VAHAKN KEŞİŞYAN

Vahakn Keşişyan

Bölünen Suriye

Suriye’nin bölündüğü, artık bir gerçek. İktidar bütün imkânlarını seferber ederek, zaten kendi kontrolünde olan bölgelerde varlığını pekiştirmeye çalışırken, muhalefet güçleri de, zaman zaman birbirleriyle çatışarak da olsa, iktidarın giremeyeceği alanlar yaratma gayretinde. Öte yandan, Kürtler de kendi bölgelerinde günden güne konumlarını sağlamlaştırmakta, çeşitli gruplarla çatışmalara girmekte; ancak herkes biliyor ki, orası Kürtlerin bölgesi

İktidar, özellikle, Suriye’nin kıyı şeridindeki Alevi bölgelerinde duruma hâkim. Şam, bir Sünni şehri olmasına rağmen, hâlâ iktidarın en önemli merkezi. Kıyı şeridi ile Şam’ı birbirine bağlayan, Humus şehri. İktidar şimdi Humus için çarpışıyor. El Kuseyr’deki çarpışmalar, Humus’u almak içindi. İktidar Hizbullah’ın yardımıyla bölgeyi ele geçirdi; bu alanların dışında kalan bölgeleri kurtarma konusunda büyük bir gayret göstermiyor.

Muhalif güçleri oluşturan farklı gruplar, Der Zor’u, Rakka’yı ve Halep’in özellikle Hıristiyanların yaşadığı merkezi semtlerinin dışında kalan geniş bir alanı işgal etmiş durumdalar. Bu şehirleri birbirlerine bağlayan hat, Fırat Nehri boyunca, Halep’e kadar uzanıyor ve muhalefete direnen Suriye’yi temsil ediyor. Bu hat aynı zamanda Türkiye’nin İskenderun bölgesini Irak’a bağlıyor. Diğer yandan muhalif grupların kendi aralarındaki yoğun mücadeleler yaşanıyor. İslamcılar kendi egemenliklerini hem muhalefete, hem de muhalefetin işgali altında bulunan bölgelere dayatmaya çalışıyor.

Muhalif İslamcı güçler Irak’tan Halep’e uzanan yol üzerinde iktidarlarını yaygınlaştırmak için diğer muhalif güçlerle ve Kürtlerle çarpışmaya hazırlar. Kürtler ise kendi bölgelerinde, Kamışlı, Hasake, Kobani ve Halep’in kuzeyine hâkimler. Kobani’yi ele geçirmek için büyük bir savaş veriliyor. İslamcıların Kürtleri kırıma uğratması, Türkiye’nin doğrudan etkisi dışında, bu açıdan da değerlendirilmeli. Irak ve Suriye İslam devletinin yani El Kaide’nin bu bölgesel savaşına hem Irak’ta, hem de Suriye’de, coğrafi anlamda da, siyasi anlamda da direnenler Kürtler.

Kobani, muhalifler ile Kürt bölgeleri arasındaki sınırı oluşturduğundan, kritik bir nokta. Muhalifler ile iktidar güçleri arasında sınır oluşturan Han el-Asal da aynı kritik özelliğe sahip. Geçen ay o bölgede yüzlerce Suriye askeri, El Nusra cephesi tarafından öldürüldü. Bugün ise Kobani’de bir başka kırım yaşanıyor. İslam muhalefetinin toprak gaspı ve ganimet kaygısıyla sınırları genişletme mücadelesi günden güne yoğunlaşıyor.

Suriye’nin içinde bulunduğu bu savaş gerçekliği, kaçınılmaz olarak bütün Suriyelileri etkiliyor. Üç yıldan beri silahtan ve çatışmadan uzak durmaya çalışan gruplar, ister istemez, yavaş yavaş o yönde adımlar atıyorlar. Örneğin, varlıkları tehdit altında olan Hıristiyanlar, silahlı mücadeleye girecekler mi, yoksa iki patriğin rehin tutuluyor oluşu, hareketlerini kısıtlıyor mu? Hıristiyanların olası bir ters hareketi, korkunç sonuçlar doğurabilir. Savaşın daha başında, 11 Lübnanlı Şii’nin Hizbullah’a uyarı anlamında kaçırılması henüz akıllarda. Belki din adamları da bu amaçla kaçırılmışlardır. Böylece Hıristiyanlar İslami muhalefete karşı etkisizleştirildiler.

Mevcut gerçeklik içinde, Hıristiyanlar ya İslam muhalefeti tarafından işgal edilen bölgeleri bırakıp iktidarın elinde olan alanlara kaçacak, ya da Müslümanların işgal ettiği bölgelerinde kalıp, onarın rehineleri olacaklar.