Güncel sanatın 2013’ü

Merve Ünsal, Agos şapgir için 2013 yılında Türkiye’de güncel sanat alanında yaşananları derledi. Ünsal’ın hazırladığı 10 işten oluşan seçkinin içerisinde birçok sergi ve sanatçı konuşması yer alıyor.

MERVE ÜNSAL
merve.unsal@gmail.com

2013'te gördüklerime-dinlediklerime baktığımda ön plana çıkan, beklemediğim şeyleri beklemediğim yerlerde görmem oldu. Kâr amacı gütmeyen kurumların rollerini üstlenen galeriler (Co-Pilot-Askıdaki Şarkı), deneysel üretimlerin hepsini aynı yerde eriten sanatçı-küratör modeli (MARS, ...ufukta hayal gibi belirmiş bütün değişimler), müzelerde görmeyi beklediğimiz tarihsel süreci anlatan, retrospektif kalibresinde sergilere yer veren galeriler (Elipsis Galeri-Şahin Kaygun), sunum-performanslara ev sahipliği yapan galerinin özel gösterim odaları (Kat 1, Jalal Toufic) vb...

Bu farklı alanların oluşması, desteklenmesi, yok olması, sonra yenilerinin var olması, beni kurumsal yapıların geçirgenliği hakkında düşündürüyor; kendi kendini yeniden icat edebilen, gerektiğinde kapısını kapatabilen yapılar, bu yapılara sonra ne olacağını bilmemenin verdiği rahat(sız)lıkla içerik sağlayan bizler ve her şeyin aslında o ana ve duruma bağlı olmasının, geçiciliğinin getirdiği tatlı sorumsuzluk.

Aşağıdaki '10'luk liste, aklıma geldiği sırayla, İstanbul'da ve Türkiye genelinde geçirdiğimiz son 6 ayın gündemini –Orhan Esen'in SALT Beyoğlu'ndaki konuşması dışında- göz ardı ederek derlenmiştir. Sergi ağırlıklı olan bu liste, yazarın etkinliklerin çoğunu kaçırıp sergilere yetişebildiğini deşifre etmiş oluyor. Sanırım, bu sene sonu-başı listeleri en çok yazanın kendi deneyimini sorgulamasını sağladığından faydalı olmuş oluyor.

  1. Askıdaki Şarkı, 12 Eylül-26 Ekim 2013, Co-Pilot

Bu karma sergide, Pilot tarafından temsil edilen sanatçılarla galerisi olmayan sanatçıların bir arada sergilenmesi, galeri ile ilişkili ama galeriden bağımsız bir mekanın ne kadar iyi işleyebileceğini gösterdi. Mekanın ilginç mimarisi ile bütünleşen işler, sıkı bir küratoryel seçkiye işaret ediyordu.

  1. Despair & Metanoia, VALIE EXPORT & Şükran Moral, 12 Eylül-26 Ekim 2013, Galeri Zilberman

İki kişilik sergi formatı, farklı coğrafyalarda, farklı hassasiyetlerle benzer temalar üzerine çalışan bu iki kışkırtıcı sanatçıyı bir araya getirirken bire bir bir karşılaştırma yapmadan da yakınlık kurulabileceğinin altını çiziyordu. Özellikle VALIE EXPORT'un işlerinin farklı yüksekliklerdeki kaideler üzerinde yer alan televizyon ekranlarında gösterilmeleri oldukça başarılıydı.

  1. İkiz, Sarkis, 23 Mayıs-6 Temmuz 2013, Galeri Manâ

Sarkis'in Manâ'nın mekanına gerek içerik gerekse biçimsel olarak 'oturan', rahat eden sergisindeki Mimar Sinan İçin isimli iş, keşke hep orada olsa dedirtti. Manâ'daki sergiler genel olarak mekana özgü iş üretiminin potansiyelini işliyor; Sarkis'in sergisi bu bağlamda, serginin iki katını bir ikileme olarak kullanarak, sergi kavramının kendisini bu şekilde bölerek sergiyi birkaç kere gezme ihtiyacını doğurdu. Eylül ayında eklenen işle uzayan sergi, kendi kurgusunun evrilmesine olanak vererek izleyiciyi de içeriye aldı.  

  1. Sanatçı Konuşması: Gülsün Karamustafa, 12 Eylül 2013, SALT Beyoğlu

Türkiye'deki güncel sanat tarihinin önemli isimlerinden Karamustafa'nın sanatçı konuşması, kişisel, siyasal ve sanat tarihinin arasındaki geçirgenlikleri konuşmasında samimi bir dille anlattı. Kendini, seçimlerini, yaptıklarını mitleştirmeden açık bir şekilde anlatabilmesi, öz-eleştirel bir jestti.

  1. Konuşma: Orhan Esen, 12 Haziran 2013, SALT Beyoğlu

Gezi olayları sırasında SALT Beyoğlu'nun Açık Sineması'nı tıklım tıklım dolduran bu konuşmada, Orhan Esen uğruna direnilen yerin tarihini, İstanbul için yaratılmak istenen merkez fikri üzerinden değerlendirdi. Bir adım geriye atarak Taksim mücadelesini tarihsel bir bağlama oturtmak, bunun SALT Beyoğlu'nda, Açık Sinema'da yapılması, oldukça önemliydi.

  1. subREAL, 8 Mayıs-11 Ağustos 2013, SALT Beyoğlu

Romanya'da 1990 yılında kurulan kolektif subREAL'in retrospektifi niteliğindeki sergi, mizah duygusu ile güçlü ve özgün bir görsel dili birleştiren işlerden oluşuyordu. Hassasiyet olarak Doğu Avrupa'daki üretimlerle özdeşleştirdiğim 'az daha çoktur' estetiği ile trajik olanı çevirerek siyasi bir söyleme dönüştüren işler, akılda yer etti.

  1. Gizli Yüz, Şahin Kaygun, 10 Eylül-20 Ekim 2013, Elipsis Galeri

Şahin Kaygun'un üretimini bir bağlama oturtma ve tarihsel sürecini anlatma kaygısı ile oluşturulmuş sergi, Kaygun'un fotoğrafa yaklaşımının çok boyutluluğunu çıkış noktası olarak alıyordu. Polaroid ve fotoğraf sathı ile oynayan, fotoğrafın zaman ve belge ile olan ilişkisini malzemeleştiren Kaygun'un işleri, güncel fotoğraf tarihimiz açısından kritik bir sergiydi.

  1. Lütfen Rahatsız Etmeyin, 7 Şubat-7 Nisan 2013, İstanbul Modern

Uzun zamandır gördüğüm en iyi sergi tasarımı ile Lütfen Rahatsız Etmeyin -ne yazık ki- bu müzeyle ilişkilendirmediğimiz bir güncelliğe ve inceliğe sahipti. Farklı mecraları kullanan sanatçıların işlerini bir araya getiren sergi, basit ve 'banal' bir tema olan tatilin anlatımlarını görselleştirerek sanatçı ve küratörün yakın çalışmasının ne kadar iyi sonuçlar çıkarabileceğini hatırlattı.

  1.  ...ufukta hayal gibi belirmiş bütün degişimler, küratör: Borga Kantürk, 2-22 Mayıs 2013, MARS İstanbul

Borga Kantürk'ün üretim ve süreçler üzerine düşünmesi için davet ettiği sanatçı, yazar, küratör ve bunların hepsini yapanlar, pratiklerinin başka kurumsal yapılara oturmayan kısımlarını, MARS'taki bu deneysel sergide bir araya getirdi. Borga'nın sanatçı-küratör pratiğinin de getirdiği yan yanalık ile birbirine geçen işler, durumlar, performanslar, gerek izleyici, gerek katılımcılar için senenin önemli anlarından biriydi. (Borga'nın daveti ile katılımcılardan biri olarak ben, kendimi huzursuz eden bir sunum-performans yaptım mesela.)

  1. Tarihteki Her İsim Ben’dir, Jalal Toufic, 19 Nisan 2013, CDA-Projects Sunum-performans serisi, Kat 1

Dinlemesi, anlaması, okuması zor düşünür Jalal Toufic'in sunum-performansı, Toufic'i düşünür olarak değil de sanatçı olarak irdeleyebildiğimiz bir ortam yarattığından sanatçının metninin derinlemesine işlenebildiği bir ortam yarattı. Sunum-performans formatının 'sinir bozucu' opaklıktaki halini temsil eden Toufic, sanat işlerinin transparan olduklarında ne ifade ettiklerini, etmediklerini, opaklığın ve bir tür entelektüel gizlenmenin ne gibi çağrışımları olduğu üzerine düşündürdü. 

Kategoriler

Şapgir