'Aşk Örgütlenmektir'

Yeni Amerikan Dalgası’nın önemli temsilcilerinden David O. Russell’ın, Bradley Cooper, Jennider Lawrence ve Robert de Niro’nun harika performanslar sergilediği Umut Işığım (Silver Linings Playbook), barındırdığı samimiyetiyle “aşk sömürüsü yapmadan da romantik komedi filmi olur” dedirtiyor. Yavuz Demircan yazdı.

Yavuz Demircan
yavuzzdemircan@gmail.com

David O. Russell kuşkusuz “Sundance çocukları” olarak adlandırılan Yeni Amerikan Dalgası’nın Üç Kral (Three Kings), Tesadüfler (I Heart Huckabees) ve Dövüşcü (Fighter) gibi başarılı filmleriyle en önemli temsilcilerinden biri. Karakterlerinin DNA’larına nüfus ederek onları bir nevi şeffaflaştırması ve filmlerinde peşine düştüğü bir takım felsefi sorulara cevap araması adeta onun imzası. Zaten kendisi üniversitede, Tibet Budizmi üzerine yazılar yazan ve rehberlik eğitmenliği yapan Profesör Robert Thurman’dan eğitim almış.

David O. Russell, son filmi Umut Işığım (Silver Linings Playbook) filminde de aynı imzayı atıyor. Tüm çıplaklığıyla resmettiği karakterlerini seyirciyle baş başa bırakıyor. Film eşini duşta bir başkasıyla basıp, adamı öldüresiye döven Patrick’in (Bradley Cooper) bipolar bozukluğu sebebiyle mahkeme kararıyla rehabilitasyon merkezine kapatılmasıyla başlıyor. Patrick, 8 aylık bir rehabilitasyon sürecinin ardından klinikten çıkıyor. Klinikten çıktıktan sonra aklında olan tek şey ise karısı Nikki’yi yeniden kazanmak. Fakat bu sırada yakın arkadaşı sayesinde Tiffany (Jennifer Lawrence) ile tanışır. Tiffany’nin de tıpkı Patrick gibi psikolojik sorunları vardır. Zamanla Tiffany, Patrick’e eski eşi Nikki’yi yeniden kazanması için yardım etmeye başlar ve ikili bu şekilde birbirleriyle yakınlaşırlar.

Son derece basit görünen hikayesine rağmen David O. Russell’in karakterleri tüm katmanlarıyla ele alması bakımından samimi ve sahici bir hale bürünüyor.  Russell’ın filmi bu şekilde ele alması, kuşkusuz Umut Işığım’ı sıradan romantik komedilerden de arındırmış oluyor. Fakat film, bildik romantik komedi filmleri numaralarına başvurmuyor değil. Tiffany gönlünü yavaş yavaş Patrick’e kaptırmaya başladığından ona karısının ağzından bir mektup yazıyor ve onun için bir şeyler yapmasını istiyor. Tiffany ise Patrick’e dans etmeyi öğrenmesini teklif ediyor ve bu sayede karısını yeniden kazanabileceğine inandırıyor. Bu teklif haliyle Patrick için büyük bir motivasyon kaynağı oluyor. Patrick hayatındaki en büyük aşkı, yaşama amacı Nikki’yi yeniden kazanabilmek için Tiffany ile gece gündüz dans etmeye başlıyor. Yetmiyor, ikili dans yarışmasına dahil katılıyorlar. Hayatı alt üst olmuş, toplum tarafından deli muamelesi gören ve yaralı kalbini iyileştirmek için yanında kimseyi bulamayan Patrick için umut ışığı bu dans dersleri ve kendisi uzunca bir süre farkında olamasa da Tiffany oluyor. Tıpkı Ece Ayhan’ın “aşk örgütlenmektir” dizesini hatırlatırcasına Tiffany ve Patrick kendilerini içine almayan, onları anlamaya çalışmayan dünyaya karşı bir nevi örgütleniyorlar. Russell, filmde bu tip noktaları o kadar sahici ve samimi şekilde anlatıyor ki, film romantizm sömürüsü olmaktan çıkıyor.

Yönetmen, Tiffany ve Patrick’in hastalığını ön plana çıkarmış olmasına rağmen, filmde de açıkça gördüğümüz gibi aslında bütün bir toplumun açık bir psikolojik tedaviye ihtiyacı olduğunun altını çiziyor. Örneğin Patrick’in babası yaşını başını almış biri olmasına rağmen tutkunu olduğu futbol takımının maçlarında elinde yeşil mendil tutmak veya oğlu Patrick’in yanında durması gerekliliği gibi garip totemlere başvurabiliyor. Patrick’in psikiyatristinin bile futbol maçlarında kendisinden geçmesi, “yok aslında sizin de Patrick’ten bir farkınız” dedirtiyor.

En nihayetinde, Umut Işığım aşkın insanın kimyasını nasıl alt üst ettiğini ve durumdan insanı yine aşkın kurtarabileceğini gösteriyor bize. Bradley Cooper’ın bugüne kadarki en iyi performansı gösterdiği filmde, 20 yaşındaki Jennifer Lawrence, duru güzelliğine müthiş oyunculuğunu ekliyor. Robert De Niro’nun da takıntılı baba rolünde yine harikalar yarattığını belirtmeliyim. Barındırdığı samimiyetiyle “aşk sömürüsü yapmadan da romantik komedi filmi olur” dedirten Umut Işığım kesinlikle izlemeye değer bir film. 1973 doğumlu Matthew Quick’in aynı isimli romanından uyarlanan Umut Işığım, bu yıl ki Oscar ödül törenine 8 dalda aday olduğunu da hatırlatalım.  

Kategoriler

Şapgir