HDP’de ‘Demirtaş sonrası’ riskleri

11 Şubat'taki HDP kongresi öncesinde HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın aday olmayacağı açıklamasını Dicle Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun ve Dokuz Eylül Üniversitesi’nden ihraç edilen Prof. Dr. Ayşen Uysal değerlendirdi.

HDP, 11 Şubat’ta 3. Olağan Büyük Kongresini gerçekleştirecek. Kongre öncesinde HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş aday olmayacağını açıkladı. Demirtaş’ın açıklaması tartışmalara yol açtı. Demirtaş, halen tutuklu bulunduğu Edirne F Tipi Cezaevinden, önümüzdeki kongrede aday olmayacağına dair bir açıklama yolladı. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:  

“11 Şubat'ta gerçekleşecek olan Olağan Kongremizde, Parti Meclisimiz, Merkez Yürütme Kurulumuz ve diğer yönetim organlarımızda güçlendirme amacıyla değişikliklere gidilecektir. Yeni siyasal mücadele dönemini daha güçlü karşılamak, demokratik siyasete demokrasi kültürünü kazandırmak, koltuk ve makam için değil halk adına siyaset yapma bilincini geliştirmek ve yeni arkadaşlarla, yeni bir heyecanla yola devam etmek için bu kongrede Eş Genel Başkanlığa aday olmayacağımın şimdiden bilinmesini istiyorum”

Demirtaş’ın ardından HDP Genel Merkezi de açıklama yaptı. HDP’nin açıklamasında, “Koltuk ve makam için değil halk adına siyaset yapma bilincini geliştirmek ve yeni arkadaşlarla, yeni bir heyecanla yola devam etmek için bu kongrede Eş Genel Başkanlığa aday olmama' kararını üzüntü ama saygıyla karşılıyoruz” ifadeleri yer aldı.  

Dicle Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun ve Dokuz Eylül Üniversitesi’nden ihraç edilen Prof. Dr. Ayşen Uysal, Demirtaş’sız HDP’nin kaşı karşıya kaldığı riskleri değerlendirdi.

Batıdaki etkisi

Demirtaş’ın Eş başkan olmamasının HDP’ye tesiri olacağını söyleyen Vahap Coşkun, Demirtaş’ın en önemli özelliğinin HDP’nin geldiği geleneksel tabanın üzerinde bir oy oranına ulaştırması olduğuna dikkat çekti.

 “Demirtaş’ın liderliği sürecinde HDP yüzde 5-6 bandından yüzde 13’lere ulaştı. En önemli etki, Demirtaş’ın farklı toplumsal kesimlerle iletişime girebilme ve farklı kesimlere açılabilme becerisiydi. Demirtaş’ın ayrılması HDP için soruna yol açabilir. Bölgedeki oy tercihleri değişmez belki ama Türkiye’nin batısındaki HDP sempatisinde Demirtaş’ın önemli bir etkisi vardı. Bunun kaybedilmesi soruna yol açar. Önümüzdeki dönemde , bu boşluğu kaldırıp kaldıramayacakları konusunda HDP’yi önemli bir imtihan bekliyor.  Demirtaş’ın yerine bazı isimler zikrediliyor. Bu isimlerden bu partiyi daha büyük alanlara, daha farklı kesimlere taşıma konusunda ciddi bir sorun olacağı görülüyor.”

‘Gündemi belirliyor’

Prof. Dr. Ayşen Uysal da Demirtaş’ın kitleleri mobilize edebilme başarına dikkat çekerek Demirtaş’ın Eş Başkan olmaması durumunun HDP için bir risk olduğunu vurguladı.

“Demirtaş cezaevindeyken dahi kitleleri mobilize edebiliyordu. Bu tür dönemlerde kitleleri mobilize edebiliyor olmak, duygulara seslenmek önem taşıyor. Demirtaş’ın bu konuda inanılmaz bir kapasitesi var. Sadece Demirtaş’ın kitabı ‘Seher’i dahi düşündüğümüzde, kitaptan sonra kitleleri nasıl mobilize ettiğini gördük. Aynı zamanda HDP’ye oy veren sempati duyan aydınların, eli kalem tutanların kitap hakkında yazmaları, insanların ellerinde kitapla imza kuyrukları oluşturması, bir başkasının kitabıyla fotoğraflar çektirmesi ve bunları sosyal medyada yaygınlaştırması bir mobilizasyon aslında. Cezaevinden, örgütlenmeyi ve insanları harekete geçirebilmesinin bir örneği. Yazdığı yazılarla halen gündemi belirleyebilme kapasitesi var. HDP bir toplumsal hareket partisi sonuçta. Tek isme indirgenecek bir hareket değil. Bu durum toplumsal hareket partilerinin ortak özelliğidir. Demirtaş’ın başarısı ise bir toplumsal hareket partisini mobilize etme başarısıdır. Onun başkan olmaması durumunda bu hareketin sekteye uğraması gibi bir riskle karşı karşıyayız.” 

Kategoriler

Güncel Türkiye Gündem



Yazar Hakkında

1985 doğumlu. Güncel politika, insan hakları, azınlık mülkleri ve Kürt meselesi üzerine haberler yapıyor. Musa Anter Gazetecilik Ödülleri 2008 yılı en iyi haber ödülü sahibi.