Her devrin insanı olarak Noel Baba

Levent Özata, dünyanın belki de en yaşlı insanı insanının, çocukların evin penceresinden bacasından onlara hediye getirmesi için bekledikleri, çoğunlukla obur, beyaz saçlı, sakallı, kırmızı montlu Noel Baba’nın fantastik hikâyesini anlatıyor bizlere. Mutlu Noeller!

LEVENT ÖZATA
levozata@gmail.com

Kırmızı kadifeden kürkümsü takım kuru temizlemeden yeni geldi. Parlak hediye paketleri çantada... Şapkanın beyaz ponponu pofuduk. Sakal soigneusement negligé [dikkatlice dağınık]. Altın tokalı siyah kalın kemer hazır. Arabanın kızakları cilalandı. Rudolf’un kırmızı burnu yerinde. Bir gecede 1 milyar çocuğa hediye dağıtma maratonu başlıyor. Ho Ho Ho! Mutlu Noeller!

Aslında dünyanın belki de en yaşlı insanının hikâyesi bu; kimlik ve isim değiştirmelerle ülkeden ülkeye giden, moda dünyasını yakından takip eden, kimi zaman seçtiği canlı renklerle trendsetter olan, bazen kölecilikle suçlansa bile nasılsa hep aklanan, çocukların şüpheyle baktığı ama gördükleri zaman suratlarındaki sırıtışa hâkim olamadıkları, her daim yetmiş yaşında hep sevecen, çoğunlukla obur, beyaz saçlı, sakallı, kırmızı montlu Noel Baba’nın fantastik hikâyesi...

Rivayet odur ki, Noel Baba 15 Mart 270 yılında bugünkü adıyla Demre olarak bilinen Myra’da Nikolaos adıyla doğmuş. Ailesinin Karun kadar zengin olduğunu, babasının fabrikatörlere has korkunç kahkahalar attığını rivayet edenler var. Hediye dağıtma hevesi bu zenginliğin verdiği utançtanmış. Şimdilerde bu utanmadan eser yok mu ne? O zamanlarda başlamış insanlara gizlice, tanınmayacak kostümler içinde hediyeler dağıtmaya; ayakkabıların içinden çıkan altın sikkelerden tutun, tuzda saklanmış domuz butlarına kadar çeşitli hediyeler bırakmış kapıların saçaklarına, şöminelerin yanına. Bu hediyelerin karşılığını da mutfağa dalıp aşırdığı kurabiyeler, götürdüğü kadeh kadeh şaraplarla alıyormuş kendince.

Bu gizemli kişilikten etkilenen Kilise, önce derin soruşturmalar sonucu Nikolaos’u yakalar. Korku içinde ceza bekleyen Niko kendisine azizlik mertebesinin verilmesiyle rahatlar, çevresinde herkesin kendisini Saint Nikolaos diye çağırdığını duyunca da göğsü kabarır.

Artık Demre kendisine küçük gelmeye başlayan Saint Nikolaos, bulduğu ilk gemiyle demir alır Antalya’nın kavurucu sıcağında. Geldiği ilk liman Bari olacaktır. Sadece hayatı değil, ismi de değişerek San Nicola olur. Kimi çocuklara söylemesi zor gelmiş olacak ki, çoğu zaman Santa Claus diye de anılır. İtalya’da çok durmayan Santa yine gemiyle önce İspanya’ya oradan da Amsterdam limanına doğru yol alır.

Amsterdam limanında, kurabiyeye olan düşkünlüğü bilindiği için zencefil kurabiyeleriyle karşılanır. İlk iş pasaportunu değiştirir, ismini de Sinterklaas olarak kaydettirir. Bakar ki Amsterdam’daki refah oranı yüksek, fakir bulmak zor, olanlar da sosyal devlet korumasında... O da kendine sekiz ren geyiği bir de kızaklı araba bulup o baca senin bu baca benim gezerek çocuklara hediyeler dağıtmaya başlar.

Bu misyonunu günümüze kadar sürdüren Noel Baba’nın, son yüzyılda Coca Cola ve Walt Disney sponsorluğunda önce sahne adını Noel Baba koyarak, Kuzey Kutup dairesinde aldığı dev arazilerle endüstriyel hediye üretimine başladığı, franchise yöntemiyle her ülkede irili ufaklı şubeler açtığı rivayet edilir.

Ben dedikoducuların yalancısıyım; en son İstanbul’da çeşitli evlere pencereden halat merdivenlerle tırmanmaya çalışırken görülmüş. Eli kulağındadır, yakında size de gelebilir.

Καλά Χριστούγεννα! Şınorhavor Surp Dzınunt! Merry Christmas! Yaldo Brikho! Mutlu Noeller! Joyeux Noël!

Kategoriler

Şapgir