Farklı sesler, farklı anlatılar

1991’den bu yana tarihin çeşitli alanlarında, var olan devlet merkezli anlatı dışında başka bir anlatının da var olabileceğini örneklerle ortaya koymaya çalışan Tarih Vakfı, kuruluşunun 20’nci yılında bir konferans düzenledi. Konferansın başlığı “Cumhuriyet Tarihinin Tartışmalı Konuları”ydı. Ardından, Bülent Bilmez’in yayına hazırladığı aynı isimli kitap raflardaki yerini aldı.

 

BARIŞ ÇATAL

Gerek tarih eğitiminde gerekse bir tarih bilincinin gelişmesinde çokseslilik, çokkimliklilik, ele alınan/ilgilenilen konuya farklı perspektiflerden bakabilme çoğu zaman zor bir tutum olarak karşımıza çıkar. Bu nedenle tarih bilimi, hem var olan anlatıyı zenginleştirmeye hem de kendi bilim dalının o güne dek ortaya koyduğu birikimi farklı bir şekilde ele almaya dönük eleştirel bir tutum geliştirir. Bunun bir örneğini de Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görüyoruz.

1991’den bu yana tarihin çeşitli alanlarında, var olan devlet merkezli anlatı dışında başka bir anlatının da var olabileceğini örneklerle ortaya koymaya çalışan Tarih Vakfı, kuruluşunun 20’nci yılında bir konferans düzenledi. Konferansın başlığı “Cumhuriyet Tarihinin Tartışmalı Konuları”ydı. Ardından, Bülent Bilmez’in yayına hazırladığı aynı isimli kitap 2013 sonlarında raflardaki yerini aldı.

Tarih yazıcısının yararlandığı temel form

Kitap, meramını aslında giriş bölümünde Tarih Vakfı Onursal Başkanı İlhan Tekeli’nin açılış konuşmasında anlatmaya çalışıyor. Şöyle diyor Tekeli konuşmasında: “Tarih yazıcısının yararlandığı temel bir form var. Bu form anlatıdır. Bu formun çok önemli bir özelliği var: Aynen yaşam gibi. Yüksek derecede ikna edici! Ve bu yüksek derecede ikna ediciliği, tarihin değişik ideolojik amaçlarla kullanılmasının temel gerekçesini oluşturuyor! Bu bakımdan tarih yazıcılığına damgasını vuran şeylerden biri, ulus devletlerin inşasında bu formun avantajlarından yararlanılması olmuştur. Ve genellikle, ulus devletlerin inşası, beraberinde bir resmi tarih oluşturulmasını gerektirmiştir. (…) Böyle inşa edilmiş bir resmi ulusal tarihle karşılaşan, bilim ahlakını içselleştirmiş bir bilim insanı huzursuzluk duyuyor. Anlatının şu bölümü belgeler karşısında geçersizdir, anlatının şu bölümüyle bu bölümü arasında tutarsızlık vardır demeye başlıyor. Bu anlatıda bir büyük adam kültü yaratmak için şu olgular görmezden gelinmiş diyor. Bir başka deyişle resmi tarihi demistifiye etmeye başlıyor.”

Dört bölümlük demistifikasyon

İşte Tekeli’nin kitabın girişinde sözünü ettiği demistifikasyon, kitabın kendisinde dört bölüm halinde yapılmaya çalışılıyor. Bunlar sırasıyla Kuruluş-Kurtuluş Anlatıları; Darbeler ve Demokrasi Arasında Siyasi Yaşam;  Sınıf, Kimlik, Devlet ve Birey; Kazananları ve Kaybedenleriyle İktisat Politikaları şeklindedir.

“Kuruluş-Kurtuluş Anlatıları”nda Mehmet Ö. Alkan “Mustafa Kemal Paşa’nın Bir Lider Olarak İnşası”na bakıyor. Yine bu bölümde Ahmet Demirel “Nutuk’ta Birinci Meclis”i anlamaya çalışırken Cemil Koçak doğrudan Nutuk’un kendisini konu ediniyor.

“Darbeler ve Demokrasi Arasında Siyasi Yaşam” bölümü İsmet Akça’nın “Türkiye’de Darbeler, Kapitalizm ve Demokrasi(sizlik)” sunuşuyla başlıyor. İsmail Kara, “Cumhuriyet Devri Din Politikaları”nı ele alırken, Serap Yazıcı ise “Türkiye’de Siyasi Parti Yasakları”nı gündeme getiriyor.

Bozarslan’dan Kemalist tarihyazımında Kürtlerin varlığı sorunu

“Sınıf, Kimlik, Devlet ve Birey” bölümü başlığı altında Rıfat N. Bali gayrimüslim yurttaşlar üzerine yapılan çalışmalara dair bir bilanço denemesini ortaya koyarken Hamit Bozarslan Kemalist tarihyazımında Kürtlerin varlığı sorununu sayfalara taşıyor. Devamında Elise Massicard, Alevilerin Cumhuriyet tarihyazımındaki yerini irdelerken Aksu Bora modern kadınlığı, Mehmet Sinan Birdal LGBT tarihini ve Aziz Çelik ise Türkiye emek tarihinin tartışmalı konularını mercek altına alıyor.

Son bölüm olan “Kazananları ve Kaybedenleriyle İktisat Politikaları”nda Erol Katırcıoğlu erken cumhuriyet döneminde Türkiye’deki şirketlere ve Yüksel Akkaya ise Cumhuriyetin kuruluş yıllarında emek hareketine dair yazılarıyla kitaba katkıda bulunuyorlar.

Konferansın hakkını veren çalışma

Bütün bu yönleriyle ‘Cumhuriyet Tarihinin Tartışmalı Konuları’, konferans tebliğlerinin eklektik bir biçimde bir araya getirilmesinden ziyade, konferans temalarının hakkını vermeye çalışan doyurucu tebliğleriyle ve tarihyazımının, resmi tarih söylemi dışında başka bir şekilde kurgulanabileceğinin iyi örneklerini de vermesi hasebiyle kütüphanelerimizdeki önemli bir boşluğu dolduruyor.

Kategoriler

Kitap ԳԻՐՔ