Sahak Sırpazan’dan sert çıkış

Yeniköy Surp Küd Dıpo Kilisesi Vakfı’nın Sevgi Sofrası'na katılan Episkopos Maşalyan, vakıf yönetimi seçimlerinde şeffaflığın olmamasını ve bazı yöneticilerin tavrını çok sert eleştirdi.

Fotoğraf: BERGE ARABIAN

AREN DADIR
arendadir@gmail.com

Yeniköy Surp Küd Dıpo Kilisesi Vakfı’nın Sevgi Sofrası, 25 Mayıs Pazar günü Episkopos Sahak Maşalyan’ın riyaset ettiği Badarak ayinin ardından kilisenin bahçesinde gerçekleşti. Sevgi Sofrası’na, Episkopos Maşalyan’ın son dönemde yaşanan bazı gelişmeleri eleştirdiği konuşması damga vurdu.

Hayırseverler ve vakıf yöneticilerinin de katıldığı Sevgi Sofrası’nda açılış konuşmasını yapan Yönetim Kurulu üyesi Ari Demircioğlu, yönetim Kurulu’nun çalışmaları hakkında bilgi verdi. Vakıf seçimlerini il geneline açmaları nedeniyle önceki yönetici Agop Baltayan ile Büyükdere Kilisesi Vakfı Başkanı Murat Süme’nin Vakıflar Genel Müdürlüğü İstanbul 1. Bölge Müdürlüğü aleyhine dava açtığını hatırlatan Demircioğlu, Danıştay’da süren davada müdahillik başvurusunda bulunduklarını, hukuki haklarını sonuna kadar arayacaklarını söyledi. Najda Demircioğlu başkanlığındaki Kadınlar Kolu’nun hazırladığı Sevgi Sofrası’nda, kiliseye 25 yıldır hizmet veren Muganni Garo Seğposyan’a bir plaket verildi.  

Sevgi Sofrası’nda kapanış konuşmasını yapan Episkopos Sahak Maşalyan, çok sert açıklamalarda bulundu. Maşalyan, “Bilmiyorum burada herkes dikkat edebildi mi? Yönetim Kurulu ne söyledi? Şikâyetleri ne? Bizim en temel sorunlarımızdan bir tanesi,  3-5 kişinin kaldığı semtlerde seçimlerin şeffaf ve doğru yapılıp yapılmaması. Oysa son değişikliklerle bize tanınan bir hak var. Böyle kiliseler, seçimlerini isterlerse il geneline açabilirler. Yeniköy gibi seçmeni azalmış, hiç kalmamış bir yönetimin seçimi İstanbul geneline açmasından daha doğru bir karar olabilir mi? Peki buna itiraz eden, böyle bir semtin seçiminin sadece 10-15 kişiyle yapılmasında yarar görenler, bu cemaatin en aşağılık adamları değil mi?” şeklinde konuştu.

Maşalyan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Onlar zannediyorlar ki biz hiç gelmeyeceğiz, onlar zannediyorlar ki bize senede bir kere selam verecekler, oyalayacaklar ve ondan sonra atalarımızın mirasını kendi istedikleri gibi cebe atacaklar. Bunlar ya çok akıllılar, ya da çok büyük dostları var. Basın da bunlara susar, göz yumar diye düşünüyorlar. Bunlar bir yolunu bulup bizim mallarımıza, mülklerimize konarlar; onları babalarının çiftliği gibi kullanırlar ve ne yapıyorsun diyenlere de kaşlarını çatmış bir şekilde ‘Ben buraları koruyorum siz neredeydiniz?’ derler.”

'Yeni yönetmelik dertlere çare olmalı'

Episkopos Sahak Maşalyan’ın Yeniköy Surp Küd Dıpo Kilisesi Vakfı’nın Sevgi Sofrası’nda yaptığı konuşma, hayli dikkat çekiciydi. Yeniköy Vakfı’nı il genelinde seçim yaptığı için mahkemeye verenleri çok sert bir şekilde eleştiren Sahak Sırpazan’la konuşmasının ardından bir kez daha görüştük. 

  • Sırpazan Hayr, Yeniköy’ün Sevgi Sofrası’nda hayli sert ifadelerle bazı yöneticileri eleştirdiniz. Pek çok toplum üyesinin belki de sizden beklemeyeceği bazı ifadelerle dikkati bu soruna çekmeye çalıştınız. Buna neden gerek duydunuz?

Ortada Yeniköy Vakfı ile ilgili bir sorun var. Yönetim, vakıf seçimlerini il geneline açmış. Yönetim Kurulu’nun seçimleri il geneline açması toplumumuzun istediği, takdir edilesi ve herkesten beklenen bir tutum. Ama birileri çıkıyor, seçimlerde bir hile, düzensizlik yok, sadece seçimleri il geneline açtılar diye Yeniköy yönetimini mahkemeye veriyor. Bu mahkemeye verenler de vakfın eski yöneticileri! Gerçekten çok acı bir tabloyla karşı karşıyayız. İnsanların yüzüne bakarak, ‘Seçimleri az kişiyle yaparız, istediğimiz atı oynatırız, bu cemaat ahmaktır, biz ne yaparsak ses çıkarmazlar’ diyorlar. Asıl ahmak olan onlar, benim Sevgi Sofrası’nda kullandığım aşağılık kelimesi bu düşünceyeydi. Atalarımızın bizlere kalan mirasını toplumla paylaşmayan, zenginliğin üstüne çöreklenenlerin Ermeni cemaatinde yeri olmamalıdır. Aşağılıkça dediğim bu tavrı onaylayacak bir cemaat olmasak bile, yine de biz bu duruma karşı güçlü tepki gösteremiyoruz. Olumlu işler yapanların arkasında durmuyor ve ne yazık ki oy kullanmıyoruz. Bu da bazı insanların ekmeğine yağ sürüyor. Kimseyi umursamadan da kendi bağlantılarıyla işi kotarmaya çalışıyorlar. Bu zihniyettekiler, toplum yararını kendilerine göre düşünüyorlar. Şaibeli pek çok yöneticiye de sorsanız, onlar kendilerini asla toplum düşmanı zararlı unsurlar olarak görmüyorlardır ve kendilerini savunacak bir argüman elbette buluyorlardır. “Bir semti en iyi kendi halkı bilir, o semtle özdeşleşen kişiler o semt için en iyi kararı verir”, diyeceklerdir ve teoride bu doğrudur.

  • Teori öyle ama birkaç semt dışında çok insanımız kalmadı. Bazı yerlerde oy kullanabilecek insanları parmakla sayar hale geldik…

Evet, böyle bir realite var ve gerekenleri yapmalıyız. Burada seçim yönetmeliği sorunu çok kritik bir rol oynuyor ve hâlâ hazırlık aşamasında. Seçim yönetmeliği çıkarsa ve seçimler bölgeye açılırsa bizim açımızdan sevindirici olur. Seçimler bölgesel oldu mu birden fazla liste yarışacak, katılımcılık ön plana çıkacak. Belki kavgalar da artacak ama bu kavgalar demokratik bir şekilde verilirse, toplumumuzun yararına olur. Tabii yönetmeliklerde genellikle bir parantez açarlar. O parantezin içinde imtiyazlı semtler olabilir. İnşallah bu olmaz ve yönetmelik istediğimiz yönde çıkar. Bazılarının da il geneline ilişkin bazı kaygıları var. Bu kaygıların da elle tutulur yanlarını iyi anlamak gerekiyor. Seçim yönetmeliği çıktıktan sonra kimseyi suçlamaya hakkımız kalmayacak. Vakıf seçimlerinde oy kullanacak, icraatlarını beğenmediğimiz, hoşnut kalmadığımız yönetim kurullarından hesap soracağız. Tabii bunu becerebilirsek, çünkü giderek cemaat sorunlarına ilgisini yitirmiş, dejenere olan, cemaatten kopuk bir şekilde yaşayan insanlarımızın sayısı kabarmakta. Bir an önce toplum bilincini vermek, diline, dinine, kültürüne ve cemaat kurumlarına sahip çıkan nesiller yetiştirmemiz lazım. Kaderimiz kendi elimizde, bu konuda okullara ve derneklere önemli bir görev düşüyor.

Kategoriler

Toplum Vakıflar