Hayat yolculuğu bitti ama tamamlanmadı

Çok sevildi Harut, bütün kardeş toplumlarda. Kendisine şiddetle karşı olanlarda dahi samimiyetinin ve amacının ulviliği ağırlığıyla saygı uyandırdı, onunla ‘didişmek’ bile özlenir olmuştu.

PROF.DR. TOROS ALCAN

1970’li yıların sonunda, “dünyanın iyi zamanlarında” Bezciyan Okulu’ndan Yetişenler Derneği’nde, belki de bir daha benzerini hiç yaşayamayacağımız o güzel günlerde tanıştım, Harut ile.  Ben misafirdim, o ise yerlisiydi Kumkapı’nın. O cabbar, hareketli ben ise bir o kadar çekinik ve ürkek. O büyüktü ben daha küçük. Hafta sonunu iple çekerdim, dernekte masa tenisi oynamak için. Sıra bir türlü gelmezdi. Harut, müdahale eder benim de oynamamı sağlardı. Gizliden, kollardı beni. Kısa sürdü bu masalsı günler, askeri darbe sonrası kaybettik cennetimizi. Savrulduk.

2000’li yılların başında, tekrar buluşturdu hayat bizi, otuzlu yaşlarımızın sonlarında. O artık sevgili Öjen’in eşi, Vrej ile Karin’in babası, Türkiye Ermeni Toplumu’nun çalışkan, samimi, heyecanlı ve sevilen bir yöneticisi olmuştu. Ben ise akademisyendim ve kısıtlı zamanlarda da klinisyenlik yapıyordum, toplumumun biraz da periferisinde. İlk çocukluktaki o sıcaklığın devam ettiğini hissediyorduk fakat çok derinleşemedi birlikteliğimiz geçen on yılda. Hayatlarımız ayrıydı.

Yıllar sonra tekrar buluşma
Sevgili Monik Erganyan’ın teşviki ve Tıbrevanklıların yüreklendirmesiyle başladığım toplumsal çalışmalar, tekrar buluşturdu bizi. O yine atak, ben ise tedbirliydim. Deneyimliydi, ilişkileri öğrenmişti, yorgun düşme pahasına. Ben, akademik gözlüklerimle anlamaya çalışıyordum olguları, o ise hedefe yönelik bir pragmatizmle. Çatıştık biraz ama sürdürdük birlikte üretmeyi. 

Geçen yıllar içinde daha da iyi anlar olduk birbirimizi. Ben iyi koşamadığımdan olsa gerek o hızla koştu bana doğru, kucakladım o büyük cüssesini. Sarıldık ve büyüttük dostluğumuzu. İçindeki o ‘koruma-kollama’ duygusu hep daim oldu. Bedenini, benliğini siper etti. Üstelik sadece bana da değil, halisane amaçlar uğruna, bütün toplumumuza.

Onunla didişmek bile özlenirdi
Çok sevildi Harut, bütün kardeş toplumlarda. Kendisine şiddetle karşı olanlarda dahi samimiyetinin ve amacının ulviliği ağırlığıyla saygı uyandırdı, onunla ‘didişmek’ bile özlenir olmuştu. 
‘Geç buldum, erken kaybettim’ dostumu. Halbuki ne de fazla planlarımız vardı yapacak. Anneannem ‘oğlum dünyanın işi bitmez, uyu artık’ derdi, başımı okşayarak.
Harut artık uyudu, dünyanın işlerini bize bırakarak. Fakat daha iki gün önce Esayanlılar ne de çok aradılar onun cesaretini..

Cenaze törenine pandemi önlemleri nedeniyle gidemedim. Tedbirliydim, yine örnek olmam gerekiyordu topluma, acısı kalan ömrüm boyunca sürecek bir pişmanlıkla...

Hepimiz na-tamamız. Hayat, bir tamamlanma serüveni değil mi?
Sevgili Harut’un hayat yolculuğu bitti; ama tamamlanmadı...

 

Kategoriler

Toplum