BERCUHİ BERBERYAN

Bercuhi Berberyan

KAPLUMBAĞA

Sokak arası nostalji

Ekmek arası kaşar gibi gelmedi mi size de? Gülümseyerek başlayalım diye böyle bir başlık seçtim. Şişli Belediyesi, Kurtuluş ve Şişli’de resmen sokak arası nostalji yapıyor. Buralardaki ara sokakları önce köstebek yuvası gibi deşiyor, sonra bir süre gürültüden geçilmiyor, sonra da birbiri ardına yükselmekte olan gökdelenlere inat, böyle bir nostalji rüzgârı estiriyor. Ara sokaklar birer birer benim çocukluğumdaki sokakların kötü kopyalarına dönüşüyor. Kuşbakışı görüntüsü güzel olmalı, çünkü dairesel desenler oluşturuluyor.

‘Kötü kopya’ dememin nedeni, ne kadar uğraşsalar da taşları o eski ustalar gibi sıkı sıkı yerleştirememeleri. İnce topuklu bir ayakkabıyla, aralıklara basmadan yürümek epey marifet gerektiriyor. Ama herhalde yağmur yağdığında sular daha kolay emilecek ve kenarlarda dereler oluşmayacak. Umarım, göreceğiz. Benim bu konuyla ilgilenmem kaçınılmaz, çünkü bu değişim çalışmalarının en civcivli yerinde oturuyorum. İkide bir pencereden eğilip, ne kadar ilerlediklerine bakıyorum. Allahtan, taşları dizmeye başladıktan sonra oldukça çabuk ilerliyorlar. Bir günde sokağın yarısını bitiriyorlar.

Ama öncesi berbat... Bir süredir gece o sokaklardan geçmek büyük bir eziyet. Sokak lambalarını da söktüler, insanlar evlerine girebilmek için karanlıkta neredeyse tuzaklar aşmak zorunda kalıyor. Oysa o elektrik direkleri daha yeni konmuştu. Kaldırımlar da söküldü tabii, ki onlar da geçen yıl yenilenmişti. Bir de, iki renkli taşlarla geometrik desen oturtmak için o kadar uğraşmışlardı. Hepsini çatır çatır söktüler. Esas bunu anlamıyorum işte. Madem bir yılda sökecektiniz, neden değiştirdiniz? Bu masrafların ucu nelere bulaşıyor kim bilir... “Söken diken boş kalmaz” derdi büyükannem, bu da o hesap.

Aslında Şişli Belediyesi oldukça iyi çalışıyor, neme lazım... Sokaklar tertemiz, çöpler gecenin bir yarısı da olsa daima vaktinde toplanıyor, hatta 1 Mayıs günü etkinlikleri sonrasında, çöp, kâğıt ve pet şişeden geçilmeyen caddeleri bir saat içinde pirüpak ettiler ama bu sökme-dikme işine sinir oluyorum. Hem eziyet, hem para... Acaba diyorum, her şeyin doğrusunu sınama-yanılma usulüyle mi buluyorlar? Boyuna “Hele bir de şunu deneyelim, bakalım nasıl olacak” mı diyorlar? Kalıcı bir şeyi neden en başından akıl edemiyorlar da zırt pırt bu tür eziyetlere katlanıyorlar yani? İster istemez, insanın aklına sevimsiz şeyler geliyor, içine kuşkular düşüyor. Neyse, daha fazla deşmeyeyim de şimdi, yine birilerinin “Ne yapsak memnun olmuyorsunuz” demesine neden olmayayım. Arada kimlerin cebi doluyor bilemem, zaten o da sorulmaz.

Olan oldu nasılsa ve de daima iş olacağına varıyor, benim ve benim gibilerin yazıp çizmeleri yakınmaktan öteye gidemiyor, bari sonunu biraz komiğe bağlayayım ve gülümseyerek bitirelim de, gönüller hoş kalsın. Bu kez kaldırımları daha önce hiç rastlamadığım bir şekilde yaptılar. Bir kere, oldukça yüksek tuttular, sözde arabalar, tekerleklerini üzerinden aşırıp yarısı kaldırımda park edemesinler diye. Anlamsız, çünkü yine ediyorlar ve sokağın daha büyük bir bölümünü kaplıyorlar. Sonra, ‘Bari tek tarafı kurtaralım’ diye olacak, bir yana iki metrede bir alçak direkler döşediler. Bakalım neye yarayacaklar... Daha önce rastlamadığım şekil ise, tek tek taş döşemeden, tümüyle beton dökerek yapılmış olmaları. Ama görünüşleri gayet düzgün, taş döşenmiş gibi. Bunun nasıl yapıldığını görünce önce çok şaşırdım, sonra biraz daha izleyince çok güldüm. Önce tüm alana betonu döküyorlar. O biraz kuruyor, bir süre kumlu mumlu, iğrenç bir durumda kalıyor. Sonra üzerine yeniden döküp tahtalarla düzlüyorlar. Genişçe bir tahtanın üstünde, metal olduklarını tahmin ettiğim, kareli bölüntüler var. Onu ıslak zemine pat diye bastırıyorlar. Bu sırada bir adam kenardaki çıkıntının üstüne cambaz gibi tüneyip bekliyor. Dibi kareli tahta yere yatırılır yatırılmaz, oradan üzerine atlayıp zıp zıp zıplıyor. Çizgiler derinleşsin de taş döşenmiş gibi görünsün diye. Zıplarken çok eğleniyor, arada bir de türkü tutturuyor. Manzara öyle komik ki... Seksek oynuyormuş gibi... Görülmeye değer.

Gerçi bir tarafı başka, diğer tarafı başka ölçüde karelere bölündü ama demek ki o tahtalardan iki model olarak birer tane var ellerinde. Tek bir tahtayı bekleyip de vatandaşı uzun süre mağdur bırakmamak için, varsın öyle olsun dediler. Ay, varsın olsun da, bakalım bu seferki ne kadar gidecek. Neyse, biz yine gülümseyerek bitirelim.