Bakalım Erdoğan’ın davetine kimler katılacak?

Çanakkale Savaşı’nın iki sembol tarihi olan 18 Mart ile 25 Nisan’ı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çanakkale davetinin 23-24 Nisan denk getirilmesinin ne anlam ifade ettiği bu aralar gündemin ana tartışma konusu. ‘Çanakkale Savaşı Siperin Ardı Vatan: Türk Cephesinden 1915 Deniz ve Kara Muharebeleri’ kitabının yazarı, ve #Tarih dergisinin genel yayın yönetmeni Gürsel Göncü’yle Çanakkale ve 24 Nisan’ı konuştuk.

Geçen Cuma, Milliyet gazetesi Ankara Temsilcisi Serpil Çevikcan imzasıyla çıkan bir haberde, Cumhurbaşkanı Erdoğan imzasıyla 102 devlet veya hükümet başkanına 23-24 Nisan tarihleri için Çanakkale davetiyeleri gönderildiği belirtiliyordu. Davetiyeye göre, 23 Nisan’da İstanbul bir Barış Zirvesi toplanacak, 24 Nisan’da ise Çanakkale’de bir anma toplantısı gerçekleştirilecek. 

Davetiyenin gittiği liderlerden biri de Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’dı. Sarkisyan, davete cevap vermekte gecikmedi. Dünya ve Türkiye basınında da, davet tarihi olarak 23-24 Nisan’ın seçilmesinin, Ermeni Soykırımı’nın 100. yıldönümünü gölgede bırakma çabasının ürünü olduğu yönünde haber ve yorumlar yer aldı.

Gazeteci Gürsel Göncü, 1998-2004 yılları arasında Çanakkale’nin bir köyünde yaşamını sürdürdü. Bu yıllarda Çanakkale Savaşı üzerine çalışan Göncü’nün yazdığı ‘Çanakkale Savaşı Siperin Ardı Vatan: Türk Cephesinden 1915 Deniz ve Kara Muharebeleri’ başlıklı kitap, kamuoyunda büyük ilgi görmüştü. Halen #Tarih dergisinin yayın yönetmeni olan Gürsel Göncü ile Çanakkale Savaşı’nın iki sembol tarihi olan 18 Mart ile 25 Nisan’ı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çanakkale davetinin 23-24 Nisan denk getirilmesinin ne anlam ifade ettiğini konuştuk. Gürsel Göncü’nün konuyla ilgili yorum ve değerlendirmelerini sunuyoruz.  

“Öncelikle Çanakkale Savaşı’na nasıl bir sürecin sonunda gidildiğiyle başlayalım. Ağustos 1914’te savaş başladıktan sonra, bunun Avrupa özelinde kısmi bir sıcak çatışma olacağı ve en geç o yılın Noel’inde biteceği öngörülüyordu. Savaş için iki tarafın da paylaştığı bu öngörü, maalesef doğru çıkmadı. Savaş uzayınca, İngilizler, yeni bir cephe açmaya karar verdi. Yeni cepheyi Çanakkale’den açmak kâğıt üzerinde mantıklıydı, çünkü Osmanlı devleti savaş dışı bırakılırsa İngiltere ile Rusya aynı hat üstünde birleşecek, bu da Almanya’yı zor durumda bırakacaktı. Bu bakış açısıyla, Çanakkale boğazını gemilerle zorlayıp geçmek ve İstanbul’u teslim almak hedefleniyordu. Dönemin İngiliz donanması, bugünün ABD donanması gibi dünyanın en güçlü donanmasıydı. 

18 Mart’ın anlamı

18 Mart’ta İngiliz donanması, Çanakkale Boğazı’nda harekete geçti ama pek çok nedenden ötürü Boğaz’ı geçmeyi başaramadı. O gün, İngiliz donanmasının 6 savaş gemisi, savaş dışı kaldı. Boğaz’daki topçular ve onları koruyan mayınlar Çanakkale Boğazı’ndan temizlenmeden bu geçişin imkânsız olduğunu anlayan İngilizler ve müttefikleri, kara harekâtına karar verdiler. İşte bu kara harekâtı, 25 Nisan’da sabah 4 sularında başladı ve 8,5 ay süren ve binlerce insanın ölümüyle sonuçlanan Çanakkale kara muharebeleri de başlamış oldu. 18 Mart’ta deniz muharebesi olmuş ve bitmiştir, oysa 8,5 ay süren kara muharebeleri çok daha önemlidir.

18 Mart’ta İngiliz donanmasının Çanakkale’ye gelmesi, İstanbul için çok büyük bir travmaya neden oldu. Bu yüzden de kolektif hafızada derin bir iz bıraktı. O travma sonucunda, İngiliz donanmasının Çanakkale’yi geçememesi de İstanbul’da büyük bir zafer duygusuna neden oldu. Bu nedenle olsa gerek, sonraki kuşaklar için Çanakkale Savaşı deyince, akla 18 Mart tarihi gelmeye başladı. İlköğretimden başlayarak okullarda da bu bakış açısı hâkim oldu.

“1990’larda Avustralya ve Yeni Zelanda’dan gelen Anzakların torunları sayesinde, Türkiye’de Çanakkale kara muharebelerinin önemi tekrar hatırlandı. Yani, 25 Nisan’ı, Anzaklar sayesinde öğrendik.”   

Anzaklar sayesinde

1990’larda Avustralya ve Yeni Zelanda’dan gelen Anzakların torunları sayesinde Türkiye’de Çanakkale kara muharebelerinin önemi tekrar hatırlandı. Bir başka deyişle 25 Nisan’ı Anzaklar sayesinde öğrendik.   

25 Nisan çok önemli bir gün. 24 Nisan’la birlikte düşünürsek bu coğrafyada yaşayanlar için tarihi bir fırsat olarak değerlendirilebilirdi. İki tarih de büyük can kayıplarının yaşandığı dönemlerin başlangıcını ifade ediyor. Çanakkale Savaşı’nı sadece askeri kahramanlık olarak değil binlerce insanın öldüğü çok büyük bir acı olarak görmek gerekir. 24 Nisan’da başlayan Ermeni katliamlarının ve 25 Nisan’da başlayan Çanakkale Savaşı’nın kurbanlarını ortak olarak anabilirdik. Bu toplumun ihtiyacı olan yüzleşme için de fırsat olurdu. Ama gördüğümüz kadarıyla, ‘Çanakkale’yi iyice parlatalım ki öteki gölgede kalsın” anlayışı maalesef ağır basıyor. Bunu siyasi bir manevra hâline getirmek, en basit ifadesiyle yakışıksız bir tutum. Üstelik bu şekilde bir yere de varamazsınız.” 

Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın cevabı: “İnceliksiz bir tavır’

Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Çanakkale daveti’ne 17 Ocak’ta yazılı bir açıklamayla cevap verdi. Sarkisyan’ın cevabını okumak için tıklayınız.

Kategoriler

Güncel Gündem



Yazar Hakkında

1967 İstanbul doğumlu. Agos yazı işleri müdürü ve kitap eki Kirk'in editörü; güncel politika, dini akımlar, tarihle ilgili güncel tartışmalar ve yeni çıkan kitaplar hakkında haberler yapıyor.