Resimle edebiyatın buluştuğu nokta

Ölü Bir Adam Resmetmek’, dört sanatçı üzerine kurulu dört ayrı hikâyeden oluşan bir roman. 2009 yılında Man Booker Ödülü’ne aday gösterilmiş ve 2010 yılında Portico Kurmaca Ödülü’nü almış. Yazarı Sarah Hall, 1974 Cumbria, İngiltere doğumlu. ‘Ölü Bir Adam Resmetmek’, sanat tarihi ve yaratıcı yazarlık eğitimi alan yazarın dördüncü romanı.

AYŞE GÖRÜR 

Ölü Bir Adam Resmetmek’, dört sanatçı üzerine kurulu dört ayrı hikâyeden oluşan bir roman. 2009 yılında Man Booker Ödülü’ne aday gösterilmiş ve 2010 yılında Portico Kurmaca Ödülü’nü almış. Yazarı Sarah Hall, 1974 Cumbria, İngiltere doğumlu. ‘Ölü Bir Adam Resmetmek’, sanat tarihi ve yaratıcı yazarlık eğitimi alan yazarın dördüncü romanı.
 
Dört hikâye bir roman
 
Romandaki dört hikaye; belli belirsiz hatlarda, kimi zaman kesişerek kimi zaman çatallanarak, nazikçe örülüyor. ‘Şişe Günlükleri’nden Çevrilmiştir, Ressam Giorgio’nun natürmort ve hayat üzerine geliştirdiği derin düşünceleri içeriyor. Giorgio; 1960’lar İtalyası’nda ölümünü bekleyen, yalnız yaşayan, yıllardır natürmort resim yapan ama yalnızca atölyesindeki şişeleri resmeden usta bir ressam. ‘Annette Tambroni’nin Gönül Gözü’, görme yetisini yavaş yavaş kaybeden çiçekçi bir kızın iç dünyasına ayna tutuyor. Genç kız, aynı zamanda Giorgio’nun öğrencilerinden biri ama günbegün görüş becerisini yitirdiğinden henüz farkına varılmadan yok olan, keşfedilmemiş bir yetenek. Tehlikeli bir dünyaya doğru yol alıyor. ‘Tepedeki Ahmak’, Cumbria’da yaşayan, orta yaşlı, ünlü bir manzara ressamı Peter’ın doğayla mücadelesi üzerine kurulu. Ölçüsüz zevkleri olan, gençlik zevklerini hala takıntılı bir özlemle anan Peter, hiç tanışmadığı Giorgio’ya mektuplar yazıyor. Hayatı, resmini yapmayı çok sevdiği doğa tarafından tehdit edildiğinde ağır gerçeklerle  yüzleşiyor ve sıkıştığı kayaların arasında geçmişiyle hesaplaşmaya başlıyor. ‘Ayna Buhranı’nda ise Peter’ın kızı Suzan’ın (günümüz Londrası’nda yetenekli bir fotoğrafçı ve küratör), ikiz kardeşi Danny’nin ölümü üzerine, kendini tamamen yutan bir acının içine çekilişini izliyoruz. Kocası Nathan’la paylaştığı rutin ev hayatının artık asla vermediği canlılığı hayatına geri döndürecek seks deneyimlerinin peşinden koşuyor. Dünyayla, böylelikle, tekrar bağlantı kurmaya çalışıyor. 
 
Karakterlerin bazıları birbirini hiç tanımasa da romandaki büyük tablodan aralarındaki tanışıklığı seziyoruz. Bu tanışıklık, çoğu zaman, bir kaybın ardından yaşananlar arasındaki benzerliklerden kaynaklanıyor. Her karakter değerli bir şeyini kaybetmiş: görme yetisi, sevilen birinin ölümü, bazen kendi hayatları… Bu kaybı, her biri, çoğu zaman doğada bir yerlerde arıyor. Bu esnada içinde bulundukları mekan için duydukları sevgi ve bu mekanların onların yaşam akışları üzerindeki belirleyiciliğine dair kullanılan çağrışımlar, oldukça etkileyici.  İç alem ve dış dünyadaki manzaralar arasındaki geçiş ve bu iki mekandaki gizemin kimi zaman eşzamanlı analizi, romanı doruklara çıkarıyor. 
Hikayelerin akışında sıçramalar olduğunu görüyoruz; karakterler zaman ve mekanda ileri ve geri oynuyorlar. Anlatıların her birinde parçalı bir zamansal kurgulamayla baş başayız.  Usta Giorgio’nun dile getirdiği sanat görüşünü destekler nitelikte kurgulanıyor roman; ‘sanat lirik ve biçimsel olmalıdır.’ Geçmiş ve şimdi arasında geçiş hazırlıkları yok. Geçmiş; ışık, dağ, vadi gibi doğaya ait diğer nesnelerle birlikte manzaranın bir parçası olmuş. 
 
Okuyucusuna seslenen roman
 
Yazar ses ve biçimle oynarken her bir karakterine, adeta okuyucuya da hitap ederek, sesleniyor. Romanın büyük bir bölümü, iç konuşmalarla ya da yazarın karakteriyle yaptığı içsel konuşmayı okuyucuya aktarmasıyla geçiyor. Bütün hikayeler, farklı bir anlatıcının sesi ve bakış açısıyla anlatılıyor. ‘Ölü Bir Adam Resmetmek’ son yıllarda örneklerine çok sık rastlayamadığımız ‘şiirsel roman’ın en başarılı örneklerinden biri olma özelliği taşıyor. 

Kategoriler

Kitap ԳԻՐՔ