Silivri'de ölüme terk edildi

KCK üyesi olduğu şeklindeki suçlama nedeniyle 16 aydan bu yana tutuklu bulunan Mesut Tanrıkulu'nun sağlık durumu giderek kötüleşiyor. 18 yıldır lenf kanseri olan Tanrıkulu'nun, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi'nde tedavisinin yapılmadığı bununla birlikte cezaevinde yakalandığı hastalıklar nedeniyle ölüm tehlikesi altında olduğu ifade ediliyor.

ÇAĞLA AĞIRGÖL

Tutuklanmadan önce kansere karşı mücadele veren KCK tutuklusu Mesut Tanrıkulu, cezaevinde ayrıca şeker hastalığına yakalanarak, görme problemi yaşamaya başladı. Tanrıkulu’nun serbest bırakılıp, tedavisinin yapılması için baba Mehmet Tanrıkulu yetkili mercilere başvuru yaptı. TBMM İnsan Hakları Komisyonu, Adalet Bakanlığı ve Adli Tıp Kurumu’nun ise başvurulara olumsuz yanıt vermesine tepki gösteren Tanrıkulu, insan hakları savunucularına çağrı da bulundu.

Uzun yıllar oğlunun kanser hastalığıyla mücadele ettiğini belirten Baba Tanrıkulu, cezaevi koşullarının iyi olmadığını, oğlu Mesut’un hayatından derin endişe duyduğunu vurguladı. Tanrıkulu “Mesut’un Lenf Kanseri olduğuna dair birçok üniversite hastanesinden rapor elimizde mevcut. Cezaevinde kaldığı süre içinde şeker hastalığına yakalandı, gözleri çok iyi görmüyor. Diyet yemek yiyemediğinden şekeri çok yüksek seviyelerde. Kanser ve şeker ilaçları alamıyor. Bu şartlarda cezaevinde tedavi olamaz” dedi.

Mesut’un tedavisinin yapılması için TBMM İnsan Hakları Komisyonu ve Adalet Bakanlığı’na yaptığı başvuruya ise aldığı yanıt şöyle: “ Hiçbir merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere talimat ve tavsiyede bulunamaz.”

‘İnsaniyet, vicdan ve adalet bu mudur?’

Adli Tıp Kurumu’nun Mesut Tanrukulu’nun diyeti, tedavisi ve poliklinik kontrollerinin sağlanarak cezaevi şartlarında infazına devam edebileceği yönündeki kararı eleştiren Mehmet Tanrıkulu, “Çocuğumun serbest bırakılmasını, tedavi olmasını istiyorum. Oğlum cezaevinde nasıl tedavi olacak? Cezaevinde ölüme terk ediliyor” şeklinde konuştu.

Hükümet'e seslenen Tanrıkulu, oğlunun masum olduğunu ve serbest kalıp okuluna gitmesi gerektiğini de ifade ederek şöyle devam etti: “Başbakan ve Bakanların çocukları hasta olsa nasıl davranır? Acır mıydı yoksa cezaevinde ölüme mi terk ederdi? İnsaniyet, vicdan ve adalet bu mudur? Filistinli çocuklar için gözyaşı döküyorlar. Benim çocuğum çocuk değil mi? Demir kapılar ardında zor durumda. Bu durumdan vicdanen çok rahatsızım artık zulüm son bulsun!”

‘Siyaset dersi veriyordu’

Tanrıkulu hakkında elle tutulur bir suçlama olmadığını, buna rağmen mahkemede savunma yapamadığını vurgulayan avukat Şerif Öztürk, Mesut’un BDP’nin siyaset akademisinde ders verdiğini ve kendisinin bunu inkâr etmediğini söyledi. Öztürk, “Diğer siyasi partiler de akademilerde ders veriyor. Bunu yasal olan bir partinin yani BDP’nin gerçekleştirmesi suç olarak önümüze seriliyor. Yapılan siyasi akademi toplantısı, herhangi bir örgütün çalışması değil. Toplantıda; kadın-erkek eşitliği, devlet modelleri konuşuldu” şeklinde konuştu.

Ölüm tehlikesi altında

Öztürk, TBMM İnsan Hakları Komisyonunun verdiği kararı da eleştirerek “Komisyonun konunun üzerine gidip, inceleme yapmasını isterdim. Ayrıca Mesut ölüm tehlikesi altında. 1.80 boyunda ve 47 kiloya düştü. Sağlık koşulları iyi olmadığından, özel bakıma ihtiyacı var. Mahkeme heyeti istediğimiz kararı vermediği takdirde Anayasa mahkemesine başvuru yapacağız” dedi.

 

 

Kategoriler

Güncel İnsan Hakları