Bogotá’da dikkat edilmesi gerekenler, nerede gezilir, nerede kalınır, neler yenir... Bawer Çakır, 3 ay süren Güney Amerika seyahatinin ilk durağı olan, Kolombiya’nın başkenti Bogotá’ya yaptığı geziyi anlatıyor. İyi yolculuklar!
BAWER ÇAKIR
bawercakir@gmail.com
Madrid’den kalkan uçak yaklaşık 11 saat sonra Bogotá’ya vardığında ağzım yüzüm yamulmuş bir haldeydim. Klima nedeniyle romatizmam azmış, uyuyamadığım için başım çatlıyor ve açım...
Akşam 5 sularında vardığımız şehir bizi yağmurla karşıladı. Hoş bir karşılama olduğunu söyleyemem ama kişisel almadım. Bogotá’da 365 gün hava sıcaklığı 10 ile 20 derece arasında dolanıyor. Biraz kış hiç yaz... Bütün yılı Nisan gibi geçiriyorlar. Şehire dair ilk uyarıyı taksiciden alıyorum: Evden çıkarken mutlaka şemsiyeni yanına al. Büyüklerinin sözünü dinleyen bir bünyeyim. Bir hafta boyunca şemsiye elim ayağım gibi oluyor. Hep yanımda... Zira sabah güneş olsa bile tuhaf bir şekilde her akşam 5-6 gibi önce gri bulutlarla kaplanıyor gökyüzü, hemen ardından da çılgınca yağmur yağıyor. Bir ya da iki saat sürüyor yağmur ve ardından da karanlık çöküyor. Resmen sırlar dünyası. Neden? Nasıl? Anlamış değilim.
3 aylık Güney Amerika gezimin ilk durağı burası. Hakkında en çok araştırma yaptığım şehir de... Yolu Bogotá’dan geçenlerin anlattıkları kulağımda küpe.
Bogotá herkesin sizi sıkı sıkı tembih ettiği üzere güvenlik sıkıntısı yaşayan bir şehir. Ancak 1 hafta sonunda İstanbul’dan daha tehlikeli olmadığına ikna oldum. Her şehirde olduğu gibi burada da kırmızı çizgiler, gidilmemesi gereken mahalleler ve girilmemesi gereken sokaklar var. Bunlara uyduğunuz sürece şehirde geçireceğiniz zaman zehir olmaz.
Ancak 2 nokta mühim. İlki kalacak yer meselesi... İlk fikrimiz bir hostelde kalmaktı fakat şehirdeki çetelerin birkaç ay evvel hostellerden bazılarını basıp turistleri soyduklarını okuyunca bu fikirden ışık hızıyla vazgeçtik. 3 aylık seyahate böylesi bir deneyimle başlama riski alınmaz.
Birlikte seyahat ettiğim arkadaşımla hostelde kalmak yerine şehir merkezinin güvenli mahallelerinden biri olan Chapinero’da bir stüdyo daire kiraladık. 2 oda, mutfak, banyo... Kapısında 24 saat güvenlik var. Avrupa’da böyle bir daireye vereceğiniz paranın yarısından bile ucuz.
Milyon dolarlık sürüş
Bir diğer mevzu ise ulaşım. Özellikle karanlık çöktükten sonra gideceğimiz her yere taksi ile gittik ve eve de yine taksiyle döndük. Ancak hiç sokaktan herhangi bir taksi çevirmedik. Bunun nedeni de “milyon dolarlık sürüş” denilen hadise idi. Bogotá’da bazı taksilerin kayıt dışı oldukları ve çetelerle birlikte çalıştıkları söyleniyor. Mevzudan haberi olmayan turistleri alan bu taksiler sizi gideceğiniz yere değil de karanlık, sapa bir yere götürüyor ve orada çete üyeleri de taksiye biniyorlar. Sonrasını ya canını ya malını şeklinde özetleyebiliriz. Çetelerin ellerini kana bulamadığının, sadece paranız ve kredi kartınızla ilgilendiklerinin altını çizelim. Cana gelmiyor da mala geliyor daha çok. Bu tehlikeyi nasıl bertaraf edebilirsiniz? Çok basit: Kaldığınız yerdeki güvenlikten sizin için taksi çağırmasını isteyeceksiniz. Eve dönerken de yemek yediğiniz lokantadan ya da bardan bir taksi isteyeceksiniz. Tabii kredi kartı ve deste deste parayla da dışarı çıkmamaya özen gösterin. Ne olur ne olmaz.
Kolombiya’nın para birimi Peso. 1 lira yaklaşık 1400 peso ediyor. Havaalanında ilk döviz bozdurduğunuzda kendinizi zengin hissedeceksiniz. Keyfini çıkartın çünkü o deste deste paraları kaşla göz arasında harcayacaksınız. Ancak endişeye mahal yok, Bogotá pahalı bir şehir değil. Yemeye içmeye Türkiye’de ödediğinizin yarısı kadar para ödeyeceksiniz.
Bogotá’da ne yapılır?
Burada Güney Amerika gezisi için plan yapılır, uzun yolculuk sonrası dinlenilir ve jet-lag işkencesi ifa edilir. Bogotá size çok bir şey vaat etmeyen bir şehir. Hayatınızda göreceğiniz en sıcak kanlı insanlar, Botero Müzesi, tarihi bölgesi La Candelaria’nın sokakları ve gece dışarı çıkmayı sevenler için haftanın 7 günü hareketli olan gece hayatı... Gece saat 10’da her yer doluyor desem sanırım yeterli olacaktır.
Müzeler pazar günleri bedava. Sizi bekleyen tehlike ise çocuklarıyla pazar günleri müze ziyaret eden aileler. Örneğin sırf beleş diye pazar günü ziyaret ettiğimiz Altın Müzesi’nden (El Museo de Oro) hiçbir şey anlamadım. Müzede geçirdiğim 2 saatten bana yadigar baş ağrısı ve yorgunluk oldu. Cimrilik etmeyip hafta içi gidin müzeye. Altın Müzesi’ni de tarih meraklılarına özellikle tavsiye ediyorum. İspanya’nın sömürgeci geçmişine bol bol küfür etmek ve Latin Amerika’nın yeraltı kaynaklarının Avrupa’ya yolculuğunu öğrenmek için biçilmiş kaftan.
Ben gibi stratejik bir hata yaparak Bogotá’da kalanlar şehir merkezine 2 saat uzaklıktaki Tuz Katedrali’ni (La Catedral de Sal) ve 3 saat uzaklıktaki Guatepe Kayası’nı (Piedra de Guatape) ziyaret etsinler.
Zipaquirá’daki eski bir tuz madeni Katolik işçiler tarafından katedrale dönüştürülmüş ve yerli turistlerin yoğun ilgi gösterdiği bir yer. Tuzdan haçlar, heykeller ve büyüleyici atmosfer... Daha sonra kasabanın meydanında yemek yeyip Kolombiya’nın nefis kahvesini deneyebilir, envai çeşit meyveden yapılmış kokteyllerini tadabilirsiniz.
Mutfak dediğin: et... et... et...
Vejetaryansanız Güney Amerika size gül bahçesi vaat etmiyor. Benim gibi vegansanız işiniz kolay değil. Ama ümitsizliği Kolombiya’da bir duvarda yazdığı gibi daha kötü günlere bırakalım. Karnınızı doyuracak yerler var. Tek yapmanız gereken iyi bir araştırma.
8 milyonluk nüfusuyla Güney Amerika’nın en kalabalık şehri olan Bogotá, neredeyse her sokağında bulunan üniversiteler nedeniyle bir öğrenci şehri. Ankara ile Eskişehir’i almış, içine Kolombiyalıları koymuşlar gibi. Her yerde kafeler, lokantalar ve bolca da bar var. Yerden 2800 metreye yaklaşan yüksekliği nedeniyle ilk anda baş ağrısı yapsa da tatlı insanları ağrınızı kesecektir.
Bogotá’ya ve genel olarak Güney Amerika’ya dair bilmeniz gereken en mühim şeylerden biri İngilizcenin bu kıtada işlevsel bir dil olmadığı. Çoğu insan İngilzice bilmediği için yola çıkmadan evvel basit şeyleri öğrenmeye bakın. Elinizde bir sözlük de mutlaka bulunsun ki 5 dakikada halledeceğiniz şeyler için zaman kaybetmeyin.
Jet-lag nedeniyle harap düşmüş olsam da 1 haftayı kazasız belasız, böbreklerimi çaldırmadan, soyulmadan bitirdim. Bogotá’ya veda etme vakti geldi. Okuyucular, ilk hedefim Kolombiya’nın Karayip kıyıları! İleri!
