KARİN KARAKAŞLI

Karin Karakaşlı

ÜVERCİNKA

Çok güzelsiniz, çok çapulcu

 

Günler zamanın genleştiği ama sanki hep aynı günün yaşandığı bir tuhaflıkta asılı. TOMA’lar, akrepler, içinde kask, gaz maskeleri ve kalkan yığınları bulunan dizi dizi belediye otobüsleri şehrin her yerinde. Çevreleri ise siyahlı çevik kuvvet ve türlü çeşit kıyafetli sivil polis dolu.

Sanki bir ömür böyle konuşlanmışçasına orada duran polislerin yanından gelip geçip devam eden hayatı; meydanı, caddeyi yürümeye kalktığınızda yiyeceğiniz tazyikli su ve biber gazı kesiyor. Öncesinde mutlaka Başbakan’ı grup toplantılarında ya da miting alanlarında bağırırken görmüş oluyorsunuz. Ne zamandır, artık ‘bunlar’sınız, vatandaş değil...

İçim sıkça daralıyor ve duygusunu hep içimde yaşatmaya çalıştığım fotoğrafların arasında yine o resme gidiyorum. Yönetmen Fatih Akın ve oyuncu Sibel Kekilli birbirlerine sıcacık sarılmış, sol yumrukları yüz ifadeleriyle orantılı bir matraklık içinde havaya kalkık, Fatih Akın’ın elinde tam ortalarında duracak şekilde küçük bir kâğıt var. Üzerinde yamuk bir el yazısıyla, tek bir sözcük yazılı: Çapulcu.

İlk gördüğümde “Çok güzelsiniz, çok çapulcu” demiştim. Hâlâ da öyleler. 2004’te Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı Ödülü’ne layık görülen ‘Duvara Karşı’da kesişmişti yolları. Fatih Akın’ın o samimi üslubuyla akıp giden ‘Sinema, Benim Memleketim’ başlıklı kitap, onların yönetmen-oyuncu hikâyesini de anlatıyordu. Şimdi ise o iki kimliklilik ve kimlik sınırlarına isyan eden özgürlük noktasında durmuş, çapulcu olduklarını ilan etmişlerdi dünyaya.

Tepkiler gecikmedi. Filmin başarısının hemen sonrasında manşetlere çıkan Sibel Kekilli’nin eski porno filmleri bir kez daha anımsatıldı. Habervaktim.com sitesi ‘Gezicilere Pornocu Desteği’ başlığı altında, ünlü oyuncuyu ‘Alman vatandaşı pornocu’ diye tanımlayarak, “Hükümet’in ılımlı tekliflerine rağmen ‘direnmeye devam edeceklerini’ açıklayan Gezi Parkı provokatörlerine bir destek de pornocu rezilden geldi” diyebildi.

Dikkat buyurun, hazzedilmediğiniz zaman hemen yabancı ve dışarlıklı ilan edilirsiniz. Mihrak olmanın raconu budur. Oysa Kekilli’ninki benzersiz bir başarı hikâyesidir. Yadsımadığı o geçmişin üzerine muhteşem bir oyunculuk kariyeri inşa etti. O geçiş dönemini en yakın tanığı olan Fatih Akın’a, hiç o porno filmleri izleyip izlemediği sorulduğunda, yönetmenin verdiği yanıt, bugün o çapulcu karesindeki sıcaklığı da açıklıyor: “Çekimler sırasında o görüntüler kafamda olsun istemedim, daha sonra da beni ilgilendirmedi.”

Bu kadar net. Bu berraklık, Gezi Parkı direnişinin ruhunda da saklı. Ve Akın’la Kekilli, kimlik kapanlarına kısılı kalmadan, Almanya’yı ve Türkiye’yi bir arada yaşıyor, yaşatıyor ruhlarında. Her ikisi de sinemacılar, oyuncular ve yazarların, Almanya Başbakanı Angela Merkel’e yönelik açık mektubuna imza koydu. Merkel’e Türkiye’de halka karşı şiddetin sona erdirilmesi için devreye girmesi çağrısında bulunan mektup, “Lütfen seyirci kalmayın” diyordu.

Sonra Fatih Akın kendi de bir mektup yazdı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e ithafen, Türkçe ve Almanca olarak kaleme aldığı açık mektubuna, “Sayın Cumhurbaşkanım. Belki duymamışsınızdır diye düşünerek yazıyorum. Dün akşam saatlerinde yeniden başlayan polis şiddeti sonucunda yüzlerce insan yaralanmıştır” diye başlamıştı.

Hepimizin tanık olduğu saldırıları, kayıpları, terörist muamelesi gören gönüllü doktorları, gözaltına alınan avukatları, evlere kadar giren gaz bombalarını, susturulan medyayı kısacık, yalın cümlelerle anlatan mektubun son bölümü çarpıcıydı:

“Ve siz, susuyorsunuz. Çok değil, on yıl önce, temel hak ve özgürlükleriniz için mücadele eden siz ve sizin partiniz... Bu halkı en iyi sizin anlamanız gerekmez mi? İktidar gömleğini giyen diğerleri gibi vicdanınızı soyunup bir tarafa bıraktığınızı düşünmek istemiyorum.”

Hesap kitap yapmadan, sadece başka türlü nasıl yaşanır bilmeden, elinden geleni yapmanın ve kendini var eden bütün parçalara sahip çıkmanın tavrı bu. “Ben yeniliğe, deneyimlemeye, meydan okumaya ihtiyaç duyuyorum” demiş olan bir adamın ve “Sen insanların kanadını kesmeyi deneyebilirsin ama bunu başaramayacaksın. Türkiye’de hala demokratik, özgürlükleri ve hakları için savaşan insanlar var” demiş olan bir kadının tavrı.

En çok da bu yüzden çok güzeller, en çok da bu yüzden çok çapulcu.