BERCUHİ BERBERYAN

Bercuhi Berberyan

KAPLUMBAĞA

Bu gidişat nereye?

Geçmişi olmayan bir ülke olmaya doğru gidiyoruz bence. Torunlarımız, hatta çocuklarımız, bizim yaşımıza geldiklerinde, geçmişe dair somut bir şey kalmayacağı gibi okuyacakları bir tarih bile olmayacak belki. Öyle ustalıkla ve sinsi sinsi yok ediliyor ki her şey. Yazılı çizili her şey ve şehirler. Sürekli, sil baştan, yık baştan… Üstelik de herkes bu durumun farkında ve de mutsuz. Sokaktan rastgele birini çevir, sor; kimse memnun değil. En cahilinden en eğitimlisine; kimse hoşnut değil. Bir ‘ben yaptım, oldu’ politikasıdır gidiyor. ‘Astığı astık, kestiği kestik’ kavramı bu aralar herkesin dilinde. “Neden acaba?” demeye gerek yok. İcraat meydanda.

İyi de, madem kimse memnun değil, kimse onaylamıyor, neden engel olunamıyor ve bir türlü sonu gelmiyor? Ay, bunu niye yazdım ki? Cevabı yukarıdaki paragrafta… Bir de Amerikanvari başkanlık sistemi getirilirse, artık neler olur kim bilir? Aslında, “Daha ne olacak yahu? Zaten olacağı kadar olmuş” denebilir. Ben de “Öyle demeyin, bu gidişle bir gün bir de bakarsınız ki Ayasofya’yı bile yerle bir etmişler” derim.

Nasıl yorumlarsınız bilmem ama niyetim bu yazının siyasete meyletmesi değil. O konulara bulaşmayı pek sevmem. Zaten sevilecek bir konu değil. Hele ülkemizde… Benim asıl derdim İstanbul. Güzelim İstanbul. Efsunlu İstanbul. Yok edilmekte olan İstanbul. Yazık edilmekte olan İstanbul. Göz göre göre elden gidiyor ve kimse bir şey yapamıyor. Yıllardır, orasında burasında, hiç yakışmayan eklentilerle, çoktan şehir olmaktan çıktı, tek başına bir ülkeye dönüştü. Hem de hiçbir özelliği olmayan, sıradan bir ülkeye… Anlamsız bir kalabalıkla da karaktersiz bir ülkeye… Yetmedi. Şimdi bir de bu.

Bildiniz. Taksim’e olacaklar depreştirdi böyle İstanbul aşkımı. Bir de boyuna internetten eski İstanbul videoları gelip duruyor üstüme üstüme… Oysa ne dua etmiştim, bir aksilik çıksın da gerçekleşmesin bu asap bozucu proje diye. Olmadı. Başladılar bile. Tek başına bir adam, burnunun doğrultusunda gidiyor. Kimseyi dinlemiyor, kafasına koyduğunu yapıyor. Korkmuyor da babam. Ki bu şehir netameli, öyle fazla deşilmez dibi. Kim bilir neler çıkacak altından ve çaktırmadan yok edilecek.

Zaten öyle pat diye kepçe vurulamaz bir durum varmış. O yüzden de beşer metrekarelik alanlara bölünerek kürekle kazılacakmış. Çepeçevre kazılan yüz metrekarelik bir alanın ortasına gelen beş metrekarelik bölümde, yok edilemez değerde bir şey çıkıverse ne yapacaklar acaba? Artık üstüne bir köprü attırıverirler belki. AKM yapılırken Cenevizlilere ait neler çıkmıştı altından, ben hatırlıyorum. Ne oldu? Vaz mı geçtiler? Bulurlar bir çaresini. Ay depremden de korkmuyorlar. Bir de öyle kürekle kazmanın ne kadar süreceğini düşünün.

Eziyetli olacak ama güzel olacak diyenler de var. Sanki böyle bir güzellik isteyen varmış gibi. Para, paraa… Her şey para. Ucunda para olan hiçbir şeye engel olunamaz bu ülkede. Maslak projesine ne yapılabilecek? Bu teknoloji özürlü ama altın cep telefonlu adamın bir de depreme dayanıksız konut sabıkası varmış üstelik. Şimdi devletin kurumlarıyla işbirliği içine girebiliyor. Nasıl? Para, para… TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi, basına ve kamuoyuna; ‘Maslak 1453 adı altında yapılanlar kent suçudur’ başlıklı bildiriler sunuyor. İşin peşini bırakmayıp mücadelelerini sürdüreceklermiş. Ne olacak sizce? Hiçbir şey.

Taksim Gezi Parkı’ndaki bütün ağaçları kesip, vaktinde yok edilen Topçu Kışlası’nı yeniden yapacaklarmış. Alışveriş Merkezi olmayacakmış. Kültür Merkezi olacakmış. AKM onca yıl perili köşk gibi boş boş durduktan sonra onarılıyor ama o küçük gelirmiş. Çok kültürlüyüz ya…

Eski planı bulamıyorlarmış ama aynısını yapacaklarmış. Eminim yaparlar. Swiss Hotel gibi oteller yapıldığında o bölgenin altındaki tüm kanalları kapattılar ve şu anda lâğım kokan Dolmabahçe Sarayı, dipten dipten çürüyor. O da yıkılırsa aynısını yaparlar artık.

En komiğime giden de Kültür Merkezi’nin ortasına yapılması planlanan buz pisti. Her kuş tamam bi karga eksik. Ayol o buz işi yürümez bu şehirde. Kaç kere denendi. Başbakan bir konuşmasında dedi ki “Birkaç ağaç kesiliyor diye ne abartıyorsunuz? Koskoca kültür merkezi yapacağız size, ne güzel önünde resim çektirirsiniz.” Bak bu iyi işte. Bir de miting falan yapmak için o suların bulunduğu yere ve Galatasaray’daki dar alana sıkışıyordu insanlar. Şimdi buyurun size koca meydan. Yapın mitinglerinizi, yiyin biber gazlarınızı. Haa bu arada o meydana da uçarak gidecekler. Yok yok metroya binecekler. Sinirleniyorum yine.

Aah İstanbuul, İstanbul olalııı hiç görmediii böyle kedeeer!

Yeni nesil bunları bilmeyecek. Bizim nesil zor nesil. Bence biz, ölelim artık.