişiminden ve hatta şüphelilerin kimliklerinden haberdardır. Olayın şartları içerisinde Dink’e yönelik suikast tehdidi gerçek ve yakındır” görüşü yer aldı.

Kategoriler

Güncel Dink Davası