Radika gibi alçakgönüllü

Vassiliki Papageorgiou’nın ismiyle müsemma albümü ‘EllinoTourkika’, bir o yakaya bir bu yakaya uğrayarak, basit insanların hayat gailesini duru bir dille anlatıyor.

GÖZDE KAZAZ
gozdekazaz@agos.com.tr

1995’ten beri Heybeliada’da yaşayan, kökleriyse İzmir ve Lesvos’a (Midilli) dayanan şarkıcı ve söz yazarı Vassiliki Papageorgiou’nun yeni albümü ‘EllinoTourkika’, Ağustos ayında, Kalan Müzik etiketiyle yayımlandı. 2009’da Atina’da kaydedilen albümü basan şirket, Yunanistan’daki krizin vurduğu çoğu plak şirketi gibi iflas bayrağını çekince ‘EllinoTourkika’nın buralara gelmesi biraz gecikmiş. Fakat ne gam; Kleon Antoniou’un akustik gitarı, Nikos Krallis’in buzukisi, Antonis Maratos’un kontrbası, Engin Arslan’ın bağlama, dede saz, cura ve lavtasıyla yolları döşenen albüm, zamanın geçiciliğine inat eden şarkılarla, beş yıllık gecikmeyi daha ilk notada unutturuyor.

Hem Yunanistan hem de Türkiye’de yaşayıp müzik yapan Papageorgiou’nun yıllar içinde oluşmuş repertuvarı, Ege ve Anadolu’nun halk şarkılarının bir nevi geçit töreni. Bu yeni albüm de, Markos Vamvakaris, Yorgos Zambetas gibi Rebetiko bestecilerinden, Manos Hacidakis ve Mikis Theodorakis gibi, gelenekten beslenen çağdaş popüler Yunan müziğinin ustalarına uzanırken; arada Karacaoğlan, Şah Hatayi (Şah İsmail), Aşık Noksani ve Feyzullah Çınar’ın deyişlerinde duraklıyor. Albümde, Papageorgiou’nun, ‘memleketlisi’ olan şair Sappho’ya öykünerek yazmaya başladığı şiirlerin besteleri de bulunuyor.

İnsan olmanın getirdiği meseleler

Albümü konuşmak için gittiğimiz Heybeliada’daki evinde bizi Vassiliki Papageorgiou ve hem hayatını hem de müziğini paylaştığı Nikiforos Metaxas karşılıyor. Albümün sanat yönetmeni olan Metaxas’a göre tüm bu şarkıları bir araya getiren, ‘söz’ olmuş: “Bu şarkılar seçkinler için değil, halk için yazılmış. Âşık müziğinde de, semahlarda da, güzel Yunan şarkılarında da söz çok önemlidir. Ritim önemlidir, melodi çok da önemli değildir ama söz çok önemlidir.” Sözün ön planda olduğu şarkıların çoğunda olduğu gibi, bu albümdeki şarkılarda da insan olmanın türlü halleri dile geliyor. Papageorgiou, basit hikâyeleri neden bu kadar önemli bulduklarını şöyle anlatıyor: “Âşık deyişleri ve Yunan şarkılarını birbirine bağlayan, insanlığın gerçekliğini anlatıyor olmalarıdır. Acı, ölüm, aşk, hayat... İnsan olmanın getirdiği temel meseleler yani. Bu meseleler bugünlerde sanki biraz ötelenmiş gibi; her zaman mutlu görünmek, gerçekliğin acılarından uzaklaşmak için unutuyoruz bunları. İnsanlığın bu gerçeği medya tarafından bilerek saptırılıyor. Acı, yaşlanma, hastaneler, hapishaneler yok gibi. Geçmişi, geçmişin acısını unutmuş gibiyiz.”

‘Bir olmak’ fikrine inanmıyorum’

Sözün öneminden bahsederken, deyişlerin ve rebetikoların yan yana geldiklerinde yarattıkları ‘yeni dünya’ya da değinmek gerek. Metaxas albümü dinlerken, Feyzullah Çınar’ın bestelediği Âşık Noksani deyişi ‘Gezdim Şu Âlemi’nin ardından gelen, sözü Dimitris Christodoulo’ya, bestesi Zambetas’a ait ‘Ximeromata’ya (Gün Doğarken) kulak kabartıyor: “Sazla, onda sonra gelen lavta arasındaki ritmik benzerliği duyuyor musun? Bu besteleri yapanlar, sözleri yazanlar içgüdüsel insanlardı. Birlikte konuşan, birlikte içen, birlikte şarkı söyleyen insanlardı. Dolayısıyla, içlerinden gelen müzikler de bir yerde örtüşüyor.”

Vassiliki Papageorgiou, albümü şekillendiren bu birlikteliği ‘Anadolu hissi’ olarak tanımlıyor: “Deyişlerde de sevdiğim şey sahici olmaları. Hem icra biçiminde, hem de insanların bir araya gelip çalması anlamında bir özdeşlik var aralarında. Türkiye’de de, Yunanistan’da da, halk müziğinde büyük bir çeşitlilik var. Bu çeşitliliği diri tutmak, küreselleşmeye karşı tek silahımız olacak. ‘Bir olmak’ fikrine pek inanmıyorum, biraz faşizan bir fikir. Çeşitliliği korumamız lazım. Kendimizi ifade etme geleneği, hafızayı korumak için gerekli. Bunu yapamazsak sahiciliğimizi kaybederiz, ottan farkımız kalmaz.”

‘EllinoTourkika’, albümün sonundaki ‘Apo kato ap’to radiki’nin (Radikanın Altında) adlı zeybekte bahsedilen bitki gibi, her yerden beslenen, her yere ulaşan, yalın ve içten bir çalışma. Papageorgiou’nun şu sözleri, albümün, yaşama ve müziğe dair görüşlerini bire bir yansıttığına işaret ediyor: “Yunan kültüründe radika sevilen bir bitkidir. En büyük yoksullukta bile bulunabilir, her yerde yetişebilir, tohumu kolayca büyür. Yani, basit bir hayatı çağrıştırır. İnsan hayatı gibi. İnsan da aslında hayatında ihtiyacı olan her şeyi yanında, çevresinde taşıyor. Ama hayat çok karmaşık bir hale geldi, yapay oldu. Hayatımız radika gibi alçakgönüllü olmalı belki de.”

Kategoriler

Kültür Sanat Müzik