HDP’den Bozdağ’ın görevden alınması için gensoru önergesi

HDP Grup Başkanvekili Çağlar Demirel ve milletvekili İdris Baluken, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın görevden alınması için meclise gensoru önergesi verdi.

HDP’li vekillerin TBMM'ye sunduğu gensoru önergesinde, "Ülkede yaşanan hukuksuzluk ve ağır hak ihlallerinde üst düzeyde sorumluluğu bulunan Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ hakkında gensoru açılması ve Anayasa ve İçtüzük hükümleri gereğince görevinden alınması elzemdir" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Çağlar Demirel ve İdris Baluken'in TBMM'ye sunduğu gensoru önergesi şu şekilde: 

"Ülkede yaşanan hak ihlalleri ve uygulanan cezasızlık politikaları neticesinde oluşan gayrı hukuki durum ve bilhassa Anayasanın ihlal edilmesine dair gelişen pasif yaklaşımları nedeniyle hukuk kurallarının uygulanmaması, kuvvetler ayrılığı ilkesinin göz ardı edilmesi noktasında sorumluluğu bulunan Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ hakkında, Anayasa'nın 98'inci ve 99'uncu, TBMM İçtüzüğü'nün 106'ıncı maddeleri uyarınca Gensoru açılmasını arz ederiz. Uzunca bir süredir Anayasa başta olmak üzere uluslararası sözleşmeler ile iç mevzuatın uygulanmadığına ve hak ihlallerinin giderek meşrulaştırıldığına, hukuksuzluğun hâkim kılındığına şahit olmaktayız. Kuşkusuz yaşanan tüm bu atmosferde Sayın Bozdağ'ın üst düzey sorumluluğu mevzubahistir. Türkiye halklarının en çok ihtiyaç duyduğu ve medet umduğu adalet mekanizmasının çökmüş olması; eşitsiz ve ayrımcı uygulamaların yaygınlaşması neticesinde toplumda adalet duygusu zedelenmiş, yargıya olan güven yok olmuştur. Adalet Bakanı, toplumsal adaleti temsil etmek yerine ülkenin kaosa sürüklenmesinde etkin rol oynamakta; toplumu ayrıştırıcı söylemleri ile yargı erkini baskı altına almakta ve kuvvetler ayrılığı ilkesini hiçe saymaktadır.

“Anayasa’yı ihlal etmiştir” 

Sayın Bakan; cumhurbaşkanının Anayasa Mahkemesi'nce verilen bir karara ilişkin "Karara uymuyorum, saygı da duymuyorum" sözlerinin ardından "Hiç tereddüdüm yok. Doğrudan Anayasa'yı çiğnemektir bu" demek suretiyle hukuk devletlerinde esas ilke olan hukukun üstünlüğünün korunmasını ve Anayasa'yı ihlal etmiştir. Hukuk herkes içindir prensibi Sayın Bakan nezdinde önemini yitirmiş; yasaları tek taraflı yorumlama ve uygulama noktasına gelinmiştir. Öyle ki Bakan; Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısında sadece HDP'li milletvekillerine uygulanan cezaevlerinde ziyaretçi yasağının gündeme gelmesi üzerine "…Temmuz ayından sonra Türkiye'mizde artan terör olayları nedeniyle bu konuda takdir hakkı Adalet Bakanına aittir. ….Ben bu cevabımı söylüyorum, açıkça söylüyorum, takdir hakkı Bakan olarak bana ait. Ben de vermedim diyorum….İşte HDP'li vekillerinkini diyorum” diyerek uyguladığı ayrımcı politikaları dile getirmekten çekinmemiştir.  

“17-25 Aralık’ta Bakanların suçunu gizledi” 

Sayın Bakanın ayrımcı politikaları sadece bu örneklerle sınırlı değildir kuşkusuz. 17-25 Aralık operasyonları sırasında bakanlar hakkındaki soruşturma dosyalarının takipsizlikle neticelenmesi doğrultusunda sürekli kanun değişiklikleri içeren yasa tasarılarına imza atmış; 8 ay önce olumlu düzenlemelerle ele aldığı ceza usul mevzuatında bakanların suçlarını gizleyecek öneriler getirmiş, hakeza HSYK'da 4 yıl içinde tam 3 kez değişiklik yapılarak yargı erki doğrudan kendisine bağlanmıştır. Adalet Bakanı Partisini koruyup kollamak adına yasa metinleri düzenlerken öte yandan kolluk görevlilerinin doğu ve güneydoğuda yaptıkları hiçbir eylemden sorumlu tutulmamasına dair kanun taslağı hazırlıklarını yürütebilmektedir. İşbu yasa tasarısı ile amaçlanan kolluk görevlilerinin daha yargılanmadan cezasızlık daha doğrusu bir nevi dokunulmazlık zırhı ile donatılmasıdır. 

Musa Çitil’in beraati 

Bu suçlara ilişkin STK'ların çabalarıyla açılan davalara beraat kararları verilmiş, hakkında 13 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen Musa Çitil beraatının ardından Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanlığı'na terfi ettirilmiştir. Öte yandan devam eden sokağa çıkma yasaklarından kaynaklı hak ihlallerine uğrayan, kolluk görevlilerinin şiddetine maruz kalan, yaşam hakkı ihlal edilen, çıplak bedenleri teşhir edilen, cenazesi yerlerde sürüklenen vatandaşın maruz kaldığı haksızlık yargıya taşınmamış, hiçbir fail hakkında soruşturma dahi açılmamıştır. Mevzuata aykırı bir biçimde uygulanan sokağa çıkma yasaklarına ilişkin AYM başvurularının reddi, AİHM tarafından verilen tedbir kararlarının uygulanmaması da aynı politikanın devamı niteliğindedir. Gelinen noktada, Bakan yargıda çifte standart ve cezasızlık politikalarında başı çekerek, yargıyı yönlendirmektedir. 

“HDP yargı eliyle işlevsiz kılınıyor” 

Adalet Bakanı tarafından yapılan açıklamalar ve uygulamaya koydukları konsept ile yargı erki, HDP'yi siyaset sahasının dışına çekmeye yönelik bir silah olarak kullanılagelmektedir. Yüzlerce HDP binası yakılıp yıkılıp tahrip edilirken, hatta genel merkez binamız kundaklanırken hiçbir sorumlu hakkında etkin bir yargılama yürütülmemiş, sorumlular cezasızlıkla ödüllendirilmiştir. Buna karşın; her ilde onlarca HDP'li yönetici gözaltına alınıp tutuklanarak, milletvekilleri hedef gösterilerek HDP yargı eliyle işlevsiz kılınmaya çalışılmaktadır. Yargı organları hukukun üstünlüğünü değil, yalnızca AKP'nin çıkarlarını gözeten mekanizmalara dönüşmüş durumdadır. Açıklamış olduğumuz hususlar doğrultusunda ülkede yaşanan hukuksuzluk ve ağır hak ihlallerinde üst düzeyde sorumluluğu bulunan Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ hakkında gensoru açılması ve Anayasa ve İçtüzük hükümleri gereğince görevinden alınması elzemdir."

Kategoriler

Güncel Türkiye Gündem



Yazar Hakkında