‘Son 200 yılda dininden ötürü baskı gören oldu mu?’ diye soranlara

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay'ın son 200 yılda kimlerin dini inancı nedeniyle baskı gördüğüne dair soru nergesiyle aynı gün tarihçi Taner Akçam’ın yeni kitabı okuyucuyla buluştu. Kitapta soru önergesine cevap niteliğinde pke çok çarpıcı örnek yer alıyor.

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, 8 Aralık Pazartesi günü, Meclis’te Başbakan Ahmet Davutoğlu’na yönelttiği soru önergesinde, son 200 yılda kimlerin dini inancı nedeniyle baskı gördüğünü sordu. Altay, Davutoğlu’nun yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na sunduğu önergede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta yapılan Din Şurası’nda “Türkiye’de Müslümanların son 200 yılda baskı altında olduğunu, bunu yapanların da kendilerine din yerine yurttaşlık diye bir şey koyduklarını ve ona inandıklarını” belirttiğini, Osmanlıca’nın da bazı kesimler istese de istemese de öğretileceğini söylediğini anımsattı.  AK Parti iktidarı döneminde baskı altında Müslüman olup olmadığını, hükümete baskı altında olduğuna dair başvuruda bulunulup bulunulmadığını soran Altay’ın soru önergesinde yer alan sorulardan biri de “Son 200 yıllık sürenin hangi döneminde kimler dini inanç ve ibadetleri nedeniyle baskı görmüştür?” ifadesiydi. 

Örnek çok

CHP’li Engin Altay’ın soru önergesini TBMM’ye verdiği gün, tarihçi Taner Akçam’ın yeni kitabı Türkiyeli okuyucuyla buluştu. ‘Ermenilerin Zorla Müslümanlaştırılması’ başlıklı kitapta, Altay’ın sorduğu “Son 200 yıllık sürenin hangi döneminde kimler dini inanç ve ibadetleri nedeniyle baskı görmüştür?” sorusuna cevap niteliğinde pek çok çarpıcı örnek yer alıyor.

Bunlardan ilki Taner Akçam’ın, tarihçi Selim Deringil’e referansla verdiği bir örnek: “… 23 Ağustos 1843’te Avakim adlı bir Ermeninin, yeniden Hıristiyanlığa döndüğü için kafası kesilerek öldürülmesinden sonra, Batı’nın gösterdiği büyük tepki, din değiştirmedeki düzenlemeyi kaçınılmaz kılmıştı.”

Kitaptan bir başka örnek ise 1850 yılına ait. Girit’teki Osmanlı ordusunun komutanı Müşir Mustafa Naili Paşa’nın İstanbul’a yazdığı resmi mektup, o dönemde Giritli Hristiyanlar için hayatın hiç de kolay olmadığını bütün çıplaklığıyla gösteriyor: “Paşa oldukça uzun yazısında, İslam’a uygun olmamasına rağmen, reaya  kızların dağlara kaçırılması veya Müslüman evlerde hizmetçi olarak çalışan Hıristiyanların gözleri korkutularak Müslüman olmaya zorlanmaları, daha sonra bu çocukların yerel mahkemelere getirilip Müslüman olacaklarını beyan ettirilmelerinin son derece yaygın uygulamalar olduğunu aktarmaktadır. (…) Paşa’ya göre, hükümetin önerdiği tüm idari önlemlere rağmen bu zorlamaların önünü almak çok zordur.

1894-96 dönemi

Kitapta yer alan en çarpcı örneklerden biri de 1894-96 dönemine ait: “1894-96 katliamları boyunca, kadınların ve genç kızların Müslüman evlere kapatılarak zorla Müslüman yapılmak istenmesi; genç çocukların kaçırılarak Müslüman evlerine alınması; basılan Ermeni köylerinde tüm halka Müslüman olmaları için baskı yapılması; erkeklerin toplu olarak zorla sünnet ettirilmeleri ve kiliselerin camiye çevrilmesi yaygın pratiklerdi. Kasım 1895’te Harput’tan yazan bir misyoner, ‘Bölgedeki iki köyde 600 kişi sünnet edildi’ bilgisini geçer. Yine Harput’un bir köyünde 70 yaşında bir papaz, direğe bağlandıktan sonra herkesin gözü önünde zorla sünnet edilir. Bir başka köyde bir papaz, kilisenin kulesinden zorla ezan okutturulduktan sonra öldürülür. Bazı köylerde Müslümanlığı zorla kabul eden Ermeniler, bunu kabul etmeyen akrabalarını öldürmeye zorlanır.”  

Bundan 150 yıl öncesine ait sadece bu birkaç örnek bile, bu topraklarda “Son 200 yıllık sürenin hangi döneminde kimler dini inanç ve ibadetleri nedeniyle baskı görmüştür?” sorusunun cevabını ortaya koymaya yetiyor. Taner Akçam’ın yeni kitabı, bu toprakların son 200 yıllık tarihinin karanlık yüzüne ışık tutuyor.   



Yazar Hakkında

1967 İstanbul doğumlu. Agos yazı işleri müdürü ve kitap eki Kirk'in editörü; güncel politika, dini akımlar, tarihle ilgili güncel tartışmalar ve yeni çıkan kitaplar hakkında haberler yapıyor.