Surp Giragos mucizesi

“Uzun bir uykudan uyanarak 2011 yılında yeniden doğdu Surp Giragos. Ortadoğu’nun en büyük Ermeni Kilisesi yeniden büyülü havasını verdi ‘Gâvur mahallesi’ne ve Diyarbakır sokaklarına.”

PELİN AYIK

Uzun bir uykudan uyanarak 2011 yılında yeniden doğdu Surp Giragos. Ortadoğu’nun en büyük Ermeni Kilisesi yeniden büyülü havasını verdi ‘Gâvur mahallesi’ne ve Diyarbakır sokaklarına. Hem biz hem de kendisi şaşkındı bunca zaman sonra tekrardan aramıza katılmasına. Ne olacaktı şimdi, kendisini ne bekliyordu, gene bir zaman sonra unutulup gidecek miydi aramızdan, yoksa bu sefer sahip çıkabilecek miydik kendisine. Bunlar, hepimizin merak ettiği, cevaplarını zamanla göreceğimiz sorulardı aslında.

‘Burada top oynardım’

Şaşkın gözlerle kapısını araladı Surp Giragos’un. Çekinerek içeri girmek için izin istedi. “İnanmıyorum! Demek eskiden burada kilise varmış” dedi Diyarbakırlı bir genç. Gezdi, dolaştı içerisini, dışarıda asılı duran panolardaki resimlere baktı. “Harabe iken ben burada top oynuyordum” diyerek yine şaşkınlıkla kafasını kaldırarak çan kulesine baktı. Kim bilir aklından neler geçti, sormadım.

Yaşlıca bir teyze elinde bastonuyla araladı, Surp Giragos’un kapısını. Kolundan tutan yeğeni gülümsedi; “İstanbul’dan getirdim yayamı, ölmeden önce görmek istedi” dedi kısık sesle. Amaçsızca yürüdü kilisenin kapısına doğru. İçeri adım atınca birkaç saniye nefesini tuttu. “Burası benim kilisemdi. O harabeden bu duruma nasıl geldi, bu bir mucize” diyerek ağlamaya başladı. Duvarlarla konuştu, hasret giderdi çocukluğuyla, kaybettiklerini andı. Sanki önünde çocukluğundan kalma unutulmuş eski bir resme bakıyormuş gibi hem hüzün hem de mutluluk gözyaşları döküldü yanaklarından.

Diyarbakır’da yaşamış herkesin hayatında Surp Giragos’tan bir hatıra var.

Ziyaret eden insanların hemen hepsi Surp Giragos’un o kendine özgü havasını hissediyor. Kendi kendine her dilden, her dinden insana konuşabilen bir kilise; Surp Giragos.

Amacını aştı

Açıldığı günden beri ziyaretçi sayısının günden güne artması nedeniyle, bir çay eşliğinde soluklanılsın diye koyduğumuz birkaç masa ve sandalyenin bize ne sürprizler getireceğini hiç tahmin etmemiştik aslında. İzlerimizi koruyalım, yaşatalım amacıyla restore ettirdiğimiz Surp Giragos’un amacını bu kadar aşacağını tahmin edemedik. Ziyaretçilerin ilk başta çekinerek girdikleri Surp Giragos’un aslında onların köklerinin bir parçası olduğunu bu sandalyelerin üzerinde yapılan sohbetlerde öğrendik. “Benim de nenem Ermeniymiş”, “Aslında biz de Ermeniyiz, fakat buradaki hayat şartlarından dolayı gizliyoruz”, “Zorlukla soyağacımı çıkarttırdım, dedemin babası Ermeniymiş. Vaftiz olmak için ne yapmam gerekiyor?” gibi konuşmalar her geçen gün daha sık yapılıyor, bu bahçede.

‘Küllerimden doğdum’

Diyarbakır Sur Belediyesi’nin katkılarıyla gecen sene açılan Ermenice kursuna yaşları 7 ile 65 arasında değişen 30 Ermeni kökenli Diyarbakırlı katıldı. Kendi aralarında ayda bir düzenledikleri, herkesin evinde kendi elleriyle hazırlayıp kiliseye getirdikleri pazar kahvaltıları günden güne kalabalıklaştı. En sonuncusu geçen Ocak’ta gerçekleşen kahvaltıya 110 kişi katıldı. Gelenlerin hepsi Ermeni kökenliydi. “Kendimi buraya ait hissediyorum” diyor bir tanesi, “iyi ki kilise restore edilmiş, kendimi küllerimden yeniden doğmuş gibi hissediyorum” diye devam ediyor. “Kimliğimde Müslüman yazması beni şimdilik rahatsız etmiyor fakat milli duygularım tamamen Ermeni” diyerek uzaklaşıyor yanımdan.

100 yıldır yıkık olan düzeni bu kadar kısa zamanda düzeltmeyi beklemek mantıklı olmaz diye düşünüyorum. Surp Giragos, dinlerinden, kimliklerinden istemeyerek ayrılmış olan bu insanlara yeni bir kapı açtı ve devamı da gün geçtikte geliyor.



Açılış sonrası faaliyetler

Restorasyon tamamlandıktan sonra önümüzdeki ikinci büyük amaç  Surp Giragos’u yaşatmak oldu. Sergi başvuruları, konser istekleri, düğün organizasyonları, film tanıtımları ve açılacak Kent Müzesi’nin Ermenilere ait olan bölümü Surp Giragos’u yaşatacak olan faaliyetler arasında geliyor.

Paskalya:

2013 Paskalyasında 300 adet yumurta boyandı Surp Giragos için, fırınlara çörekler verildi pişirilsin diye. Ev yapımı likörler dağıtıldı. İnsanlar, bir papaz olmasa da kendi aralarında yaptıkları dualarla bayramlarını kutladılar. Bu yıl Paskalya’da layığı ile bir ayin düzenlenecek Surp Giragos’ta. Eski günleri aratmayacak bir Surp Zadig için herkesi Diyarbakır’a bekliyoruz.

Düğün:

96 yıl sonra Surp Giragos ilk düğününe ev sahipliği yaptı. Diyarbakır’da yaşayan genç Ermeni çiftin düğünü 2011’deki açılışa  denk getirildi. Amacımız daha nice düğünlere ev sahipliği yapmak.

Sergiler:

Amerika’nın Connecticut Üniversitesi’nde felsefe dersleri veren Armen Marsoobian’in ‘Bir Ermeni Ailesinin Yitik Geçmişine Tanıklıklar: Dildilian Kardeşlerin Objektifinden (1872-1923)’ adlı sergisi Nisan ayından itibaren Surp Giragos’ta sergilenecek. Haziran ayında ise Houshamadyan Organizasyonu’nun gerçekleştireceği sergi eklenecek Surp Giragos’un duvarlarına.

Konserler:

Kilise’ye, akustik ağırlıklı konserler için yoğun istek geliyor.

Zürih Üniversitesi Güzel Sanatlar Akademisi Oda Orkestrası ve Kanadalı piyanist Raffi Bedrosyan’ın konserleri büyük ilgi gördüler.

Kategoriler

Güncel Azınlıklar

Etiketler

Surp Giragos